Yukarı Facebook Twitter Google+ Aşağı
|
TR EN
Ara
Son Dakika: Tasarımınıza yepyeni özellikler ekleniyor! | Daha fazla detay için ziyaret edin...
Sol Bölüm

Namaz Vakitleri

Ravza Takvim

Tarihte Bugün

>Tarihte Bugün

    Günlük Ayet Meali

    Cuma Hutbesi Arşivi

    Esmaül Hüsna

    Dijital Zikir Sayacı

    Tarayıcı Bildirimleri

    Yayın başlayınca bildirim almak için abone olun.

    Hava Durumu

    ((¯`» Ravza-Radyo «´¯)) ((¯`» İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı «´¯))

    hacdonusu

      HAC  DÖNÜŞÜ

    (Bu yazı aylık Yeni Dünya Dergisinde yayınlanmıştır.)

    Kur’an’da dokuz yerde geçen Hac kelimesi, ziyaret anlamındadır. Bir yönde Dünyanın dört bir yanında yaşayan İslam Dini fertlerinin lisan olarak anlaşamasalar bile, işaretlerle birbirlerini tanıyıp, kucaklayıp bir araya gelmesine sebep teşkil etmektedir.
    Evrende büyüklüğü bir “nokta kadar” olan dünyamızdan, sınırsızlığa ve sonsuzluğa açılabilecek kapılardan biri; hiç şüphesiz, insanı teslimiyete davet eden, dolayısıyla huzura, saadete erdiren İslamın beş şartından biri olan Hac’dır.
    Geçtiğimiz aylardaki yazılarda, özellikle Hacc’ın bilinmeyen yönlerini anlatmaya çalışmış, teknik yönlerini ise usta kalemlerin eserlerinden yansıtmıştık gücümüz yettiğince...
    Şöyle bir hatırlayalım;

    Hacc’ın maddi olanı, zahire dönük, yani kişinin ruhuna hitap eden yönü, günahlardan arınma operasyonuydu. Aslında, İslamın şartlarından birini yerine getirmek, günahlardan arınmak amacına matuftur.

    Resulullah Efendimiz;

    “Arafat’tan dönüp de, acaba benim günahlarım af oldu mu diyen kişi en büyük günahkardır.” sözleriyle çok açık bir şekilde konuyu netleştirmiştir.

    Halk arasında yanlış bir algılama mevcuttur “üzerinde kul hakkı bulunan kimsenin günahları af olmaz” diye..

    Şayet bir kimse, üzerinde kul hakkı olup da Hacc’a gitmiş ve Arafat’ta vakfe anında bulunmuş ise, günahları affolur, kesinlikle bu ayrıntıyı kabul etmemiz gerekiyor. Aksi düşünce, ruh bedenimizi serapa negatifle doldurmaya yeter de artar bile...

    Bir başka yön ise, bilemediğimiz, beş duyu ile algılayamadığımız bir şekilde, Kabe’de insanın düşüncelerinden dahi mesul olması idi. Bu olağanüstü olgu, Hacc’ın çok enteresan şartlarından biridir. 

    Tahakkuk, İnsanın kuvvede mevcut olan özellikleri, bir manada düşünceleridir. Tasarruf ise, olgunun kuvveden fiile çıkma halidir.

    Ve İslam, insanı, düşüncelerden mesul tutmaz. 

    Ancak Tahakkukun ve Tasarrufun aynı anda devreye girdiği bir mekan Kabe..

    Allah’ın Resulü, “Kabe’de düşüncelerinizden bile mesulsünüz” diyerek farklı bir noktaya temas etmekte...

    İster menfi, ister müsbet olsun düşüncelerimizden dahi mesul olunan, hem de artış katsayısı yüz bin olan bir yer.

    Arafat’ın arınma merkezi olduğunu ve “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu” (nefsini bilen Rabbini bilir) sırrına işaret ettiğini vurguladıktan sonra, şeytan taşlama eylemiyle, öz benlik davranışları ile alakalı olmayan huy, karakter, alışkanlıklar ve duyguların karışımı bir benliğin, yani izafi bir benliğin, “gerçek manada insan” kavramında yerinin olmadığı hissetmiş, en azından bilmiştik.

    Peygamberimizin şefaatine nail olabilme şartının Medine’de, Mescid-i Nebevi’de hiçbir vakti kaçırılmadan kılınabilecek kırk vakit namazın, sekiz gün süresince eda edilebilmekle mümkün olduğunu idrak etmiştik. 

    Ve artık misyon olarak kabul edemeyeceğimiz bir şekilde Hacı olduk. Umulur ki, Haccımız Allah katında “Haccı Mebrur” niteliğinde olsun. Zira, Haccı Mebrur’un işareti, Hac dönüşü yaşam yönünün ölüm ötesi değerler ve gerçekler istikametindedir. Çünki, ebediyyen Cehennemde kalanlardan olabilmemiz “Hacc’a gitmemize” rağmen mümkün...Nasıl mı?..

    Türkiye genelinde yayımlanan Nokta dergisinin 24-30 Kasım 1996 tarihli sayısında, ilginç bir haber gözüme ilişti.

    Dergiye kapak konusu olan ve Nedret Ersanel-Gül Demirbaş imzalı yazıda özetle şöyle deniyordu:

    “Hac, İslamın beş şartından biri, Zilhicce ayının dokuzuncu gününün öğle vaktinden, onuncu günü tan yerinin ağarmasından biraz öncesine kadar Mekke kentinin Arafat adlı yerinde bulunmak ve oradan dönerken Kabe’nin çevresini yedi kez dolanmak yoluyla yerine getirilen ibadettir.”

    Rüstem Aşkın, Hasan Herken, Sıtkı Kırca ve Metin Turan’dan oluşan bir grup bilim adamı, Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nin Eylül ayında düzenlediği 32.Psikiyatri Kongresine sunmak üzere ilginç bir tebliğ hazırladılar. Bu ciddi çalışmanın adı “Türk Hacılarında Rastlanılan Ruhsal Sorunlar” dı.

    Hedefi dinsel amaçlı ve geçici bir göç olan Hac eyleminde, Türk Hacılarının ruhsal sorunlarının yaygınlığını ölçmek için yapılan çalışmaların sonuç vermesiydi. Ancak sonuçlar olumsuzdu.

    Hacılar üzerinde psikiyatrik bulguları araştırmak ise, kimsenin aklına gelmemişti. Araştırma, 1996 Hac mevsiminde Diyanet İşleri Başkanlığı Mekke Hastanesine Ruhsal sorunlar ile başvuran 103 hasta üzerinde yapılmış, tanı konulan hasta sayısı yine aynı rakamı bulmuştu. Hastaneye başvurmamış, çeşitli sağlık ocaklarında tanı konulan hasta sayısı ise 553’tür. Tanılar hastalarla bizzat yüz yüze psikiyatrik görüşmeler sonucu konmuştur.

    Araştırma bulgularına göre, resmi tanı konulan 103 hastanın 51’i erkek, 52’si kadın, hastaların ˜’i ilk, %5’i iki veya daha fazla gitmiş olanlardan…

    Kutsal Mekke topraklarına, huzura kavuşmak üzere ilk kez giden hacılarımıza, psikiyatride Anksiyete bozukluğu adı verilen etkileri yapıyormuş. Bilinen tanımlamayla deprasyon, taşkınlık ve aşırı heyecan emareleri ile bilinen bu tanılar hastaların u’ini oluşturuyor denilmektedir.

    Ve psikiyatrik yardım için başvuran hastaların %’inin yatırılarak tedavi görmelerini gerektirecek kadar ağır durumda olmaları araştırmaların, doktorların izlenimini doğruladığını göstermektedir. 

    Müsbet ilmin istatiksel tespitleri ile yoğunlaştırdığı neticeyi “Hikmet Müminin yitiğidir, onu nerede olursa bulur” hadisiyle değerlendirelim.

    Bir önceki yazıda Mekke şehrinin çok Celal’li, yüksek frekansta bir enerjiye sahip olduğunu belirtmiştik. Normal düzeydeki bir beyni allak bullak edebilecek bu enerji, doğuştan yüksek yönlü açılımlarla programlanmış bir beynin pozitiviyetini artırdığı gibi, menfi açılımlara sahip bir yapıyı da maalesef menfi doğrultuda etkileyecektir.

    Aslında, normal konuma sahip her beyin, sözkonusu yüksek enerji nedeniyle allak bullak olmaktadır. Bu olay, teknik bir misalle, Jüpiter’in fotoğraflarını çekmek için yaklaşan bir uydu aracının, oradaki yüksek enerji potansiyeli ile cihazlarının arızalanması ve bu yüzden yeterli bilgi ve dökümanları elde edemeden gezegenin manyetik alanından ayrılışı gibidir.

    Resulullah Efendimiz, bakın bir başka hadisinde ne diyor;

    “Mekke, kalma ve oturma yeri değildir. Hac ibadetini yerine getirdikten sonra Mekke’de kalma süresi üç gecedir.”

    İslam tarihini tetkik edenler, Hazreti Muhammed’in Nebiliğinden önce, bu kentteki yaşam biçimini çok iyi hatırlar. Efendimizin doğumundan elli gün önce meydana gelen “Fil hadisesi” nden tutun, Kabe’nin kabileler tarafından paylaşılamaması, İslam’da farz kılınan tesettür emrini oluşturan cinsel tacizlerin, hayvansal davranışların, kadını bir eşya gibi kabul eden, kız çocuklarının varlığını, şeref, haysiyet ve onur kırıcı bir hal olarak gören toplumun davranış biçimleri, maalesef programlarındaki menfi konumun yanı sıra, volümlerin bu yönde artmasına sebep olan Mekke şehrinin, ısrarla üzerinde durduğumuz yüksek enerji potansiyeli ile alakalıdır.

    Üstün, tartışmasız yönleri ile konuya vakıf olan Resulullah Efendimizin kendisi ile bağlantısı olmadığı halde, ümmetini Medine’ye hicrete sevk eden sebeplerden birisiydi anlatılanlar...

    Akla şöyle bir soru geliyor.. Mademki böyle bir sorun var, insanın yapısında algılayamadığımız bir şekilde, tahribat meydana geliyor. Şu halde Hacc’a gitmenin faydası nedir?

    Cevabını şu şekilde verebiliriz; Bütün bunlara rağmen ölümötesi yaşama sıfır günahla gidebilme şansının yakalanması.. Örneğin Hacı olarak kutsal topraklarda öldünüz, sıfır günahla ölümötesi yaşama devam edersiniz, veya kırk yaşında Hacc’a gittiniz, imanınız vesilesiyle sıfır günaha ulaştınız. Cenabı Hak, size altmış yıllık bir ömür biçmişse yirmi yıllık bir günah ile baş başa kalırsınız..

    Önemli olan, mevcut oluşlar nedeniyle Hacc dönüşü İslami şuurla, mantık ölçülerinde ifrata kaçmayan yaşam şeklini ilke edinmektir. Dengesiz hareketlerde ise, nereye varabileceğimizi yukarıda açıkça belirttik.

    Bugün 29 ziyaretçi (328 klik) kişi burdaydı!
    Sağ Bölüm

    İstatistikler

    Neredeyim: hacdonusu

    Bugün Ziyaretçi: 29

    Bugün Tıklama: 328

    Toplam Ziyaretçi: 146514

    Toplam Tıklama: 297623

    Hangi Ülke: us

    Ülke Kodu: us

    Online: Kişi var

    IP Adresi: 216.73.216.186

    Veda Hutbesi

    'Ey İnsanlar!'

    Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız.

    'İnsanlar!'

    Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise; canlarınız, mallarınız, namuslarınız da mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

    'Ashabım!'

    Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir...

    'Ey İnsanlar!'

    Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim...

    'Ey Müminler!'

    Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız...

    'Müminler!'

    Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir...

    'Ey İnsanlar!'

    Rab'biniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız...

    'İnsanlar!'

    Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkı ile yerine getirdiniz..."

    'Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!'

    Anket

    Sayfayı Nasıl Buldunuz?

    Anket sonuçlarını görmek için buraya tıklayın.

    Kırk Hadis

    1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
    ************************
    2-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
    ************************
    3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
    ************************
    4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
    **********************
    5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
    *************************
    6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
    ******************************
    7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
    ***************************
    8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
    *************************
    9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
    ***************************
    10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
    ****************************
    11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
    *************************
    12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
    ************************
    13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
    ***********************
    14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

    ************************
    15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
    ************************
    16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
    ************************
    17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
    ************************
    18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
    ************************
    19-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
    ************************
    20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
    ************************
    21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
    ************************
    22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
    ************************
    23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
    ************************
    24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
    ************************
    25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
    ************************
    26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
    ************************
    27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
    ************************
    28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

    ************************
    29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
    ************************
    30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
    ************************
    31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
    ************************
    32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
    ************************
    33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
    ************************
    34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

    35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
    ************************
    36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
    ************************
    37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
    ************************
    38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
    ************************
    39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
    ************************
    40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.

    Bağış

    Desteklerinizle değişim yaratabilirsiniz.

    Mobil Uygulama Tanıtımı

    Ravza Radyo'nun mobil uygulamasını indirin.

    Kullanıcı Giriş/Kayıt

    Hadis yükleniyor...

    Sureler Ve Dualar

    Sureler Ve Dualar



    İlahiler

    Ya Nabi Salam Alayka - Maher Zain
    Medine'ye Varamadım - Osman Gündüz
    Gül Yüzüne - Abdurrahman Önül
    Sende Bir Gün Öleceksin - A.Önül
    Nurundan Ya RasulAllah - Ali Kırış
    Beyaz Giyme Toz Olur - Grup Dergah
    Ağla Gözlerim - Hasan Dursun
    Allah'ım Sana Geliyorum - Sedat Uçan
    Seninle Ağlarım - Grup Yürüyüş
    Ey Allah'ım - Sami Yusuf