Yukarı Facebook Twitter Google+ Aşağı
|
TR EN
Ara
Son Dakika: Tasarımınıza yepyeni özellikler ekleniyor! | Daha fazla detay için ziyaret edin...
Sol Bölüm

Namaz Vakitleri

Ravza Takvim

Tarihte Bugün

>Tarihte Bugün

    Günlük Ayet Meali

    Cuma Hutbesi Arşivi

    Esmaül Hüsna

    Dijital Zikir Sayacı

    Tarayıcı Bildirimleri

    Yayın başlayınca bildirim almak için abone olun.

    Hava Durumu

    ((¯`» Ravza-Radyo «´¯)) ((¯`» İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı «´¯))

    sakk i kamer mucizesi

    Şakk-ı Kamer Mu'cizesi

    Ku­reyşli müşrikler, Resûl-i Ekrem Efendimizin davasını tasdik eden birçok mucizeye şahit oldukları halde, yine de inat ve inkârlarından vazgeçip ona sa­dâkat ellerini uzatmıyorlardı. Gördükleri her mucizeye bir kulp takarak na­zarlarda küçük ve basit bir hadiseymiş gibi göstermek isteyerek, hem kendile­rini, hem de halkı aldatma yoluna gidiyorlardı. Zaman zaman da akıllarınca Resûl-i Ekrem’i güç durumda bırakmak niyetiyle kendilerince meydana gel­mesini mümkün görmedikleri isteklerde bulunuyorlardı. “Eğer, gerçekten Al­lah tarafından vazifelendirilmiş bir peygamber isen, şunu şunu yap, şunu şunu göster de görelim!” diyorlardı.

    Bu isteklerde bulunurken maksatları iman etmek değildi; bilâkis, Kâinatın Efendisini güç durumda bırakmaktı. Fakat Cenab-ı Hak, müşriklere karşı sev­gili Resûlünü hiçbir zaman güç durumda bırakmıyor ve hiçbir zaman mua­ve­net ve muhafazasını üzerinden eksik etmiyordu!

    Yine bir gün, ileri gelenlerinden Ebû Cehil, Velid b. Mu­ğîre gibilerin de içinde bulunduğu bir grup müşrik, Pey­gamber Efendimize gelerek, “Eğer sen, gerçekten söylediğin gibi Allah tarafından vazifelendirilmiş bir peygamber isen, bize Ay’ı ikiye ayır; öyle ki yarısı Ebû Kubeys dağı, diğer yarısı Ku­aykıan dağı üzerinde görülsün!” dediler.

    Resûl-i Ekrem Efendimiz, “Şayet bunu yaparsam iman eder misiniz?” diye sordu.

    Onlar, “Evet, iman ederiz” dediler.

    Davasında haklı ve doğru olduğunu göstermek için mucizeyi istemek, pey­gamberin vazifesidir; istenilen mucizeyi yaratan ise Cenab-ı Hak’tır.

    Ay’ın bedir haliydi; yani en güzel göründüğü on dördüncü gecesiydi.

    Kâinatın Efendisi, Allah’ın emir ve iradesi dairesinde hareket eden Ay’a şehâdet parmağıyla işaret etti.

    Bu işaret-i Nebevî kâfi geldi ve Ay ikiye ayrıldı; öyle ki yarısı müşriklerin istedikleri gibi Ebû Kubeys dağı üzerinde, diğer yarısı ise Kuaykıan dağı üs­tünde iki parça halinde göründü!

    Resûl-i Kibriya Efendimiz, orada bulunan halka, “Şahit olunuz! Şahit olu­nuz!”[1]diye seslendi.

    Bu apaçık mucize karşısında da müşrikler, inat ve inkârlarından vazgeçme­diler; üstelik, “Bu da Ebû Kebşe’nin oğlunun bir sihridir”[2]diyerek asılsız bir te’vilde bulunup kendi kendilerini aldatma ve teselli etme yoluna saptılar. Gözleri önünde cereyan eden hadiseyi elbette inkâr edemezlerdi. İnkâr ede­me­dikleri için de, çıkar yol olarak “Si­hirdir” demek zorunda kalıyorlardı!

    Etraftan Gelenlerin Aynı Hadiseyi Haber Vermeleri

    Sırf Resûl-i Ekrem Efendimizin davasını tasdik etmemek için bu apaçık mu­cizeye “Sihirdir” diyen müşrikler, aralarında şöyle konuşmadan da edemedi­ler:

    “Şayet Muhammed büyü yaptıysa, bu büyüsü bütün yeryüzünü kaplaya­maz ya! Etraftan gelecek olan yolculara so­ralım; bakalım onlar da gördükleri­mizi görmüşler mi?”[3]

    Etraftan gelen yolculara sordular. Onlar da, aynısını gördüklerini itiraf etti­ler.

    Bütün bunlara rağmen, ruhen ve kalben tefessüh etmiş, şirkle gönüllerini kirletmiş müşrikler, “İman ederiz” vaadinde bulundukları halde inanmadılar, ebedî sâadetin kaynağına koşmadılar; üstelik arkasından da şöyle dediler:

    “Yetim-i Ebû Tâlib’in sihri semâya da tesir etti!”[4]

    Müşriklerin, Peygamber Efendimizin bu parlak mucizesini inkâr etmeleri üzerine Cenab-ı Hak, inzal buyurduğu şu ayet-i kerimelerle hadisenin vuku bulduğunu bildirip, onlarınsa imansızlıkta, yalanda diretip durduklarını beyan etti:

     

    “Kıyamet yaklaştı. Kamer [Ay] ikiye bölündü. Hâlâ bir mucize görseler, yüz çevirip şöyle derler:

    “‘Bu, devam edegelen bir sihirdir!’

    “Kıyameti ve mucizeyi inkâr ettiler, hevâlarına uydular. Hâlbuki, (Allah’ın vadettiği) her iş için bir hakikat vardır.”[5]


    _______________________________________________________________________________

    [1] Müslim, Sahih, c. 8, s. 132; Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 397; Ahmed İbn Hanbel, Müsned, c. 1, s. 447.
    [2] İbn Kesir, Tefsir, c. 4, s. 262.
    [3] Tirmizî, a.g.e., c. 5, s. 398; Kadı İyaz, eş-Şifa, c. 1, s. 238; İbn Kesir, Tefsir, c. 4, s. 262.
    [4] Kadı İyaz, a.g.e., c. 1, s. 238.
    [5] Kamer, 1-3.

    Yazar: 
    Bugün 29 ziyaretçi (370 klik) kişi burdaydı!
    Sağ Bölüm

    İstatistikler

    Neredeyim: sakk i kamer mucizesi

    Bugün Ziyaretçi: 29

    Bugün Tıklama: 370

    Toplam Ziyaretçi: 146514

    Toplam Tıklama: 297665

    Hangi Ülke: us

    Ülke Kodu: us

    Online: Kişi var

    IP Adresi: 216.73.216.186

    Veda Hutbesi

    'Ey İnsanlar!'

    Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız.

    'İnsanlar!'

    Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise; canlarınız, mallarınız, namuslarınız da mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

    'Ashabım!'

    Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir...

    'Ey İnsanlar!'

    Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim...

    'Ey Müminler!'

    Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız...

    'Müminler!'

    Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir...

    'Ey İnsanlar!'

    Rab'biniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız...

    'İnsanlar!'

    Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkı ile yerine getirdiniz..."

    'Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!'

    Anket

    Sayfayı Nasıl Buldunuz?

    Anket sonuçlarını görmek için buraya tıklayın.

    Kırk Hadis

    1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
    ************************
    2-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
    ************************
    3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
    ************************
    4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
    **********************
    5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
    *************************
    6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
    ******************************
    7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
    ***************************
    8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
    *************************
    9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
    ***************************
    10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
    ****************************
    11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
    *************************
    12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
    ************************
    13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
    ***********************
    14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

    ************************
    15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
    ************************
    16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
    ************************
    17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
    ************************
    18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
    ************************
    19-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
    ************************
    20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
    ************************
    21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
    ************************
    22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
    ************************
    23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
    ************************
    24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
    ************************
    25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
    ************************
    26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
    ************************
    27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
    ************************
    28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

    ************************
    29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
    ************************
    30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
    ************************
    31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
    ************************
    32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
    ************************
    33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
    ************************
    34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

    35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
    ************************
    36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
    ************************
    37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
    ************************
    38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
    ************************
    39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
    ************************
    40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.

    Bağış

    Desteklerinizle değişim yaratabilirsiniz.

    Mobil Uygulama Tanıtımı

    Ravza Radyo'nun mobil uygulamasını indirin.

    Kullanıcı Giriş/Kayıt

    Hadis yükleniyor...

    Sureler Ve Dualar

    Sureler Ve Dualar



    İlahiler

    Ya Nabi Salam Alayka - Maher Zain
    Medine'ye Varamadım - Osman Gündüz
    Gül Yüzüne - Abdurrahman Önül
    Sende Bir Gün Öleceksin - A.Önül
    Nurundan Ya RasulAllah - Ali Kırış
    Beyaz Giyme Toz Olur - Grup Dergah
    Ağla Gözlerim - Hasan Dursun
    Allah'ım Sana Geliyorum - Sedat Uçan
    Seninle Ağlarım - Grup Yürüyüş
    Ey Allah'ım - Sami Yusuf