Yukarı Facebook Twitter Google+ Aşağı
|
TR EN
Ara
Son Dakika: Tasarımınıza yepyeni özellikler ekleniyor! | Daha fazla detay için ziyaret edin...
Sol Bölüm

Namaz Vakitleri

Ravza Takvim

Tarihte Bugün

>Tarihte Bugün

    Günlük Ayet Meali

    Cuma Hutbesi Arşivi

    Esmaül Hüsna

    Dijital Zikir Sayacı

    Tarayıcı Bildirimleri

    Yayın başlayınca bildirim almak için abone olun.

    Hava Durumu

    ((¯`» Ravza-Radyo «´¯)) ((¯`» İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı «´¯))

    haccin farz kilinmasi

    Haccın Farz Kılınması

    İslam’ın beş şartından biri olan hac, Hicret’in 9. senesinde farz kılındı.[1]

    “Doğrusu, insanlar için konulan ilk mâbed, şüphesiz ki Mekke’de bulunan çok mübarek ve bütün âlemlere hidayet olan Beyt’­tir.

    “Orada açık alâmetlerle İbrahim’in (a.s.) makamı vardır. Kim ora­ya girerse taarruzdan emin olur.

    “Azık ve binek bakımından yoluna gücü yeten her kimsenin o Beyt’i hac­cet­mesi, insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır, farzdır. Kim bu farzı tanı­maz­sa, herhalde Allah’ın ihtiyacı yok. O, bütün âlem­lerden müstağnîdir”[2]meâ­lin­de­ki ayet-i kerimeler, Hicret’in 9. yılında nâzil olunca, Hz. Re­sû­lul­lah bir hutbe irad ederek Müslümanlara bu mükellefiyetlerini şöyle bildirdi:

    “Ey insanlar! Hac, üzerinize fark kılındı; o halde haccediniz!”[3]

    Resûl-i Ekrem’in bu tebliği üzerine sahabeler, “Yâ Re­sû­lal­lah, her yıl mı?” diye sordular.

    Peygamber Efendimiz, cevap vermeyerek sustu.

    Aynı sualin sahabeler tarafından üçüncü kere tekrarlan­ma­sından sonra Pey­gam­be­ri­miz, “Hayır! Her yıl değil. Şayet (bu sualinize cevap olarak) ‘Evet’ de­miş olsaydım, muhakkak ki her sene haccet­mek üzerinize farz olurdu ve siz buna güç yetiremezdiniz.”[4]

    Peygamber Efendimiz, ashab-ı kiramın aynı şeyi tekrar tekrar sor­masından dolayı da şu dersini verdi:

    “Ben, (bir şey teklif etmeyerek) sizi kendi halinize bıraktıkça, siz de beni kendi halime bırakınız. Muhakkak ki sizden evvelki milletler, ancak çok sual sormaları ve peygamberlerine karşı muhalefetleri yüzünden helâk olmuşlardır! Binaenaleyh, ben size bir şey emrettiğimde, siz bundan gücünüzün yettiği ka­dar yapınız; bir şeyden de sizi nehyettiğimde, artık onu terk ediniz.”[5]

    Peygamber Efendimiz, bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır:

    “İslam, beş şey üzerine kuruldu: Allah’tan başka ilâh bulunmadığına ve Muhammed’in Re­sû­lul­lah olduğuna şe­hâ­det etmek, namaz kılmak, zekât ver­mek, haccetmek, Ra­mazan orucunu tutmak.”[6]

    Peygamber Efendimizin, Niyetlendiği Haccı Tehir Etmesi

    Hac farz kılınınca, Peygamber Efendimiz hac yapmak istedi. Fakat sonra, “Beytullah’ta müşrikler de bulunacaklar ve onu çıplak tavaf edecekler. Bu hal ortadan kalkmadıkça, ben haccetmek istemem”[7]buyurarak şimdilik bu iste­ğini tehir etti.

    Gerçekten, müşrikler, geceleyin Kâbe’yi kadın erkek karışık ve çıplak olarak tavaf ederlerdi; üstelik bunu, Kâbe’ye hürmet sayarlardı![8]

    Hz. Ebû Bekir’in, Hac Emîrliğine Tayini

    Resûl-i Kibriya Efendimiz, kendisi gitmeyince, Hicret’in 9. yılında, Hz. Ebû Bekir’i, Müslümanlara haccettir­mek ve hac yapma usûlünü öğretmek üzere Hac Emîri olarak tayin etti.[9]

    Hz. Ebû Bekir, hac yapmak üzere hazırlanmış bulunan üç yüz Müslümanla Medine’den yola çıktı; Medinelilerin ihrama girme yeri olan Zülhuleyfe’ye va­rınca orada ihrama girdi ve “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk. Lebbeyke lâ şerîke leke Leb­beyk. İnnel hamde ven’nimete leke ve’l-Mülk. Lâ şerîke leke” diyerek telbiye getirdi.

    Hz. Ali’nin Arkadan Gönderilmesi

    Üç yüz kişiden ibaret İslam’ın ilk hacı kafilesi Medine’den hareket ettikten bir müddet sonra, Berâe (Tevbe) Suresi nâzil oldu. Ashab-ı kiram, “Yâ Re­sû­lal­lah! Bu sureyi, halka okumak üzere Ebû Bekir’e gönderseniz!” dedi.

    Peygamber Efendimiz, “Bu tebliği ya benim veya ev halkımdan birisinin ye­rine getirmesi lâzımdır” diye buyurdu.[10]

    Arapların âdet ve geleneklerine göre, herhangi bir anlaşmayı an­cak kabile­nin reisi veya onun akrabasından biri yapabilir veya bo­zabilirdi.

    Hz. Ali, akrabalık cihetiyle Peygamber Efendimize Hz. Ebû Bekir’den daha yakın bulunuyordu. Bu sebeple, Resûl-i Ekrem Efendimiz, Hz. Ali’yi huzuruna çağırdı ve “Be­râe Suresi’nin baş tarafından şu yazılmış olanları götür” diye em­rettikten sonra şöyle buyurdu:

    “Kurban kesme günü Mina’da toplandıkları zaman halka yüksek sesle ilan et ki: Hiçbir kâfir, cennete giremez. Bu yıl­dan sonra hiçbir müşrik, hac yapma­yacak! Hiçbir çıplak, Beytullah’ı tavaf etmeyecek! Kimin Re­sû­lul­lah’la an­laş­ması varsa, onun anlaşması, müddeti bitinceye kadar geçerli olacaktır; müd­detsiz anlaşmalar için dört ay müddet tanınacaktır!”[11]

    Hz. Ali, neden kendisinin gönderilmek istendiğini öğren­mek istiyordu.

    “Yâ Re­sû­lal­lah!” dedi. “Ben yaşlı olmadığım gibi, hatib de değilim!”

    Peygamber Efendimiz, “Bunu, mutlaka ya ben götüreceğim ya da sen götü­receksin. Fakat sen git! Muhakkak Allah, senin diline ve kalbine sebat ihsan eder!”[12]buyurdu.

    Bunun üzerine Hz. Ali, derhal Medine’den hareket etti. Beraberinde Ebû Hüreyre de (r.a.) vardı. Yolda Hz. Ebû Be­kir’e yetişti.

    Hz. Ebû Bekir ona, “Amir misin, memur mu?” diye sor­du.

    Hz. Ali, “Memurum” dedi ve geliş maksadını izah etti: “Re­sû­lul­lah (a.s.m.), beni, halka Berâe Suresi’ni okuyayım ve ahd sahibine ahdinin tamamlanaca­ğı­nı haber vereyim diye gönderdi.”[13]

    Mekke’ye Varış

    Hz. Ebû Bekir başkanlığındaki ilk hacı kafilesi Mekke’ye sâlimen girdi. Hz. Ebû Bekir, bir hutbe irad buyurdu. Hutbesinde, halka haccın nasıl yapılacağını anlattı.

    Hz. Ebû Bekir hutbesini bitirince, Hz. Ali ayağa kalktı ve “Ey insanlar! Ben, size, Re­sû­lul­lah’ın elçisiyim” dedikten sonra Berâe Suresi’nin (Tevbe Suresi) ilk otuz veya kırk ayetini okudu.

    Bu surenin ilk beş ayeti meâlen şöyledir:

    “Allah ve Resûlünden, muahede ettiğiniz müşriklere bir ültimatomdur: Bundan böyle yeryüzünde dört ay istediğiniz gibi dolaşın. şunu da bilin ki siz, Allah’ı âciz bırakacak değilsiniz! Allah, herhalde, kâfirleri rüsva edecek!

    “Bir de, Allah ve Resûlünden hacc-ı ekber günü insanlara bir ilandır ki Al­lah ve Resûlü, müşrikleri himâye etmekten artık kesin olarak uzaktır!

    “Bununla birlikte (ey kâfirler, küfürden ve muahedeye riayetsizlikten) tevbe ederseniz, bu, sizin için hayırlıdır. Yok, yine yüz çevirirseniz, bilin ki siz Al­lah’ı âciz bırakacak değilsiniz!

    “(Ey Resûlüm) sen, Allah’ı, Peygamberi tanımayanlara elîm bir azabı müj­dele! Ancak muahede yapmış olduğunuz müşriklerden bilâhare size ahitle­rin­de hiçbir eksiklik yapmamış ve sizin aleyhinizde hiçbir kimseye yardım et­me­miş olan müstesnadır. Bunlara, müddetlerine kadar ahitlerini tamamıyla ifa edin! Çünkü Allah, müttekileri (anlaşma hukukuna riayet edenleri) sever.

    “O haram olan aylar çıktı mı, artık o müşrikleri nerede bulursanız, öldürün! Yakalayın, hapsedin ve onların bütün geçit başlarını tutun. Eğer, onlar tevbe edip müşriklikten vazgeçerler ve namaz kılıp zekâtı verirlerse, kendilerini ser­best bırakın! Çünkü Allah, Gafûr’dur (çok affedicidir), Rahîm’dir (çok merha­metlidir).

    “Ve eğer müşriklerden biri eman dilerse, ona eman ver; ta ki Allah’ın kelâ­mını dinlesin. Sonra da onu, emin olduğu yere kadar ulaştır. Çünkü bunlar hakikati bilmez bir kavimdirler.”[14]

    Daha sonra Hz. Ali, “Ben, size dört şeyi bildirmeye me­mu­rum” dedi ve me­mur bulunduğu hususları halka ilan etti: “Hiçbir kâfir, cennete giremez! Bu se­neden sonra hiçbir müşrik, haccetmeyecek! Beytullah çıplak tavaf edil­me­yecek! Kimin Re­sû­lul­lah’la (a.s.m.) anlaşması varsa, onun anlaşması, müddeti bitin­ceye kadar muteber olacak! Bunlar dışındakilere dört ay daha mühlet tanın­mıştır. Bun­dan sonra hiçbir müşrik için ne ahd, ne de himâye var­dır.”[15]

    Hz. Ali yanında, Hz. Ebû Hüreyre de yukarıdaki hususları zaman zaman halka yüksek sesle ilan ediyordu.

    Haclarını tamamladıktan sonra Hz. Ebû Bekir, Hz. Ali ve beraberindeki sa­ha­beler Medine’ye döndüler.


    _____________________________________________________________________

    [1]Tecrid Tercemesi, c. 6, s. 11-12.
    [2]Âl-İmrân, 96-97.
    [3]Ahmed İbn Hanbel, Müsned, c. 1, s. 255; Müslim, Sahih, c. 2, s. 975.
    [4]Ahmed İbn Hanbel, a.g.e., c. 2, s. 113-255; Müslim, a.g.e., c. 2, s. 975.
    [5]Müslim, a.g.e., c. 4, s. 102.
    [6]Buharî, Sahih, c. 1, s. 11; Müslim, a.g.e., c. 1, s. 45; Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 5.
    [7]İbn Kesir, Sîre, c. 2, s. 332.
    [8]Halebî, İnsanü’l-Uyûn, c. 3, s. 233.
    [9]İbn Hişam, a.g.e., c. 4, s. 188; İbn Kesir, a.g.e., c. 4, s. 68.
    [10]İbn Hişam, a.g.e., c. 4, s. 190.
    [11]İbn Hişam, a.g.e., c. 4, s. 190; Tirmizî, a.g.e., c. 3, s. 222.
    [12]İbn Kesir, Tefsir, c. 2, s. 333.
    [13]İbn Hişam, a.g.e., c. 4, s. 190; İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 168.
    [14]Berâe (Tevbe), 1-5.
    [15]İbn Hişam, a.g.e., c. 4, s. 190-191; İbn Kayyim, Zâdü’l-Meâd, c. 3, s. 30
     

    Yazar: 
    Bugün 29 ziyaretçi (854 klik) kişi burdaydı!
    Sağ Bölüm

    İstatistikler

    Neredeyim: haccin farz kilinmasi

    Bugün Ziyaretçi: 29

    Bugün Tıklama: 854

    Toplam Ziyaretçi: 146514

    Toplam Tıklama: 298149

    Hangi Ülke: us

    Ülke Kodu: us

    Online: Kişi var

    IP Adresi: 216.73.216.186

    Veda Hutbesi

    'Ey İnsanlar!'

    Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız.

    'İnsanlar!'

    Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise; canlarınız, mallarınız, namuslarınız da mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

    'Ashabım!'

    Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir...

    'Ey İnsanlar!'

    Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim...

    'Ey Müminler!'

    Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız...

    'Müminler!'

    Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir...

    'Ey İnsanlar!'

    Rab'biniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız...

    'İnsanlar!'

    Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkı ile yerine getirdiniz..."

    'Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!'

    Anket

    Sayfayı Nasıl Buldunuz?

    Anket sonuçlarını görmek için buraya tıklayın.

    Kırk Hadis

    1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
    ************************
    2-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
    ************************
    3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
    ************************
    4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
    **********************
    5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
    *************************
    6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
    ******************************
    7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
    ***************************
    8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
    *************************
    9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
    ***************************
    10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
    ****************************
    11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
    *************************
    12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
    ************************
    13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
    ***********************
    14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

    ************************
    15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
    ************************
    16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
    ************************
    17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
    ************************
    18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
    ************************
    19-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
    ************************
    20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
    ************************
    21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
    ************************
    22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
    ************************
    23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
    ************************
    24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
    ************************
    25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
    ************************
    26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
    ************************
    27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
    ************************
    28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

    ************************
    29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
    ************************
    30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
    ************************
    31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
    ************************
    32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
    ************************
    33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
    ************************
    34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

    35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
    ************************
    36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
    ************************
    37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
    ************************
    38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
    ************************
    39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
    ************************
    40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.

    Bağış

    Desteklerinizle değişim yaratabilirsiniz.

    Mobil Uygulama Tanıtımı

    Ravza Radyo'nun mobil uygulamasını indirin.

    Kullanıcı Giriş/Kayıt

    Hadis yükleniyor...

    Sureler Ve Dualar

    Sureler Ve Dualar



    İlahiler

    Ya Nabi Salam Alayka - Maher Zain
    Medine'ye Varamadım - Osman Gündüz
    Gül Yüzüne - Abdurrahman Önül
    Sende Bir Gün Öleceksin - A.Önül
    Nurundan Ya RasulAllah - Ali Kırış
    Beyaz Giyme Toz Olur - Grup Dergah
    Ağla Gözlerim - Hasan Dursun
    Allah'ım Sana Geliyorum - Sedat Uçan
    Seninle Ağlarım - Grup Yürüyüş
    Ey Allah'ım - Sami Yusuf