աաա.ʀǟʋʐǟ-ʀǟɖʏօ.Ʈʀ .ɢɠ İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı
Toplist Ziyaretçi Defteri Anasayfa
Fikirlerini Paylaş, Sen de Kazanmaya Başla!Fikirlerini Paylaş, Sen de Kazanmaya Başla!

Üye Panelİ

Forum Girisi
Kullanıcı adı:
Sifre:
Şifremi Unuttum | Kayıt Ol

B-S REKLAM

CSS Kutu (Çerçeve) Yapımı
CSS Kutu (Çerçeve) Yapımı

Anket

    • Sayfayı Nasıl Buldunnuz ?
      Gayet Güzel
      İyi
      Normal
      İdare eder
      Kötü

      (Sonucu göster)
  • Etİketler

    Fikirlerini Paylaş, Sen de Kazanmaya Başla!

    Dost Sİteler

    Dini Bilgiler



    BAŞLIK

    Fikirlerini Paylaş, Sen de Kazanmaya Başla!

    İLETİŞİM

    BİZE ULAŞIN
    Geri dönüşüm için lütfen bir adres bırakın!
    E-mail adresin:
    İsmin:
    Mesajın:

    SPONSOR REKLAM

    Esma'ul Hüsna







      "O, yaratan, var eden, sekil veren Allah'tir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun sanini yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.(Hasr-24)"


      ALLAH
      (Varligi zorunlu olan ve bütün övgülere layik bulunan zatin özel ve en kapsamli adi)


      RAHMÂN
      (Bagislayan, esirgeyen)


      RAHÎM
      (Aciyan, esirgeyen)


      MELIK
      (Görünen ve görünmeyen alemlerin sahibi)


      KUDDÛS
      (Her eksiklikten münezzeh)


      SELÂM
      (Esenlik veren)


      MÜ'MIN
      (Güven veren, vaadine güvenilen)


      MÜHEYMIN
      (Kainatin bütün islerini gözetip yöneten)


      AZÎZ
      (Yenilmeyen yegane galip)


      CEBBÂR
      (Iradesini her durumda yürüten, yaratilmislarin halini iyilestiren)


      MÜTEKEBBIR
      (Azamet ve yüceligini izhar eden))


      HÂLIK
      (Takdirine uygun bir sekilde yaratan)


      BÂRI'
      (Bir model olmaksizin canlilari yaratan)


      MUSAVVIR
      (Sekil ve özellik veren)


      GAFFÂR
      (Daima affeden, tekrarlanan günahlari bagislayan)


      KAHHÂR
      (Yenilmeyen, yegane galip)


      VEHHÂB
      (Karsilik beklemeden bol bol veren)


      REZZÂK
      ((Bedenlerin ve ruhlarin gidasini yaratip veren)


      FETTÂH
      (Iyilik kapilarini açan, hakemlik yapan)


      ALÎM
      (Hakkiyla bilen)


      KÂBID
      (Rizki tutan, canlilarin ruhunu alan)


      BÂSIT
      (Rizki genisleten, ruhlari bedenlerine yayan)


      HÂFID
      (Alçaltan, zillete düsüren)


      RÂFI'
      (Yücelten, izzet ve seref veren)


      MUIZ
      (Yücelten, izzet ve seref veren)


      MÜZIL
      (Alçaltan, zillet veren)


      SEMI'
      (Isiten)


      BASÎR
      (Gören)


      HAKEM
      (Son hükmü veren)


      ADL
      (Mutlak adalet sahibi, asiriliga meyletmeyen)


      LATÎF
      (Yaratilmislarin ihtiyacini en ince noktasina kadar bilip sezilmez yollarla karsilayan)


      HABÎR
      (Her seyin iç yüzünden haberdar olan)


      HALÎM
      (Acele ile ve kizginlikla muamele etmeyen)


      AZÎM
      (Zatinin ve sifatlarinin mahiyeti anlasilamayacak kadar ulu)


      GAFÛR
      (Bütün günahlari bagislayan)


      SEKÛR
      (Az iyilige çok mükafat veren)


      ALÎ
      (Izzet, seref ve hükümranlik bakimindan en yüce, askin)


      KEBÎR
      (Zatinin ve sifatlarinin mahiyeti anlasilamayacak kadar ulu)


      HAFÎZ
      (Koruyup gözeten ve dengede tutan)


      MUKÎT
      (Bedenlerin ve ruhlarin gidasini yaratip veren, bilip gücü yeten ve koruyan)


      HASÎB
      (Kullarina yeten, onlari hesaba çeken)


      CELÎL
      (Azamet sahibi)


      KERÎM
      (Fazilet türlerinin hepsine sahip)


      RAKÎB
      (Gözetleyip kontrol eden)


      MÜCÎB
      (Dileklere karsilik veren)


      VÂSI'
      (Ilmi ve merhameti herseyi kusatan)


      HAKÎM
      (Bütün emirleri ve isleri yerli yerinde olan)


      VEDÛD
      (Çok seven, çok sevilen)


      MECÎD
      (Sanli, serefli)


      BÂIS
      (Ölümden sonra dirilten)


      SEHÎD
      (Her seyi gözlemis olarak bilen)


      HAK
      (Fiilen var olan, mevcudiyeti ve uluhiyyeti gerçek olan)


      VEKÎL
      (Güvenilip dayanilan)


      KAVÎ
      (Her seye gücü yeten, kudretli)


      METÎN
      (Her seye gücü yeten, kudretli)


      VELÎ
      (Yardimci ve dost)


      HAMÎD
      (Övülmeye layik)


      MUHSÎ
      (Her seyi tek tek ve bütün ayrintilariyla bilen)


      MÜBDI'
      (Ilkin yaratan)


      MUÎD
      (Tekrar yaratan)


      MUHYÎ
      (Can veren)


      MÜMÎT
      (Öldüren)


      HAY
      (Ebedi hayatta diri)


      KAYYÛM
      (Her seyin varligi kendisine bagli olup kainati idare eden)


      VÂCID
      (Diledigini diledigi zaman bulan bir müstagni)


      MÂCID
      (Sanli, serefli)


      VÂHID
      (Bölünüp parçalara ayrilmamasi ve benzerinin bulunmamasi anlaminda tek)


      SAMED
      (Arzu ve ihtiyaçlari sebebiyle herkesin yöneldigi ulular ulusu bir müstagni)


      KÂDIR
      (Her seye gücü yeten, kudretli)


      MUKTEDIR
      (Her seye gücü yeten, kudretli)


      MUKADDIM
      (Öne alan)


      MUAHHIR
      (Geriye birakan)


      EVVEL
      (Varliginin baslangici olmayan)


      ÂHIR
      (Varliginin sonu olmayan)


      ZÂHIR
      (Varligini ve birligini belgeleyen birçok delilin bulunmasi açisindan asikar)


      BÂTIN
      (Zatinin görülmesi ve mahiyetinin bilinmesi açisindan gizli)


      VÂLÎ
      (Kainata hakim olup onu yöneten)


      MÜTEÂLÎ
      (Izzet, seref ve hükümranlik bakimindan en yüce, askin)


      BER
      (Iyilik eden, vaadini yerine getiren)


      TEVVÂB
      (Kullarini tövbeye sevkeden ve tövbelerini kabul eden)


      MÜNTAKIM
      (Suçlulari cezalandiran)


      AFÜV
      (Hiçbir sorumluluk kalmayacak sekilde günahlari affeden)


      RAÛF
      (Sefkatli)


      MÂLIKÜ'L-MÜLK
      (Mülkün sahibi)


      ZÜ'L-CELÂLI ve'l-IKRAM
      (Azamet ve kerem sahibi)


      MUKSIT
      (Adaletle hükmeden)


      CÂMI'
      (Toplayip düzenleyen, kiyamet günü hesaba çekmek için mahlukati toplayan)


      GANÎ
      (Her seyden müstagni, kendi disinda her sey O'na muhtaç)


      MUGNÎ
      (Zenginlik verip tatmin eden)


      MÂNI'
      (Dilemedigi seyin gerçeklesmesine müsaade etmeyen, kötü seylere engel olan)


      DÂR
      (Zarar veren)


      NÂFI'
      (Fayda veren)


      NÛR
      (Nurlandiran, nur kaynagi)



      HÂDÎ
      (Yol gösteren, murada erdiren)


      BEDÎ'
      (Esi ve örnegi olmayan, sanatkarane yaratan)


      BÂKÎ
      (Varliginin sonu olmayan)


      VÂRIS
      (Varliginin sonu olmayan)


      RESÎD
      (Bütün isleri isabetli ve hedefine ulasici, irsad edici)


      SABÛR
      (Çok sabirli)


      ©RavzaRadyo.Tr.Gg
      ALLAH c.c En Güzel Isimleri

    Veda Hutbesi





      Veda Hutbesi

      Bismillahirrahmanirrahim

      EY İNSANLAR!

      Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.

      İNSANLAR!

      Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


      ASHABIM!

      Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


      ASHABIM!

      Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

      ASHABIM!

      Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


      İNSANLAR!

      Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

      İNSANLAR!


      Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki

      hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


      MÜ'MİNLER!


      Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.

      MÜ'MİNLER!

      Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


      ASHABIM!

      Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

      İNSANLAR!

      Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

      İNSANLAR!

      Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.

      İNSANLAR!

      Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

      "-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

      Şahid ol yâ Rab!

      Şahid ol yâ Rab!

      Şahid ol yâ Rab!


    İstatistikler

      İstatistikler

      Nerdeyim: Islamda Kurban
      Bugün Ziyaretçi: 50
      Bugün Tıklama: 449
      Toplam Ziyaretçi: 136647
      Toplam Tıklama: 277933
      Hangi Ülke: us
      Ülke Kodu: us
      Online: Kişi var
      18.222.133.224

    .: Günün Ayeti :.

    .: Günün Hadis-i Şerif-i :.

    .: Günün Sözü :.

         

    Ravza-Radyo =>Islamda Kurban

    yazarYazar: Ravza-Radyo | tarihTarih: |

    ((¯`» Ravza-Radyo «´¯)) ((¯`» İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı «´¯))

    Islamda Kurban

    Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (c.c.)'a hamd olsun. Salatü selam alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) ve tüm inananlarin üzerine olsun.


    KURBAN veKURBAN BAYRAMI 

    Muayyen bir vakitte, muayyen bir hayvanı ibâdet maksadıyla
    usûlüne uygun olarak kesme. Sözlükte yaklaşmak anlamına gelen kurban, Allah'a
    yaklaşmayı Allah yolunda malların feda edilebileceğini, Allah'a teslimiyeti ve
    şükrü ifade eder.

    Hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır. Kurban kesmenin
    meşrûiyeti Kitap, Sünnet ve icmâ-ı ümmet ile sabittir. Allah Teâlâ'nın Kur'ân-ı
    Kerîm'de; "Rabbin için namaz kıl ve kurban kes" (Kevser, 108/2), Hz. Peygamber
    s.a.s)'in de "İmkânı olup da kurban kesmeyen bizim namazgâhımıza yaklaşmasın" (İbn
    Mâce, Edâhı, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 321) şeklindeki ifadeleri konunun
    önemini ortaya koymaktadır.

     Bu ve benzeri nasslardan hareket eden Hanefi
    fukahâsı kurban kesmenin vâcip olduğu görüşündedirler (Serahsî, el-Mebsût,
    Kahire 1324-31, XII, 8; Kâsânî, Bedâyîu's-Sanâyi', Kahire, 1327-28/1910, V, 61,
    62; el-Fetâva'l Hindiyye, Bulak 1310, V, 291).

    Kurban Allah'a yaklaşmak
    maksadıyla ve yalnız O'nun rızasını kazanmak için kesilir. Allah'tan başkası
    adına hayvan kesmek haramdır ve bu yola tevessül edenleri Hz. Peygamber (s.a.s)
    "Allah'tan başkası nâmına hayvan kesene Allah lânet etsin " (Müslim, Edâhî,
    43-45; Nesâî, Dahâyâ, 34; Ahmed b. Hanbel, a.g.e., I, 108, 118, 152, 217, 309,
    317) şeklindeki ifâdeleriyle uyarmıştır.

    Vücûbiyetinin Şartları:

     Kurban kesecek
    kimsenin: Müslüman, hür ve yolculuk halinde bulunmayıp mukîm olması, nisab
    miktarı mala sahip olması (Serahsî, a.g.e., XII, 8; Kâsânî, a.g.e., V, 63; el-Fetâva'l-Hindiyye,
    V, 292) gerekir. Akıllı ve bülûğa ermiş olma şartı konusunda ihtilâf vardır.


    İmam Azam ve İmam Ebû Yûsuf'a göre kurban kesmekle mükellef olmak için akıllı ve
    bülûğa ermiş olmak şartı yoktur. Zengin olan çocuk veya delinin malından velîsi
    kurban keser. İmam Muhammed'e göre ise akıl ve bülûğa ermek şarttır. Fetva bu
    görüşe göredir (el-Fetâva'l-Hindiyye, V, 293).

    Kâfire kurban kesme vacib
    olmamakla birlikte eyyâm-ı nahr (Kurban kesme günleri) da müslüman olana veya
    bülûğa ermiş olana kurban vacibtir ve kurban kesmesi gerekir (Kâsânı, a.g.e., V,
    63; el-Fetâva'l-Hindiyye, V, 293). Seferî olanlar kurban kesmekten muaftır.


    Bundan dolayı seferîliği gerektirecek yoldan gelen hacılara kurban vücûbiyeti
    yoktur. Ancak mukîm olan Mekkeliler için bu vücûbiyet düşmez. Eyyâm-ı nahr'da
    yolculuğa çıkan kişi, vakit çıkmadan mukîm olursa kurbanla mükelleftir. Eyyâm-ı
    nahr'ın ilk günlerinde mukîm olduğu halde kurban kesmeyen ve son gün sefere
    çıkan kişiden vücûbiyet düşer (Kâsânî, a.g.e., V, 63-64; el-Fetâva'l Hindiyye,
    V, 293).

    Kurban kesmede nisab, sadaka-i fitırla* mükellef olmaktır. Bu durumdaki
    müslümana kurban kesmek vaciptir (Kâsânî, V, 64). Nisabı eksilten borç, eyyâm-ı
    nahrda kurbanlığın kaybolması kurbanın vücûbiyetini düşürmez.

     Kişi vaktin başlangıcında fakir, sonunda zenginleşirse kurban kesmesi gerekir. Kurban
    kesmekle mükellef olan aldığı kurbanlığı kaybeder ve mal varlığı nisabın altına
    düşerse eyyâm-ı nahr'da fakir olduğundan yeni bir kurban almaya gerek yoktur.
    Zengin olduğu halde yerine yenisini alıp keser ve diğerini de bulursa bunu
    kesmesi gerekmez (Kâsânı, V, 62-64).

    Kurbanlık hayvanlar ve bu hayvanlarda aranan Şartlar:

     Kurban edilecek hayvanlar, koyun, keçi, sığır, manda ve devedir.
    Vahşi hayvanlardan kurban etmek caiz değildir. Çiftleşen hayvanlardan doğan
    yavrunun annesi ehlî ise erkeği vahşî'de olsa bu yavrudan kurban etmek câizdir.
    Çünkü hayvanlarda yavru anneye tâbidir.

    Koyun ve keçinin bir yıllığı kurban edilir. Ancak altı ayını doldurmuş olan kuzu annesinden ayırdedilemeyecek kadar
    gösterişli ve semiz ise kurban edilebilir. Oğlak için bu durum geçerli değildir.
    Sığır ve mandanın iki, devenin ise beş yaşında olanı kurban edilir (Serahsî, a.g.e.,
    XII, 9-10; Kâsânî, a.g.e., V, 69-71; el-Fetâva'l-Hindiyye, V, 297).

    Koyun ve keçi bir kişi adına kurban edilebilir. Sığır ve deveye ise birden yediye kadar
    kişiler ortak olabilir. Ancak ortaklardan her biri müslüman olmalı ve kurban
    niyetiyle ortaklığa girmiş bulunmalıdırlar.

     Et yeme maksadıyla ortaklık
    kurulursa veya birisi et yeme maksadıyla ortaklıkta bulunursa hiç birisinin
    kurbanı yerine gelmiş olmaz. Sığır veya deveyi kurban etmek üzere ortaklık
    kuranlardan her birinin vacip olan kurban niyyetleri şart değildir. Ortaklardan
    bazısı vacip olan kurban, bazıları nafile, bazıları keffâret kurbanı, ceza
    kurbanı, Hacc-ı temettü veya Hacc-ı kıran kurbanı, akîka kurbanı gibi değişik
    niyetlerle oraklıkta bulunabilirler. Kurban kesildikten sonra et, tartı ile eşit
    şekilde paylaşılmalıdır (Kâsânî, a.g.e., V, 71-72; Damad, Mecmau'l-Enhur,
    İstanbul 1328, II, 521).

    Yaradılıştan boynuzsuz, burma, yenini yiyebilen
    delirmiş hayvan, çok zayıflamamış olan uyuz hayvan, yaradılıştan kulakları küçük
    olan hayvan, dişlerinin azısı düşmüş veya dişleri olmadığı halde yemini
    yiyebilen ve otlayabilen hayvanlardan kurban etmek câizdir. Bir veya iki gözü
    kör, kemiğinde ilik kalmayacak kadar zayıflamış, kesileceği yere gidemeyecek
    derecede topal, kulak veya kuyruğunun yarıdan fazlası kesilmiş veya kopmuş,
    boynuzunun çoğu kırılmış, memesi kesilmiş, yavrusunu emziremeyen, memesi kurumuş
    veya memelerinden birisi sütten kesilmiş olan koyun-keçi ile, ikisi sütten
    kesilmiş sığır-deve, dört ayağından biri kesilmiş olan hayvan, burnu kesilmiş,
    pislik yiyen hayvanlar etindeki pislik temizleninceye kadar tutulmamış ise
    kurban olmazlar. Bu konuda ulemadan bazıları şöyle bir genel kaide koymuşlardır:
    "Hayvandan tam olarak, güzelce istifadeye mani olan her kusur kurbana manidir."
    Kusur bu durumda değilse kurbana mani değildir. Kurbana mani olan bu kusurlar
    zengin içindir. Zengin, kurban edeceği hayvanı bu kusurlardan biri bulunduğu
    halde satın alırsa veya satın aldıktan sonra bu kusurlardan birisi meydana
    gelirse bu hayvanlar kurban edilemez. Fakir için ise her hâlükârda kesmek
    câizdir (Serahsî, a.g.e., XII, 15-18; Kâsânî, a.g.e., V, 75-77; el-Fetâva'l-Hindiyye,
    V, 297-299; Damad, a.g.e., II, 519-520).

    Kurbanın Vakti:

     Kurban, eyyâm-ı nahr
    (Kurban kesme günleri) denilen Zilhicce ayının onuncu, on birinci ve on ikinci
    günleri kesilir. Onuncu gün kesmek daha faziletlidir. Zilhiccenin onuncu günü
    ikinci fecir doğmadan önce kurban kesmek câiz değildir. İkinci fecirden sonra
    Zilhiccenin on ikinci günü güneş batıncaya kadar geçen zaman içinde gece ve
    gündüz kurban kesilebilir. Ancak geceleri kesmek mekruhtur. Bayram namazı
    kılınan yerlerde, imam bayram namazında iken veya teşehhüd miktarı oturmadan
    önce kurban kesilmesi caiz değildir, Selâm verdikten sonra ise kurban
    kesilebilir. Bayram namazı kılınmayan yerlerde ikinci fecrin doğumundan sonra
    kurban kesilebilir (Serahsî, a.g.e., XII, 9; Kâsânî, a.g.e., V, 73-75; el-Fetâva'l
    Hindiyye, V, 295-296; Damad, a.g.e., II, 518).

    Kurban Nasıl Kesilir?

    Kurban kesmek için bıçak önceden bilenip hazırlanır ve hayvanın göremeyeceği bir yere
    konulur. Sonra hayvan ayakları ve yüzü kıbleye gelecek şekilde sol tarafına
    yatırılır. Hayvanın sağ arka ayağı serbest kalmak şartıyla diğer ayakları
    bağlanır. Bundan sonra tekbir ve tehlîl getirilir. Arkasından "Bismillâhi Allâhü
    ekber" denilerek, hayvanın boynuna bıçak vurulur. Nefes ve yemek boruları ile
    şahdamarı denilen iki ana damarı kesilir. Hayvan soğumaya bırakılır, kanının
    akması beklenir ve sonra derisi yüzülür. Hayvanı elinden gelirse, kurban
    sahibinin kendisinin kesmesi menduptur. Kendisi kesemezse, bir müslümana
    kestirir (Mehmed Mevkufâtî, Mevkûfât, (sadeleştiren: Ahmed Davudoğlu), İstanbul
    1980, II, 331-332).

     Kurbanlıktan Faydalanmak:

    Kurbanlıktan tüylerinin kırpılması
    ve sütünün sağılması suretiyle faydalanmak mekruhtur. Eğer kırpılmış ise tüyü ve
    sütlü ise sütü sağılıp tasadduk edilir. Hatta karışmasın diye alâmet olmak üzere
    alman tüyleri bile tasadduk etmek gerekir. Eğer kullanılmış ise parası tasadduk
    edilir (Serahsı, a.g.e., XII, 14, 15; Kâsânî, a.g.e., V, 78; el-Fetâva'l-Hindiyye,
    V, 301). Kurban kesildikten sonra derisi satılmış ise parası tasadduk edilir.
    Ancak deriden mest, seccade vb. şekilde istifâde edebileceği gibi eve demirbaş
    eşya almak üzere satmakta da bir sakınca yoktur (Serahsı, a.g.e., XII, 14).
    Kurbanın eti konusunda en faziletli tutum üçte birini tasadduk, üçte birini
    dostlara ikram, üçte birini de evde alıkoymaktır (Kâsânî, a.g.e., V, 81; el-Fetâva'l-Hindiyye,
    V, 300).

    Kurbanlık yapmak üzere satın alınan bir hayvan satılıp yerine başka bir
    hayvan almak câizdir. Eğer paradan arta kalan olursa tasadduk edilir (Serahsî,
    a.g.e., XII, 13).

    Kurbanlığa binmek, onunla yük taşımak veya herhangi bir iş
    için ondan istifade etmek mekruhtur. Eğer hayvan kullanılır ve değeri
    noksanlaşırsa eksilen kıymeti tasadduk etmek gerekir. Kiraya verilmiş ise
    kiradan elde edilen para da tasadduk edilir. (Kâsânî, a.g.e, V, 79).

    Kurbanın eti, yağı, başı, tüyü, sütü vb.lerinin satışı câiz değildir. Eğer satılmış ise
    tasadduk etmek gerekir (Kâsanî, a.g.e, V, 81; el-Fetâva'l-Hindiyye, V, 301).


    Kurbanlık olan hayvan boğazlanmadan önce yavrularsa o da annesiyle beraber
    kesilir. Bu hüküm kendisine kurban vacip olmadığı halde kurbanlığı satın alıp
    kendine vacip kılan fakir hakkındadır. Çünkü kurban bizzat o hayvana taalluk
    etmiştir ki yavrusu da kendisine tabidir. Eğer bu yavru boğazlanmayıp satılırsa
    parasını tasadduk etmek gerekir. Şayet yavru eyyâm-ı nahr geçinceye kadar
    boğazlanmaz ve elde tutulursa tasadduk edilir (Serahsî, a.g.e, XII, 14).

     Zengin, yavruyu eyyâm-ı nahr'dan önce veya sonra kesebileceği gibi eyyâm-ı nahr'da diri
    olarak tasadduk da edebilir. Eğer eyyâm-ı nahr'da satılmış olursa kıymeti
    tasadduk edilir. Yavru kesilmez ve satılmaz ise diri olarak tasadduk edilir (Kâsânî,
    V, 78-79; el-Fetâva'l-Hindiyye, V, 301).

     Kurbanda Vekâlet: Bir müslüman kurbanını kendisi kesebileceği gibi bir müslümana da kestirebilir. Ancak kendisinin kesmesi daha faziletlidir. Kurbanı kestirme konusundaki izin bizzat ifâde edilebileceği gibi, izne delâlet eden söz, fiil ve davranışlar da izin
    sayılır. Meselâ bir müslüman kurbanlık satın alsa kurban bayramı günü hayvanı
    yatırıp ayaklarını bağlasa onun emri olmadan bir başkası gelip hayvanı boğazlasa
    bu kurban için yeterlidir. Başka bir hayvan kesmek gerekmez. İki müslüman
    yanılarak birbirlerinin kurbanlarını kendi adlarına kesmiş olsalar vacibi yerine
    getirmiş olurlar ve kestiklerini değişmek suretiyle kendi hayvanlarını alırlar (Kâsânî,
    a.g.e, V, 67-68). Eğer böyle bir durumu etler yenildikten sonra farkederlerse
    helâlleşirler. Aralarında anlaşmazlık çıkarsa birbirlerine kurbanlıkların
    değerini öderler. Eğer eyyâm-ı nahr geçmiş ise bu paralan tasadduk ederler (el-Fetâva'l
    Hindiyye, V, 302).

    Kurbanda müstehap olan şeyler:

     Eyyâm-ı nahr'dan önce
    kurbanlığı bağlamak. Hayvana kurbanlık nişanı takmak, işaretlendirmek. Kesilecek
    yere güzellikle, eziyet vermeden götürmek. Yemek borusu, nefes borusu ve iki
    şahdamarını kesmek ve keserken acele davranmak. Boğazlamayı enseden değil
    boğazdan yapmak. Kendi kurbanını kendisi kesmek, kesemiyorsa müslümana
    kestirmek. Ehl-i kitab'tan birine kestirmek mekruhtur. Hayvanı kıbleye karşı
    kesmek. Hayvan kesilirken orada hazır bulunmak. Dua etmek ve besmeleden önce
    veya sonra: "Allahümme minke ve leke salatî nusukî ve mahyâye ve mematî lillahi
    Rabbil-Alemine lâ şerike lehu ve bizalike Umirtu ve ene mine'l-müslimîn." "Ey
    Rabbim bu senden ve yine sanadır. Namazım, kulluğum, kurbanım, ölümüm ve dirimim
    eşi benzeri olmayan âlemlerin Rabbi Allah içindir. Ben bununla emrolundum ve
    teslim olanlardanım" demek. Dua ile besmeleyi birbirinden ayırmak. Besmeleden
    önce veya sonra dua etmek, Besmele ile beraber dua etmek mekruhtur. Kurban
    olacak hayvanın imkan ölçüsünde en semizi, en büyüğü olması. Eyyâm-ı nahr'ın ilk
    günü gündüzleyin kesmek. Kurban bıçağının çok keskin olması. Hayvanı kesildikten
    sonra soğumaya ve canın iyice çekilmeye bırakılması, soğumadan ve can çekilmeden
    önce yüzmek mekruhtur. Kurban sahibinin kurban etinden yemesi. Çünkü bu Allah'ın
    bir ziyafetidir. Etinden başkalarına vermek (Kâsânî, a.g.e, V, 78-81).

    Kurban
    Bayramında kesilmek üzere satın alınmış olan hayvan kesilmez ve bayram günleri
    geçerse, hayvanın tasadduk edilmesi gerekir. Bu konuda zengin ve fakir aynı
    hükme tabidir. Zengin olan kişi ise kurbanlık alsın veya almasın kurban
    kesmediği takdirde kurbanın kıymetini tasadduk etmesi gerekir. Ertesi yıla
    bırakamaz (Mevkufâtî, a.g.e., II, 329).

    Ölüye kurban keseceğini söyleyen bir
    kimse, kurbanını bayram günlerinde kesmesi ona vacib olur.

    Saffet KÖSE

     
    Bugün 50 ziyaretçi (449 klik) kişi burdaydı!
    Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
    Ücretsiz kaydol