Yukarı Facebook Twitter Google+ Aşağı
|
TR EN
Ara
Son Dakika: Tasarımınıza yepyeni özellikler ekleniyor! | Daha fazla detay için ziyaret edin...
Sol Bölüm

Namaz Vakitleri

Ravza Takvim

Tarihte Bugün

>Tarihte Bugün

    Günlük Ayet Meali

    Cuma Hutbesi Arşivi

    Esmaül Hüsna

    Dijital Zikir Sayacı

    Tarayıcı Bildirimleri

    Yayın başlayınca bildirim almak için abone olun.

    Hava Durumu

    ((¯`» Ravza-Radyo «´¯)) ((¯`» İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı «´¯))

    baba dede ve tum cocuklara sefkatiyle

    Baba, Dede ve Tüm Çocuklara Şefkatiyle

    İBRAHİM'İ ZİYARET

     

    Hizmetçisi Enes, O'nu (asm) "Aile efradına O'ndan daha şefkatli davranan bir insan görmedim." sözleriyle anlatır...

    Hayatının son yıllarında dünyaya gelen oğlu İbrahim'i, bulunduğu süt annenin evinde sık sık ziyaret eder... Burası, Medine'nin kenar mahallelerindedir ve süt annenin kocası da bir demirci ustasıdır. Evin içi de çoğu kez demirci ocağından gelen dumanla doludur. Her ziyarette İbrahim'i kucağına alır ve uzun uzun koklayarak öper. Bu sırada bütün Arap yarımadasını hakimiyeti altında bulunduran bir devletin de başkanıdır.[1]

     

    AĞLAYAN BİR ÇOCUĞUN SESİ

    Mescit'te sabah namazını kıldırmaktadır. Genellikle yaptığı uygulama, farz olan iki rekatta, namazın ruhuna uygun bir biçimde, ağır ağır 100 ayet okuyarak uzun bir namaz kıldırmak iken, o sabah çok kısa sürede namazı tamamlar ve selam verir. Arkadaşları sorar:

    - Ey Allah'ın Elçisi! Bugün neden namazı hızlı kıldırdın?

    - Ağlayan bir çocuğun sesini duydum. Ana-babasının üzüleceğinden endişelendim.[2]

     

    BEN DE SİZİ SEVİYORUM

    Maddi olarak son derece sıkıntılı geçen Hicret yolculuğu bitmiş, Medine'ye girilmektedir... Medineli Müslüman kız çocukları O'nu "Dolunay doğdu üstümüze Veda tepelerinden" şarkısıyla karşılamaktadır. Tam önlerinden geçerken Hz. Muhammed (asv) sorar:

    "Küçük kızlar beni seviyor musunuz?"

    Küçük kızlar "Evet" diye çığrışırlar. O da mutluluktan bütün yüzüne yayılan bir tebessümle konuşur:

    "Ben de sizi seviyorum!.."[3]

     

    CENNETİ HAK ETMİŞTİR

    Aç bir anne kucağında iki küçük kızıyla beraber Hz. Ayşe (r.anha)'den yiyecek bir şeyler ister. Peygamber ve devlet başkan Hz. Muhammed (asv)'in evinde ise üç tane hurmadan başka bir yiyecek yoktur. Kızlarına birer hurma yediren anne, üçüncüyü de kendi yemek üzereyken aç çocuklar ellerini uzatarak onu da isterler. Ve anne verir. Hz. Ayşe (r.anha) akşam olduğunda hala olayın etkisi altındadır. Nihayet eve gelen Hz. Muhammed (asv)'e de anlatır. Hz. Muhammed (asv) yutkunarak konuşur:

    "O anne bu hareketiyle cenneti hak etmiştir."[4]

     

    HOŞ GELDİN KIZIM

    Soyunun kıyamete kadar kendisinden devam edeceği ve yedi çocuğu içerisinde kendi vefatından sonraya kalan tek evladı olan Hz. Fatma (r.anha), Hz. Muhammed (asv)’in kalbinde çok özel bir yere sahiptir. Yanına her geldiğinde mutlaka ayağa kalkarak karşılar,

    “Hoş geldin kızım.” diyerek öper, elinden tutarak yanına oturtur. Fatma da babasına karşı aynı şekilde davranır. Kızına duyduğu sevgiyi ifade ederken:

    “Fatma benim parçamdır, ona eziyet veren bana eziyet vermiş olur.” der.

    Beş-on sene öncesine kadar küçücük kız çocuklarını kendi elleriyle öldüren insanlardan oluşmuş bir toplum da onları izlemektedir. Kız çocuğunun gerçekte ne değerli bir nimet olduğunu anlayarak…[5]

     

    KIZ – ERKEK AYRILINCA

    Hizmetçisi Enes anlatıyor:

    Bir Adam Hz. Muhammed (asv)’in yanında oturuyordu. Bir ara adamın oğlu geldi. Adam çocuğu dizine oturtarak öpüp sevmeye başladı. Biraz sonra kızı da geldi. Adam ise onu yanına oturtmadı ve hiç ilgilenmedi. Allah’ın Elçisi (asm)’in yüzü  değişmişti, sert bir ses tonuyla sordu:

    “Niçin ikisini bir tutmadın?”[6]

     

    BANA DOĞRU KOŞUN

    Kuzeni Cafer ve amcası Abbas’ın hemen hemen aynı yaşlarda olan çocuklarını karşısına alarak:

    “Bana doğru koşun. Sizden kim önce yanıma varırsa, ona şunu şunu vereceğim.” der.

    Onlar da, O’na (asm) doğru koşarak göğsüne ve sırtına kapanırlar. Hz. Muhammed (asv)’ de hepsini öperek kucaklar… Hayatı boyunca birçok defa…[7]

     

    ANAM BABAMSINIZ

    İranlı arkadaşı Selman anlatmaktadır:

    Öğleye yakın bir vakitti. Mescid'te oturuyorduk. Hasan (ra)'la Hüseyin (ra)'in kayboldukları haberi geldi. Kendisiyle beraber herkes Medine ve etrafına dağılarak, çocukları aramaya başladık. Nihayet ben bir dağın eteğinde onları buldum. Birbirlerine korku içerisinde sarılmışlar, kıpırdamadan az ötelerinde duran bir yılana bakıyorlardı. Yılan ise başını onlara doğru uzatarak, dilini çıkarmış, tıslıyordu... Allah'ın Elçisine seslendim, hemen geldi. Durumu görünce yılanın üzerine seğirtti ve yılan kaçtı. O da torunlarının yanına döndü. Şimdi elini yüzlerine sürerek korkularını gidermeye çalışıyor, bir yandan da:

    "Anam babamsınız, Allah katında ne kadar değerlisiniz." diyordu.

    Çocukların korkusu yatışınca her birini bir omuzu üstüne alarak yavaş yavaş Medine'ye doğru yürümeye başladı.[8]

     

    KÜÇÜK ADAM ORADA MI?

    Sadık arkadaşı Ebu Hüreyre ile bir gün Hz. Fatma (r.anha)'nın evine giderler. Torunlarını görmek, sevmek istemiştir. Kapıdan girer girmez, Hasan (ra)'ı arayarak:

    "Küçük adam orada mı? Küçük adam orada mı?" diye sorar.

    Badi badi koşarak gelen torununu kucaklarken bir yandan da dua etmektedir.

    "Ey Allah’ım! Ben onu seviyorum, senin de onu ve onu sevenleri sevmeni diliyorum."[9]

     

    ONLARA MERHAMET EDİYORUM

    Manevi evladı Zeyd’in oğlu Üsame’yi bir dizine, torunu Hasan (ra)'ı bir dizine oturtur. Başlarını birbirlerine yasladıktan sonra kendi başını da onlarınkine dayar ve Allah'a yönelir:

    "Ey Allah’ım! Onlara merhamet etmeni diliyorum, çünkü ben onlara merhamet ediyorum."[10]

     

    BENİM ÇİÇEKLERİM

    Bir gece Hz. Muhammed (asv)’i ziyaret eden bir arkadaşı kendini şaşırmaktan alamaz. Hz. Muhammed (asv)'in elbisesinin içinde kıpırdayan bir şeyler vardır. Elbise açılınca sır anlaşılır:

     "Benim çiçeklerim." diyerek sevdiği Hz. Hasan (ra) ve Hüseyin (ra)... Onları kucağına oturtarak dua eder:

    "Bunlar benim oğullarım, benim kızımın oğulları! Ey Allah'ım ben onları seviyorum, senin de onları ve onları sevenleri sevmeni diliyorum."[11]

     

    NE GÜZEL SÜVARİLER

    Kızı Hz. Fatma (r.anha)'dan iki torun lütfedilmiştir: Hasan (ra) ve Hüseyin (ra)... Torunlarına olan ilgisini her ortamda ve rahatça sergileyen Hz. Muhammed (asv), kendisinden deve almasını istediklerinde, o an için bu dileği yerine getirebilecek parası bulunmadığından dört ayak olur ve şakayla karıştırarak:

    "Haydi binin; bundan iyi deve mi olur?" der.

    Başka bir gün sırtında Hasan (ra)'la Hüseyin (ra) ata binme oyunu oynarlarken Hz. Ömer (ra) ile karşılaşırlar... Peygamber aşığı Hz. Ömer (ra) çocuklara:

    "Ne güzel bineğiniz var." der. Hz. Muhammed (asv) cevap verir:

    "Onlar da ne güzel süvariler."[12]

     

    DÜŞE KALKA YÜRÜYÜŞLERİNE

    Mescid'in minberine çıkmış kendini pür dikkat dinleyen binlerce mümine seslenmektedir. Kapıda kırmızı gömlekleri içinde düşe kalka yürümeye çalışan iki bebe görünür. Başlar o yana dönmüştür. Fakat kimse Allah Elçisinin hutbesini yarıda kesmeye cesaret ederek çocukları almaya davranamamaktadır.

    Hz. Muhammed (asv), hutbeye ara verir, minberden iner, onları kucaklar. Ve minbere geri dönerek kaldığı yerden devam eder. Bu arada kendisini dinleyenlerden özür dilemeyi de ihmal etmez.

    “Şu iki çocuğun düşe kalka yürüyüşlerine baktım ve hutbemi kesip onları yukarıya almaktan kendimi alıkoyamadım.”[13]

     

    BEN BABAN AYŞE DE ANNEN

    Bir bayram sabahı camiden evine dönmektedir. Sokakta bayramlıklarını giyinmiş, oynayan çocuklar görür. Fakat bir tanesinin durumu dikkatini çeker. Kenarda oturmuş, kirli ve eski elbiseler içinde diğerlerini seyretmektedir. Hz. Muhammed (asv) yanına yaklaşır...

    "Oğlum, sen niçin arkadaşlarına katılmıyorsun?" der.

    Çocuk hüzünlü, cevap verir...

    "Ey Allah'ın Elçisi! Ben yetimim..." Hz. Muhammed (asv) için bu kadarı yeterlidir... Çocuğu elinden tutar, evine götürür. Orada yetim yıkanır, yeni elbiseler giydirilir, yedirilir, cebine para konur, sevindirilir... Sonra Hz. Muhammed (asv) onun yüzünü avuçları içine alarak,

    "Benim baban, Ayşe'nin annen, Hasan'la Hüseyin'in de kardeşlerin olmasını ister misin?"

    "Evet, ey Allah'ın Elçisi evet"...

    Sevinç içinde ok gibi fırlayan çocuk, diğerlerinin arasına karışmıştır. Bu hızlı değişimi merak eden arkadaşları sorar:

    "Ne oldu sana böyle?.."

    Yetim cevaplandırır:

    "Allah'ın Elçisi babam, Ayşe annem, Hasan'la Hüseyin de kardeşlerim oldu..."[14]

     

    NE YAPSIN ENES?

    On yaşından yirmi yaşına, Hz. Muhammed (asv)'in vefatına kadar hizmetine bakan, günlük işlerini gören zeki ve yaramaz bir Medinelidir... Malik oğlu Enes...

    Bu on yıllık uzun süre Enes'in yaramazlıklarıyla doludur. Kendi anlatımıyla:

     "Hz. Muhammed (asv) beni çarşıdan bir şey almaya gönderirdi. Ben sokakta oynayan çocukları görünce onlarla oyuna dalardım ve ne alacağımı unuturdum. Sonra sus pus O'nun huzuruna gelirdim. O beni böyle mahcup ve ürkek görünce‘Ne yapsın Enes, O'nun elinde birşey yok ki, ona yapacağı işi Allah unutturuyor.’ der ve gönlümü alırdı.”

    Bu günlerden birinde Enes'in haylazlık katsayısı bir hayli yükselir ve gönderildiği iş için kendi içinden "Allah'a and olsun ki gitmeyeceğim." der. Sonra pişman olur, yola koyulur ve sokakta oynayan çocuklarla karşılaşınca da unutur. Oyuna dalar. Bir süre sonra bir el onu ensesinden yakalamıştır.

    Dönünce karşısında Hz.Muhammed (asv)'i görür, gülümseyerek:

    "Enesçiğim; gönderdiğim yere gittin mi?" demektedir.

    Enes de "Evet ey Allah'ın Elçisi.  "Şimdi oraya gidiyordum..." der.Hz. Muhammed (asv) hiçbir şey söylemeden gülümsemeye devam eder.

    Yaşlılığında Hz. Muhammed (asv)'li yıllarının değerlendirmesini yaparken, Malik oğlu Enes şöyle diyecektir:

    "Küçük yaşta yanına girdim ve tam on sene hizmetinde bulundum. Bana bir defa olsun sövmedi, beni bir defa olsun dövmedi. Yaptığım bir hatadan dolayı "Niçin bunu yaptın?" veya ihmal ettiğim, yapmadığım bir işten dolayı "Niçin bunu yapmadın?"diye kızmadı, azarlamadı. Yüzüme karşı yüzünü somurtmadı."[15]

     

    BİR EZAN DA BURADA OKU

    Ebu Mahzure isimli bir çocuk müezzinin taklidini yaparak ezanla alay etmektedir. Hz. Muhammed (asv) onu yanına çağırır ve ezanla alay edildiğini fark etmemiş gibi ciddi ve yumuşak bir tavırla:

    "Haydi bir ezan da burada oku." der.

    Utanç içinde kalan Ebu Mahzure bu kez bütün yeteneğini zorlar, özenerek bir ezan okur.

    Eksik ve yanlışlarını düzelten Hz. Muhammed (asv), cebine bir kaç kuruş koyar, eliyle de sırtını sıvazlayarak:

    "Mübarek olsun..." der.

    Ebu Mahzure gördüğü iltifat ve bağışlama karşısında hala şaşkındır. Mekke'de müezzinlik yapmak için izin ister ve alır. Yıllar boyunca Mekke'nin müezzinliğini o yapacaktır.[16]

     

    ÇOCUĞU KANDIRMA

    Medine'de bir anne sokağa kaçan çocuğunu eve getirebilmek için "Gel bak sana ne vereceğim?" demektedir. Olaya şahid olan Hz. Muhammed (asv) sorar:

    "Çocuğa ne vereceksin?"

    Anne "hurma vermek istediğini" söyleyince de uyarır:

    "Dikkat et! Sana gelir ve ona bir şey vermeyecek olursan, senin için bir yalan günahı yazılır."[17]


    ______________________________________

    [1]Afzalur Rahman,  Siret Ansiklopedisi, II/222 .
    [2]Ebu'ş-Şeyh el-İsbehani, Hazreti Muhammed’in Edeb ve Ahlakı, s.71.
    [3]Afzalur Rahman, a.g.e., III/262
    [4]M. Yusuf Kandehlevi, Hayat-üs Sahabe, III/45.
    [5]Afzalur Rahman, a.g.e., II/222, 225; M. Yusuf Kandehlevi, a.g.e., III/67
    [6]M. Yusuf Kandehlevi, a.g.e., III/46
    [7]M. Yusuf Kandehlevi, a.g.e., III/339
    [8]M. Yusuf Kandehlevi. a.g.e., III/34l
    [9]Afzalur Rahman, a.g.e., II/222
    [10]Afzalur Rahman, a.g.e., II/222
    [11]Afzalur Rahman, a.g.e., II/222
    [12]Bekir Sağlam, Model İnsan, s.50; M.Fethullah Gülen, Sonsuz Nur, I/363
    [13]Afzalur Rahman, a.g.e., II/222
    [14]Gerçeğe Doğru, c.I, VII/34
    [15]Afzalur Rahman, a.g.e., I/40; Doç. Dr. Recep Kılıç, Hazreti Peygamberin Hayatından Davranış Modelleri, s.133; Ebu's-Şeyh el-lsbehani, a.g.e.. s.34
    [16]İbrahim Refik, Güllerin Efendisi, s.40
    [17]İbrahim Refik, a.g.e., s.43

     

    Bugün 23 ziyaretçi (98 klik) kişi burdaydı!
    Sağ Bölüm

    İstatistikler

    Neredeyim: baba dede ve tum cocuklara sefkatiyle

    Bugün Ziyaretçi: 23

    Bugün Tıklama: 98

    Toplam Ziyaretçi: 146508

    Toplam Tıklama: 297393

    Hangi Ülke: us

    Ülke Kodu: us

    Online: Kişi var

    IP Adresi: 216.73.216.186

    Veda Hutbesi

    'Ey İnsanlar!'

    Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız.

    'İnsanlar!'

    Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise; canlarınız, mallarınız, namuslarınız da mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

    'Ashabım!'

    Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir...

    'Ey İnsanlar!'

    Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim...

    'Ey Müminler!'

    Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız...

    'Müminler!'

    Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir...

    'Ey İnsanlar!'

    Rab'biniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız...

    'İnsanlar!'

    Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkı ile yerine getirdiniz..."

    'Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!'

    Anket

    Sayfayı Nasıl Buldunuz?

    Anket sonuçlarını görmek için buraya tıklayın.

    Kırk Hadis

    1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
    ************************
    2-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
    ************************
    3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
    ************************
    4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
    **********************
    5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
    *************************
    6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
    ******************************
    7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
    ***************************
    8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
    *************************
    9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
    ***************************
    10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
    ****************************
    11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
    *************************
    12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
    ************************
    13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
    ***********************
    14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

    ************************
    15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
    ************************
    16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
    ************************
    17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
    ************************
    18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
    ************************
    19-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
    ************************
    20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
    ************************
    21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
    ************************
    22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
    ************************
    23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
    ************************
    24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
    ************************
    25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
    ************************
    26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
    ************************
    27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
    ************************
    28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

    ************************
    29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
    ************************
    30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
    ************************
    31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
    ************************
    32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
    ************************
    33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
    ************************
    34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

    35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
    ************************
    36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
    ************************
    37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
    ************************
    38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
    ************************
    39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
    ************************
    40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.

    Bağış

    Desteklerinizle değişim yaratabilirsiniz.

    Mobil Uygulama Tanıtımı

    Ravza Radyo'nun mobil uygulamasını indirin.

    Kullanıcı Giriş/Kayıt

    Hadis yükleniyor...

    Sureler Ve Dualar

    Sureler Ve Dualar



    İlahiler

    Ya Nabi Salam Alayka - Maher Zain
    Medine'ye Varamadım - Osman Gündüz
    Gül Yüzüne - Abdurrahman Önül
    Sende Bir Gün Öleceksin - A.Önül
    Nurundan Ya RasulAllah - Ali Kırış
    Beyaz Giyme Toz Olur - Grup Dergah
    Ağla Gözlerim - Hasan Dursun
    Allah'ım Sana Geliyorum - Sedat Uçan
    Seninle Ağlarım - Grup Yürüyüş
    Ey Allah'ım - Sami Yusuf