Yukarı Facebook Twitter Google+ Aşağı
|
TR EN
Ara
Son Dakika: Tasarımınıza yepyeni özellikler ekleniyor! | Daha fazla detay için ziyaret edin...
Sol Bölüm

Namaz Vakitleri

Ravza Takvim

Tarihte Bugün

>Tarihte Bugün

    Günlük Ayet Meali

    Cuma Hutbesi Arşivi

    Esmaül Hüsna

    Dijital Zikir Sayacı

    Tarayıcı Bildirimleri

    Yayın başlayınca bildirim almak için abone olun.

    Hava Durumu

    ((¯`» Ravza-Radyo «´¯)) ((¯`» İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı «´¯))

    her tarafa seriyyeler gonderilmesi

    Her Tarafa Seriyyeler Gönderilmesi

    Mekkeli müşrikler her şeye rağmen, Pey­gam­be­ri­mizin ve Müslümanların peşini bırakmış değillerdi. Medine’deki Yahudi ve münafıklar ile el altından gizli gizli işbirliklerini sürdürerek İslam nurunu söndürmeye, Resûl-i Kib­riya’nın vücudunu ortadan kaldırmaya mâtuf faaliyetlerine aralıksız devam ediyorlardı.

    Medine’yi teşkilâtlandıran Resûl-i Ekrem Efendimiz, bunlara karşı tedbirler almaya başladı. Düşman her türlü hile ve desiseye başvururken elbette tedbir­siz kalınmazdı.

    Peygamber Efendimiz, her şeyden önce iktisadî harp usûlünü tatbik etmek istiyordu. Bu maksatla da Ku­reyş’in Su­riye’ye giden ticaret yolunu kontrol al­tında tutmayı uygun buldu.

    Düşündükleri bir diğer tedbir de, civarda yaşayan kabilelerle sulh anlaş­maları yapmaktı. Böylece, onları Mekkeli müşriklerin sinsi emellerine âlet ol­maktan kurtarmış ve Ku­reyş’i tek başına bırakmış olurdu.

    Bu maksat ve gayeler ile henüz Hicret’in ilk yılında etrafa seriyyeler[1]gön­dermeye başladı. Bu seriyyeler, herhangi bir ye­re hücum etmek ve kan akıt­mak maksadıyla yola çıkarıl­mıyordu. Nitekim görüleceği gibi, ilk seriy­ye­ler (biri istisna edilirse) bir damla kan dökmemişler ve hiç­bir kabileyi yağmala­ma­mışlardır.

    Yola çıkarılan bu seriyyelerin belli başlı vasfı, Ku­reyşli müşrikleri iktisadî baskı altında tutmak, onlara bu yolda bir nevi ihtar idi; “Eğer siz şiddet siyase­tinize devam ederseniz, biz de yapacağımızı biliriz. Can damarınız demek olan olan ticaret yolunuz elimizdedir. Aklınızı başınıza alın!” demekti.

    Bu seriyyelerin gördüğü bir başka mühim vazife, Medi­ne’­nin etrafını kont­rol etmekti; herhangi bir tehlikenin söz konusu olup olmadığını, düşmanın ne gibi hazırlıklar için­de bulunduğunu araştırıp haber almaktı.

    İlk Seriyye

    Medine’ye hicretlerinden yedi ay sonra Ramazan ayında Resûl-i Ekrem Efendimiz, amcası Hz. Hamza’yı, Mekkeli muhacirlerden otuz kişilik bir sü­vari grubunun başında, Ku­reyş müşriklerinden üç yüz kişilik bir birliğin mu­hafazasında Şam’dan Mekke’ye gitmekte olan ticaret kervanını gö­zetlemek için gönderdi.[2]

    Süvari birliğinin içinde ensardan bir tek Müslüman yoktu. Çünkü onlar, sa­dece Medine içinde korumak üzere Peygamber Efen­dimize söz vermişlerdi. Bu sebepledir ki Resûl-i Ekrem, Bedir Muharebesi’ne kadar ensardan hiç kimseyi as­kerî seferlere göndermemiştir.[3]

    Medine’den yola çıkan Hz. Hamza, İys nahiyelerinden biri olan Seyfü’l-Bahre’de, içinde Ebû Cehil’in de bulunduğu Ku­reyş kervanıyla karşılaştı. Ta­raf­lar çarpışmaya hazırlanırken, iki tarafın da dostu ve müttefiki bulunan Cü­henîlerin reisi Mecdî b. Amr, aralarına girip çarpışmalarına mani oldu.

    Ku­reyş, kervanıyla Mekke’ye doğru yol alırken, Hz. Hamza da beraberin­deki Müslümanlarla Medine’ye geri döndü.[4]

    Peygamber Efendimiz, çarpışma çıkmamış olmasından mem­nunluk duydu.

    Ubeyde b. Hâris Seriyyesi

    Hz. Hamza’nın Medine’ye dönüşünden sonra, Pey­gam­be­ri­miz, Şevval ayında Ubeyde b. Hâris’i Nabiğ vadisine gönderdi. Maiyetin­de, muhacirlerden altmış süvari vardı.[5]

    Nabiğ vadisine giden Hz. Ubeyde, orada Ku­reyş müşriklerinden iki yüz ki­şiyle karşılaştı. Birbirlerine hafif ok atışlarında bulundular. Müslümanların sa­fından ilk ok Sa’d b. Ebî Vakkas Hazretleri tarafından atıldı. Allah yolun­da atı­lan ilk ok, bu oldu.[6]Bunun dışında herhangi bir çatışma olmadan iki taraf birbirlerine uzaklaştı.[7]

    Bu arada Müslüman olmuş, fakat bir türlü fırsatını bulup Müslümanlar ara­sına katılamayan Mikdâd b. Amr ile Utbe b. Gazvan da, bu durumu fırsat bile­rek müşrikler ara­sından ayrılarak mücahitlere katıldılar.[8]

    EBVA GAZÂSI

    Hicretin 1. senesininin son ayı...

    Resûl-i Ekrem Efendimiz, ilk defa, muhacirlerden altmış kişilik bir kuvvetle, yerine Sa’d b. Übade’yi vekil bırakarak Medine’den yola çık­tı.[9]

    Efendimizin bu gazâya[10]çıkış maksadı, etrafa saldırıp halkı rahatsız eden Ku­reyş müşrikleriyle karşılaşıp onlara gözdağı vermek, aynı zamanda Demre b. Bekiroğullarıyla anlaşma yapmak isteğiydi.[11]

    Resûl-i Ekrem’in beyaz sancağını Hz. Hamza taşıyordu.

    Peygamber Efendimiz bu gazâda müşriklerle karşılaşmadı. Ancak yola çıkı­şının ikinci maksadı olan Demre b. Bekiroğullarıyla anlaşmayı gerçekleştirdi.

    Benî Demre reisiyle yapılan yazılı anlaşmaya göre:

    a) Ne Pey­gam­be­ri­miz onlarla, ne de onlar Pey­gam­be­ri­mizle her­han­gi bir çar­pışmaya girmeyeceklerdi.

    b) Birisi diğerinin düşmanına gizlice de olsa yardım et­me­yecekti.

    c) İslam’a karşı çıkmadıkları müddetçe Re­sû­lul­lah’tan yardım görecekler, Pey­gam­be­ri­miz de onları düşmanına karşı yardıma davet ettiğinde icabet ede­ceklerdi.[12]

    Peygamber Efendimiz on beş gece sonra Medine’ye döndü.[13]

    Civar kabilelerle yapılan bu dostluk anlaşmalarının büyük faydaları ol­muştur. Bilhassa Mekkelilerin Şam ticaret yolu üzerindeki kabilelerle yapılmış olması, Ku­reyş’i iktisaden çökertme plânının bir tatbikatı idi.

    Görüldüğü gibi Peygamber Efendimiz, Müslümanlara mua­raza vaziyeti al­mamış başka kabilelerle düşmana karşı muvakkaten de olsa bazı anlaşmalara girmiştir.


    _________________________________________________________

    [1] “Seriyye”, Peygamberimizin bizzat bulunmayıp, sahabelerden herhangi birisinin ku­mandası al­tında gönderdiği askerî birliklere denilir. En azı beş kişilik, en çoğu da 300-400 kişilik olur.
    [2] İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 245; İbn Sa’d, Tabakat, c. 2, s. 6.
    [3] İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 6.
    [4] İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 6
    [5] İbn Hişam, a.g.e., c. 2, s 241; İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 7.
    [6] İbn Hişam, a.g.e., c. 2, s. 241; İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 7.
    [7] İbn Hişam, a.g.e., c. 2, s. 241-242; İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 7.
    [8] İbn Hişam, a.g.e., c. 2, 242.
    [9] İbn Sa’d, Tabakat, c. 2, s. 8.
    [10] Peygamber Efendimizin bizzat bulundukları askerî harekatlara gazve (gazâ) denir.
    [11] İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 241; İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 8.
    [12] İbn Sa’d, a.g.e., c. 1, s. 274-275, c. 2, s. 8.
    [13] İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 8.

    Yazar: 
    Bugün 29 ziyaretçi (810 klik) kişi burdaydı!
    Sağ Bölüm

    İstatistikler

    Neredeyim: her tarafa seriyyeler gonderilmesi

    Bugün Ziyaretçi: 29

    Bugün Tıklama: 810

    Toplam Ziyaretçi: 146514

    Toplam Tıklama: 298106

    Hangi Ülke: us

    Ülke Kodu: us

    Online: Kişi var

    IP Adresi: 216.73.216.186

    Veda Hutbesi

    'Ey İnsanlar!'

    Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız.

    'İnsanlar!'

    Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise; canlarınız, mallarınız, namuslarınız da mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

    'Ashabım!'

    Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir...

    'Ey İnsanlar!'

    Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim...

    'Ey Müminler!'

    Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız...

    'Müminler!'

    Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir...

    'Ey İnsanlar!'

    Rab'biniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız...

    'İnsanlar!'

    Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkı ile yerine getirdiniz..."

    'Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!'

    Anket

    Sayfayı Nasıl Buldunuz?

    Anket sonuçlarını görmek için buraya tıklayın.

    Kırk Hadis

    1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
    ************************
    2-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
    ************************
    3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
    ************************
    4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
    **********************
    5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
    *************************
    6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
    ******************************
    7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
    ***************************
    8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
    *************************
    9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
    ***************************
    10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
    ****************************
    11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
    *************************
    12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
    ************************
    13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
    ***********************
    14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

    ************************
    15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
    ************************
    16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
    ************************
    17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
    ************************
    18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
    ************************
    19-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
    ************************
    20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
    ************************
    21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
    ************************
    22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
    ************************
    23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
    ************************
    24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
    ************************
    25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
    ************************
    26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
    ************************
    27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
    ************************
    28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

    ************************
    29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
    ************************
    30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
    ************************
    31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
    ************************
    32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
    ************************
    33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
    ************************
    34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

    35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
    ************************
    36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
    ************************
    37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
    ************************
    38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
    ************************
    39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
    ************************
    40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.

    Bağış

    Desteklerinizle değişim yaratabilirsiniz.

    Mobil Uygulama Tanıtımı

    Ravza Radyo'nun mobil uygulamasını indirin.

    Kullanıcı Giriş/Kayıt

    Hadis yükleniyor...

    Sureler Ve Dualar

    Sureler Ve Dualar



    İlahiler

    Ya Nabi Salam Alayka - Maher Zain
    Medine'ye Varamadım - Osman Gündüz
    Gül Yüzüne - Abdurrahman Önül
    Sende Bir Gün Öleceksin - A.Önül
    Nurundan Ya RasulAllah - Ali Kırış
    Beyaz Giyme Toz Olur - Grup Dergah
    Ağla Gözlerim - Hasan Dursun
    Allah'ım Sana Geliyorum - Sedat Uçan
    Seninle Ağlarım - Grup Yürüyüş
    Ey Allah'ım - Sami Yusuf