Yukarı Facebook Twitter Google+ Aşağı
|
TR EN
Ara
Son Dakika: Tasarımınıza yepyeni özellikler ekleniyor! | Daha fazla detay için ziyaret edin...
Sol Bölüm

Namaz Vakitleri

Ravza Takvim

Tarihte Bugün

>Tarihte Bugün

    Günlük Ayet Meali

    Cuma Hutbesi Arşivi

    Esmaül Hüsna

    Dijital Zikir Sayacı

    Tarayıcı Bildirimleri

    Yayın başlayınca bildirim almak için abone olun.

    Hava Durumu

    ((¯`» Ravza-Radyo «´¯)) ((¯`» İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı «´¯))

    en yakinlarinin lisanindan resulullahin son gunleri

    En Yakınlarının Lisânından Resûlullahın Son Günleri

    Hz. Âişe validemiz, Efendimizin hastalığı esnasındaki bir hatırasını şöyle an­latır:

    “Re­sû­lul­lah (a.s.m.), eve geldiği sırada başımda bir ağrı belirmişti. Ağrının şiddetinden ‘Vay başım, vay başım!’ diye söylendim.

    “Re­sû­lul­lah bunu duyunca, ‘Ne ehemmiyeti var, neden üzülüyorsun? Eğer benden evvel dünyadan göçüp gidersen seni teçhiz ve tekfin eder, namazını da kılarım’ diye konuştu.

    “Ben de, ‘Benim ölümümü mü istiyorsunuz?’ dedim.”

    Hz. Âişe, Pey­gam­be­ri­mizin lâtife yaptığını birden anlayamayıp böyle ko­nuş­muştu.

    Resûl-i Ekrem, lâtifesinin sonunu şu ciddi sözlerle bağladı:

    “Ey Âişe! Senin başının ağrısı geçer, gider. Asıl baş ağrısı, benim başımın ağrısıdır; artık ondan kurtulmak çok zor!”[1]

    Pey­gam­be­ri­miz ve Sıddık-ı Ekber

    Her yerde her zaman Allah ve Resûlüne sadâkatin zirvesinde bulunan Sıd­dık-ı Ekber, Resûl-i Ekrem’in huzuruna çıkarak, kendisine hizmet etmekten şe­ref duyacağını, şöylece dile getirdi:

    “Yâ Re­sû­lal­lah, müsaade buyurursanız, hastalığınızda size hizmet etmek is­terim!”

    Resûl-i Ekrem, Sıddık-ı Ekber’in arzusuna müsaade et­me­di; ama cevabı, gönlünü fethediciydi:

    “Yâ Ebâ Bekir! Bu niyetinle bile yapacağın hizmetin se­vab ve mükâfatına şimdiden nâil oldun. Ancak ben, hastalığım esnasında hizmetlerimi kızımla zevcelerimden başkasına gördürecek olursam, onları üzmüş olurum!”

    En Ağır Hastalık, En Fazla Izdırap

    Hastalığın şiddeti, ateşin yüksekliği sebebiyle Peygamber Efendimiz, yata­ğında bile rahat edemiyordu. Bir o tarafa, bir bu tarafa dönüyordu.

    Başucunda bulunanlar, bu durum sebebiyle, “Yâ Re­sû­lal­lah! Eğer bizden birisi bu derece ızdırap çektiğini izhar etseydi, muhakkak bizi tekdir ederdin!” dediler.

    Resûl-i Ekrem, cevabıyla durumunu şöylece izah etti:

    “Benim hastalığım, bildiğiniz gibi değil, oldukça zordur. Allah Teâlâ, sâlih ve mü’min kullarını belânın, hastalığın ve musibetin en şiddetlilerine mübtelâ eder. Fakat o belâ, o musibet ve o hastalık vasıtasıyla o mü’min sâlih kulunun derecesini yükseltir, günahlarını yok eder.”

    Ve Hz. Âişe validemiz şöyle der:

    “Hakikaten, Re­sû­lul­lah’ın hastalığından daha zor, daha şiddetli bir hastalık görmedik.”

    İbni Mes’ûd Anlatıyor

    Abdullah İbni Mes’ûd (r.a.) ise, Pey­gam­be­ri­mizin hastalığının şiddetini şöy­le dile getirir:

    “Nebi’nin (a.s.m.) hastalığında vücudu hummanın hararetinden şiddetli sar­­sıldığı sırada huzuruna varmıştım.

    “‘Yâ Re­sû­lal­lah! Humma hararetinden çok ızdırap çekiyorsunuz! Yâ Re­sû­lal­lah! Bu hummanın iki kat ızdırabı var; elbette sizin için iki kat ecri ve mükâ­fatı vardır’ dedim.

    “Re­sû­lul­lah, ‘Evet’ diyerek beni tasdik etti. Sonra da şöyle buyurdu:

    “‘Hastalığa tutulan hiçbir Müslüman yoktur ki Allah Teâlâ onun hata ve günahlarını, ağacın yaprakları döküldüğü gibi dökmesin!’”[2]

    Ümmü Bişr Anlatıyor

    Hastalığı sırasında Resûl-i Ekrem’in ziyaretine giden Bişr b. Berâ’nın annesi Ümmü Bişr de, gördüklerini şöyle anlatır:

    “Re­sû­lul­lah’ı ziyarete gitmiştim. Vücudundaki şiddetli harareti görünce sormadan edemedim:

    “‘Yâ Re­sû­lal­lah! Ben böyle sıtma hiç görmedim!’

    “Re­sû­lul­lah (a.s.m.), bana cevaben şöyle buyurdu:

    “‘Bizim hastalığımız, herkesten daha şiddetli, daha ziyade olur; fakat bunun mukabilinde kazandığımız sevab ve mükâfat da o nis­bet­te fazla olur!’”[3]

    Resûl-i Ekrem’in, Bir Yazı Yazdırmak İçin Kâğıt Kalem İstemesi

    Rebiülevvel ayının sekizi, Perşembe günü...

    Resûl-i Kibriya Efendimizin hastalığının en şiddetli anları... Etrafında Hz. Ömer gibi bazı zâtlar bulunuyordu. Bu arada, “Bana kâ­ğıt kalem getiriniz, size bir yazı yazayım; ta ki bundan sonra hiç­bir zaman yolunuzu şaşırmayasınız” buyurdu.[4]

    Hz. Ömer, “Re­sû­lul­lah’a (a.s.m.) hastalığı baskın gelmiştir. Yanı­mızda Kur’an var. Allah’ın kitabı bize yeter” dedi.

    Kâğıt kalem getirip getirmemekte tereddüt ettiler.

    Bazıları Hz. Ömer’in sözlerini doğruladı. Kimisi de kâğıt kalemin getirilme­si­ni istiyordu. Resûl-i Kibriya Efendimiz, anlaşmazlığa düşüldüğünü fark edin­ce, “Yanımdan kalkınız! Yanımda münaka­şa, gürültü olmaz. Beni kendi halime bırakınız!” buyurdu.[5]

    Böylece, Resûl-i Kibriya Efendimizin yazdırmayı arzu ettiği şey, yazılmamış oluyordu.

    Hastalığının Hafiflediği Gün

    Fahr-i Âlem Efendimizin hastalığı gün gün, saat saat şid­detini artırıyordu. Bir ara soğuk su getirilmesini emretti. Getirilen suyu mübarek vücutlarına dök­türdü.

    Bundan sonra biraz hafifleyip rahatlık hissetti. Bunun farkına varır varmaz, Hz. Ali (r.a.) ve Fadl b. Abbas Hazretlerine dayanarak, hâne-i saadetinden Mes­cid-i Şerif’e gitti. Minbere çıkıp oturdu. Ashab-ı kirama şu hitabede bu­lun­du:

    “Ey insanlar! Duydum ki vefat edeceğimi düşünüp telâş ediyormuşsunuz! Hangi peygamber ümmeti içinde ebedî kaldı ki ben de kalayım? Bilesiniz ki ben yakında Rab­bime kavuşacağım; O’na siz de kavuşacaksınız!

    “Ey ensar! İlk muhacirlere iyilik etmenizi size tavsiye ederim!

    “Ey muhacirler! Size de, ensara iyilikte bulunmanızı tavsiye ederim! Onlar si­ze yardımda bulundular. Sizi memleketlerine getir­diler. Sizi evlerinde ağır­la­dı­lar, barın­dılar. Geçimde sıkıntı içinde oldukları halde sizi kendilerine tercih et­tiler. Her kim onların üzerine hâkim durumuna geçerse onlara iyilikte bulun­sun.

    “Ey insanlar! Her şey Cenab-ı Hakk’ın ezelî iradesi dairesinde cereyan eder. Allah Teâlâ’nın kaza ve kaderine galebe etmek sevdasına kapılmayınız; çünkü mağlup olursunuz. Cenab-ı Hakk’a hile yapmaya kalkışmayınız; zira zarar ve ziyana siz uğrarsınız. Ben size, şefkatli ve merhametliyim. Siz­ler yine bana ka­vuşacaksınız. Buluşacağımız yer, Kevser Havuzu kenarıdır. Her kim Kevser Havuzu kenarında benimle buluşmak isterse, elini ve dilini lüzumsuz şeyler­den sakınsın.

    “İnsanlar! Bilmelisiniz ki günah işlemek, nimet ve kısmetlerin değişmesine sebep olur. İnsanların ekserisi sâlih olursa, onların amirleri, idarecileri de adl ve insaf ile muamele ederler. Halk, isyan ve günaha meylederse onların idare­cileri, hâkimleri de zulm ve adaletsiz iş görmeye yönelirler.”[6]

    Bu hitabesinden sonra tekrar Hz. Âişe validemizin evine gitti ve yatağına yattı.


    ___________________________________________________________________

    [1]İbn Hişam, a.g.e., c. 4, s. 292; İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 226; Taberî, Tarih, c. 3, s. 191.
    [2]İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 207-208.
    [3]İbn Sa’d, a.g.e., c. 8, s. 314.
    [4]İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 243; Buharî, Sahih, c. 3, s. 91; Müslim, Sahih, c. 3, s. 1259.
    [5]İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 242; Buharî, a.g.e., c. 3, s. 91; Müslim, a.g.e., c. 3, s. 1258.
    [6]İbn Hişam, a.g.e., c. 4, s. 300; İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 251-252; Ahmed İbn Hanbel, a.g.e., c. 3, s. 272; Halebî, İnsanü’l-Uyûn, c. 3, s. 464.

    Yazar: 
    Bugün 29 ziyaretçi (772 klik) kişi burdaydı!
    Sağ Bölüm

    İstatistikler

    Neredeyim: en yakinlarinin lisanindan resulullahin son gunleri

    Bugün Ziyaretçi: 29

    Bugün Tıklama: 772

    Toplam Ziyaretçi: 146514

    Toplam Tıklama: 298067

    Hangi Ülke: us

    Ülke Kodu: us

    Online: Kişi var

    IP Adresi: 216.73.216.186

    Veda Hutbesi

    'Ey İnsanlar!'

    Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız.

    'İnsanlar!'

    Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise; canlarınız, mallarınız, namuslarınız da mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

    'Ashabım!'

    Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir...

    'Ey İnsanlar!'

    Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim...

    'Ey Müminler!'

    Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız...

    'Müminler!'

    Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir...

    'Ey İnsanlar!'

    Rab'biniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız...

    'İnsanlar!'

    Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkı ile yerine getirdiniz..."

    'Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!'

    Anket

    Sayfayı Nasıl Buldunuz?

    Anket sonuçlarını görmek için buraya tıklayın.

    Kırk Hadis

    1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
    ************************
    2-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
    ************************
    3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
    ************************
    4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
    **********************
    5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
    *************************
    6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
    ******************************
    7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
    ***************************
    8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
    *************************
    9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
    ***************************
    10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
    ****************************
    11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
    *************************
    12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
    ************************
    13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
    ***********************
    14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

    ************************
    15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
    ************************
    16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
    ************************
    17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
    ************************
    18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
    ************************
    19-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
    ************************
    20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
    ************************
    21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
    ************************
    22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
    ************************
    23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
    ************************
    24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
    ************************
    25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
    ************************
    26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
    ************************
    27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
    ************************
    28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

    ************************
    29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
    ************************
    30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
    ************************
    31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
    ************************
    32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
    ************************
    33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
    ************************
    34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

    35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
    ************************
    36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
    ************************
    37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
    ************************
    38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
    ************************
    39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
    ************************
    40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.

    Bağış

    Desteklerinizle değişim yaratabilirsiniz.

    Mobil Uygulama Tanıtımı

    Ravza Radyo'nun mobil uygulamasını indirin.

    Kullanıcı Giriş/Kayıt

    Hadis yükleniyor...

    Sureler Ve Dualar

    Sureler Ve Dualar



    İlahiler

    Ya Nabi Salam Alayka - Maher Zain
    Medine'ye Varamadım - Osman Gündüz
    Gül Yüzüne - Abdurrahman Önül
    Sende Bir Gün Öleceksin - A.Önül
    Nurundan Ya RasulAllah - Ali Kırış
    Beyaz Giyme Toz Olur - Grup Dergah
    Ağla Gözlerim - Hasan Dursun
    Allah'ım Sana Geliyorum - Sedat Uçan
    Seninle Ağlarım - Grup Yürüyüş
    Ey Allah'ım - Sami Yusuf