Yukarı Facebook Twitter Google+ Aşağı
|
TR EN
Ara
Son Dakika: Tasarımınıza yepyeni özellikler ekleniyor! | Daha fazla detay için ziyaret edin...
Sol Bölüm

Namaz Vakitleri

Ravza Takvim

Tarihte Bugün

>Tarihte Bugün

    Günlük Ayet Meali

    Cuma Hutbesi Arşivi

    Esmaül Hüsna

    Dijital Zikir Sayacı

    Tarayıcı Bildirimleri

    Yayın başlayınca bildirim almak için abone olun.

    Hava Durumu

    ((¯`» Ravza-Radyo «´¯)) ((¯`» İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı «´¯))

    veda tavafi

    Vedâ Tavafı

    Zilhicce’nin 14’ü, Çarşamba günü...

    Resûl-i Kibriya Efendimiz, sabah namazından önce, Bey­tul­lah’a tavaf için gidileceğini ashab-ı kirama ilan etti; daha sonra, Kâbe-i Muazzama’ya gidip Veda Tavafı yap­tı.[1]

    Medine’ye Dönüş

    Resûl-i Kibriya Efendimiz ve ashab-ı kiram, Veda Tava­fından sonra, Mek­ke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye doğru yola çıktılar. Gadir-i Hum vadisinde konakladılar. Efendimiz orada öğle namazını kıldırdı. Namaz bitin­ce ashabına, “Ey insanlar! Biliniz ki ben de insanım! Çok sürmez; Yü­ce Rabbi­min elçisi gelecek, beni ebedî âleme çağıracak. Ben de onun davetine icâ­bet edeceğim. Yakında size veda edeceğim!” dedikten sonra sözlerine şöyle devam etti:

    “Eğer sadâkatle sarılırsanız, sizi doğru yolda muhafaza edecek iki şey bıra­kıyorum: Onların birincisi Allah’ın kitabı Kur’an’dır; ki içinde hidayet ve nur vardır. Ona sımsıkı sarılınız! İkincisi de Ehl-i Beytimdir.”[2]

    Bu sözlerinden sonra Hz. Ali’nin elinden tuttu. “Ben kimim Mevlâsı isem, Ali de onun Mevlâsıdır” diye buyurdu ve arkasından, “Allahım! Ona dost ola­na dost, düşman olana düşman ol!” diye Allah’a niyazda bulundu.[3]

    Resûl-i Kibriya Efendimizin yakında ebedî âleme göç edeceğini haber veren yukarıdaki sözleri, ashab-ı kiramı hüzne gark etti. Uğrunda canlarını feda et­tikleri, öz nefislerinden daha çok sevdikleri Kâinatın Efendisi, aralarından gi­decekti!

    Şimdiden adeta kendilerini birer yetim kabul edip gözyaşları döküyorlardı!

    Medine’ye Varış

    Medine görününce, Peygamber Efendimiz üç defa tekbir getirdi. Sonra âdetleri olan duayı yaptı: “Allah’tan başka ilâh yoktur. Allah tektir, şerîki yok­tur. Mülk O’nundur. Bütün hamd de O’na mahsustur. O, her şeye kâdirdir. Rabbimize yönelici, günahlarımızdan tev­be edici, Rabbimize kulluk, secde ve hamd edici olarak dönüyoruz.”[4]

    Medine’ye girilince, Efendimiz, doğruca Mescid-i Şerif’e vardı. Ora­da iki rekât namaz kıldıktan sonra hâne-i saadetine döndü.

    Bu, Resûl-i Kibriya Efendimizin ilk ve son haccı oldu.


    ________________________________________________________________

    [1]Buharî, a.g.e., c. 1, s. 82.
    [2]Resûl-i Kibriya Efendimizin, biz Müslümanlara bıraktıkları arasında ikinci olarak “Ehl-i Bey­tini zik­retmesi mânidardır. Bu hususta Bediüzzaman Haz­retlerinin şu açıklamasını da naklet­memiz ye­rinde olacaktır:

    “Resûl-i Ekrem (a.s.m.), gayb-âşina nazarıyla görmüş ki: Al-i Beyt’i, Âlem-i İslam içinde bir şece­re-i nuraniye hükmüne geçecek. Âlem-i İslam’ın bütün Tabakatında kemâlât-ı insanîye der­sinde rehberlik ve mürşidlik vazifesini görecek zâtlar, ekseriyet-i mutlaka ile Âl-i Beyt’ten çıka­cak. Yâni, na­sıl ki millet-i İbrahimîye’de ekseriyet-i mutlaka ile nurani rehberler Hz. İbrahim ‘in (a.s.) âlinden, neslinden olan enbiya olduğu gibi; ümmet-i Muhammedîye’de de (a.s.m.) ve­zaif‑i azîme-i İsla­mi­yet­te ve ekser turuk ve mesalikinde Enbiya-i Benî İsrail gibi, Aktab-ı Âl-i Beyt-i Muham­me­dî­ye’yi (a.s.m.) görmüş. Onun için

    قُلْ لَٓا اَسْئَلُكُمْ عَلَيْهِ اَجْرًا اِلَّا الْمَوَدَّةَ ﯺﰆ الْقُرْبىٰ

    demesiyle emrolunarak, Âl-i Beyt’e karşı ümmetin meveddetini istemiş. Bu hakikati teyit eden diğer ri­vâyetlerde ferman etmiş: ‘Size, iki şey bırakıyorum. Onlara temessük etseniz, necat bu­lursunuz. Biri Kitabullah, biri Âl-i Beytim.’ Çünkü, sünnet-i seniyyenin menbaı ve muhâfızı ve her cihetle il­tizam etmesiyle mükellef olan, Âl-i Beyt’tir.

    “İşte, bu sırra binaendir ki Kitab’a ve sünnete ittiba unvanıyla bu hakikat-i hadîsiyye bildiril­miştir. Demek, Âl-i Beyt’ten, vazife-i risâletçe muradı sünnet-i seniyyesidir. Sünnet-i seniyyeye ittibaı terk eden, hakikî Âl-i Beyt’ten olmadığı gibi, Âl-i Beyt’e hakikî dost da olamaz.

    “Hem, ümmetini Âl-i Beyt’in etrafında toplamak arzusunun sırrı şudur ki:

    “Zaman geçtikçe Âl-i Beyt çok tekessür edeceğini izn-i İlâhîyle bilmiş ve İslamiyet zaafa düşeceğini anlamış. O hâlde, gayet kuvvetli ve kesretli bir cemaat-i mütesanide lâzım ki Âlem-i İs­lam’ın terak­kî­yat-ı mânevîyesinde medar ve merkez olabilsin. İzn-i İlâhîyle düşünmüş ve üm­metini Âl-i Beyti et­rafına toplamasını arzu etmiş. Evet, Âl-i Beyt’in efradı ise, itikad ve iman hu­susunda sâir­lerden çok ileri olmasa da, yine teslim, iltizam ve tarafgirlikte çok ileridirler. Çün­kü, İslamiyete fıt­raten, nes­len ve cibilliyeten taraftardırlar. Cibillî taraftarlık, zaaf ve şânsız, hat­ta haksız da olsa bıra­kılmaz. Ne­rede kaldı ki gayet kuvvetli, gayet hakikatli, gayet şanlı bütün silsile-i ecdadı bağlandığı ve şeref ka­zandığı ve canlarını feda ettikleri bir hakikate taraftarlık, ne kadar esaslı ve fıtrî olduğunu bil­bedahe hisseden bir zât, hiç taraftarlığı bırakır mı? Ehl-i Beyt, işte bu şiddet-i iltizam ve fıtrî İslami­yet cihetiyle din-i İslam lehinde edna bir emareyi, kuvvetli bir bürhan gibi kabul eder. Çünkü, fıtrî ta­raftardır. Başkası ise, kuvvetli bir bürhanla sonra iltizam eder.” (Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, s. 19-20); Ahmed İbn Hanbel, a.g.e., c. 4, s. 367; Müslim, a.g.e., c. 4, s. 1873.
    [3]Ahmed İbn Hanbel, a.g.e., c. 4, s. 281, 368, 370; Tirmizî, a.g.e., c. 5, s. 633.
    [4]Ahmed İbn Hanbel, a.g.e., c. 4, s. 187-189; Ebû Dâvûd, a.g.e., c. 3, s. 91.

     

    Yazar: 
    Bugün 29 ziyaretçi (568 klik) kişi burdaydı!
    Sağ Bölüm

    İstatistikler

    Neredeyim: veda tavafi

    Bugün Ziyaretçi: 29

    Bugün Tıklama: 568

    Toplam Ziyaretçi: 146514

    Toplam Tıklama: 297863

    Hangi Ülke: us

    Ülke Kodu: us

    Online: Kişi var

    IP Adresi: 216.73.216.186

    Veda Hutbesi

    'Ey İnsanlar!'

    Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız.

    'İnsanlar!'

    Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise; canlarınız, mallarınız, namuslarınız da mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

    'Ashabım!'

    Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir...

    'Ey İnsanlar!'

    Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim...

    'Ey Müminler!'

    Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız...

    'Müminler!'

    Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir...

    'Ey İnsanlar!'

    Rab'biniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız...

    'İnsanlar!'

    Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkı ile yerine getirdiniz..."

    'Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!'

    Anket

    Sayfayı Nasıl Buldunuz?

    Anket sonuçlarını görmek için buraya tıklayın.

    Kırk Hadis

    1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
    ************************
    2-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
    ************************
    3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
    ************************
    4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
    **********************
    5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
    *************************
    6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
    ******************************
    7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
    ***************************
    8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
    *************************
    9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
    ***************************
    10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
    ****************************
    11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
    *************************
    12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
    ************************
    13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
    ***********************
    14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

    ************************
    15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
    ************************
    16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
    ************************
    17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
    ************************
    18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
    ************************
    19-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
    ************************
    20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
    ************************
    21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
    ************************
    22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
    ************************
    23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
    ************************
    24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
    ************************
    25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
    ************************
    26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
    ************************
    27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
    ************************
    28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

    ************************
    29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
    ************************
    30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
    ************************
    31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
    ************************
    32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
    ************************
    33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
    ************************
    34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

    35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
    ************************
    36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
    ************************
    37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
    ************************
    38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
    ************************
    39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
    ************************
    40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.

    Bağış

    Desteklerinizle değişim yaratabilirsiniz.

    Mobil Uygulama Tanıtımı

    Ravza Radyo'nun mobil uygulamasını indirin.

    Kullanıcı Giriş/Kayıt

    Hadis yükleniyor...

    Sureler Ve Dualar

    Sureler Ve Dualar



    İlahiler

    Ya Nabi Salam Alayka - Maher Zain
    Medine'ye Varamadım - Osman Gündüz
    Gül Yüzüne - Abdurrahman Önül
    Sende Bir Gün Öleceksin - A.Önül
    Nurundan Ya RasulAllah - Ali Kırış
    Beyaz Giyme Toz Olur - Grup Dergah
    Ağla Gözlerim - Hasan Dursun
    Allah'ım Sana Geliyorum - Sedat Uçan
    Seninle Ağlarım - Grup Yürüyüş
    Ey Allah'ım - Sami Yusuf