Yukarı Facebook Twitter Google+ Aşağı
|
TR EN
Ara
Son Dakika: Tasarımınıza yepyeni özellikler ekleniyor! | Daha fazla detay için ziyaret edin...
Sol Bölüm

Namaz Vakitleri

Ravza Takvim

Tarihte Bugün

>Tarihte Bugün

    Günlük Ayet Meali

    Cuma Hutbesi Arşivi

    Esmaül Hüsna

    Dijital Zikir Sayacı

    Tarayıcı Bildirimleri

    Yayın başlayınca bildirim almak için abone olun.

    Hava Durumu

    ((¯`» Ravza-Radyo «´¯)) ((¯`» İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı «´¯))

    veda hutbesi

    Vedâ Hutbesi

    Arafat’ta Allah’a hamd ve senâdan sonra hususî olarak o sırada hazır bulu­nan yüz bini aşkın (yüz yirmi bin) sahabeye, umumî olarak da bütün Müslü­manlara, bütün insanlığa, değişmez, eskimez ölçüler ihtiva eden şu hutbesini irad buyurdu:

    “Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım!

    “İnsanlar! Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mu­kad­des bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mal­larınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korun­muştur.

    “Ashabım!

    “Yarın Rabbi­nize kavuşacak­sınız ve bugünkü her hal ve hare­ketinizden mu­hakkak mes’ul olacaksınız. Sa­kın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbi­rinizin boynunu vurmayınız!

    “Bu vasiye­timi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildirilen kimse, bu­rada bulunup da işitenden daha iyi anlayarak muhafaza et­miş olur.

    “Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altın­dadır! Lâkin, borcunuzun aslını vermek ge­rektir. Ne zul­mediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah’ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Câhiliyyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır! İlk kaldırdığım faiz de, Ab­dül­mut­ta­lib’in oğlu (amcazâdem) Abbas’ın faizidir.

     “Ashabım! Câhiliyyet devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldı­rılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası, Ab­dül­mut­ta­lib’in torunu (amcazâdem) Rebia’nın kan davasıdır.

    “Ey İnsanlar!

    “Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hâkimiyetini kur­mak gücünü ebedî surette kaybetmiştir. Fakat siz, bu kaldırdığım şeyler dı­şın­da, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir.

    “Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

    “Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan kork­manızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların na­muslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz. Sizin kadın­lar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız onların, aile yuvasını, sizin hoşlanmadığınız hiçbir kim­se­ye çiğnet­me­meleridir. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz herhangi bir kim­se­yi evinize alırlarsa, onları hafifçe dövüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da si­zin üzerinizdeki hakları, mem­leket göreneğine göre her türlü yiyim ve gi­yim­le­ri­ni temin etmenizdir.

    “Ey mü’minler! Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız; o emanet, Allah’ın kitabı Kur’an’dır.

    “Mü’minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman, Müslü­manın kardeşidir, böylece bütün Müslümanlar kardeştir. Din kardeşini­zin her­hangi bir hakkına tecavüz, başkasına helâl değildir. Meğer ki gönül hoşluğuyla kendisi vermiş olsun.

    “Ashabım! Kendinize de zulmetmeyiniz; kendinizin de üzerinizde hakkı vardır.

    “Ey insanlar! Cenab-ı Hak, her hak sahibine hakkını (Kur’an’da) vermiştir. Vâ­rise vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona âit­tir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başkasına âit soy iddia eden soysuz yahut efendisinden başkasına intisa­ba kalkan nankör, Allah’ın ga­za­bına, meleklerin lâne­ti­ne ve bütün Müslümanların bedduasına uğrasın! Ce­nab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şe­hâ­det­le­ri­ni kabul eder.

    “Ey insanlar! Rabbiniz birdir; babanız da birdir. Hepiniz, Âdem’in çocukla­rı­sı­nız; Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O’ndan en çok kor­kanınızdır. Arabın Arap olmayana —takvadan başka— bir üstünlü­ğü yoktur.

    “İnsanlar! Yarın beni sizden soracaklar! Ne diyeceksiniz?

    “‘(Allah’ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve nasi­hatte bulundun) diye şehâdet ederiz.’”

    Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şehâdet parmağını kaldırarak, sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu:

    “Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab!”[1]

    Öğle ve İkindi Namazlarının Beraber Kılınışı

    Resûl-i Kibriya Efendimiz, bütün insanlığa en yüksek ve kutsî bir ders olan Veda Hutbesi’ni sona erdirdiği sırada, Hz. Bilâl-i Habeşî öğle ezanını okumaya başladı. Resûl-i Kibriya Efendimiz ve ashab-ı kiram, huşû içinde susup ezanı dinlediler. Ezan bitince, Hz. Bilâl kamet getirdi. Fahr-i Kâinat Efendimiz, o muhteşem cemaate imam olup önce öğle namazını kıldırdı. Sonra yine kamet getirilerek ikindi namazını kıldırdı. Böylece Efendimiz, bir ezan iki kametle iki vaktin namazını birleştirdi.[2]

    İlk İşaret

    İkindiden sonraydı; vakit, akşama yakındı. Resûl-i Kibriya Efendimiz, de­vesi Kasvâ’nın üzerindeydi. Bu sırada şu ayet-i kerime nâzil oldu:

     

    “İşte bugün, sizin için dininizi kemâle erdirdim; üzerinizdeki nimetimi ta­mamladım ve size din olarak İslami­ye­ti seçip kabul ettim!”[3]

    Resûl-i Kibriya Efendimiz, bu ayeti okuyunca, ashab-ı kiram son derece se­vinip ferahlık duydular. Sadece biri ağlıyordu: Hz. Ebû Bekir... Sahabeler buna bir mana veremediler. Sordular. Şu cevabı aldılar:

    “Bu ayet, Re­sû­lul­lah’ın (a.s.m.) vefatının yakın olduğuna delâlet ediyor; onun için ağlıyorum!”[4]

    Hz. Ebû Bekir’in (r.a.) söylediği ve anladığı sır, doğru idi. Zira bu ayet, Fahr-i Kâinat Efendimizin dünyadan göç zamanının yaklaşmış olduğuna ilk işa­ret idi. Çünkü teklif ve tebliğ edilmesi gereken şeyler bittiğine göre, teklif ve tebliğ edenin vazifesi de son bulacak demekti.

    Aynı sırrı Hz. Ömer’in de idrak ettiğini, kaynaklar zikrederler.[5]

    Arafat’tan Müzdelife’ye...

    Cuma günü, güneş battıktan sonra, Resûl-i Kibriya Efendimiz, devesi Kas­vâ’nın üzerinde, terkisinde Üsame b. Zeyd olduğu halde, Arafat’tan Müzde­li­fe’ye geldi. Bu sırada akşam namazı vakti çıkmış, yatsı vakti girmişti. Resûl-i Ek­rem Efendimiz, bir ezan, iki ka­met­le önce akşam, arkasından yatsı namazını kıl­dırdı.[6]

    Müzdelife’den Mina’ya...

    Peygamber Efendimiz, Cumayı Cumartesiye bağlayan geceyi Müzdelife’de geçirdi. Cumartesi günü sabah namazını orada eda ettikten sonra Meş’ar-ı Ha­ram’a geldi.

    Resûl-i Ekrem Efendimiz, ashabına, “Cemre’de[7]atılacak ufak taşları top­layı­nız” diye emretti ve taşların nasıl atılacağını gösterdi.

    Sonra, Akabe Cemresi’ne birer birer yedi ufak taş attı. Her taş atışında “Al­lahü ekber!” diyerek tekbir getiriyordu. Bu arada, ashab-ı kiram da aynı şe­kil­de Cemre taşlarını atıyorlardı.

    Resûl-i Kibriya Efendimiz, Akabe Cemresi’ne yedi taşı attıktan sonra Mi­na’ya döndü.

    Kurban Kesme

    Resûl-i Kibriya Efendimiz, oradan kurban kesme yerine gitti. Ömr-ü saa­det­le­rinin her bir senesi için bir kurban olmak üzere altmış üç kurbanı bizzat mü­ba­rek elleriyle kesti.[8]Saçlarını traş ettirdi. Kesilen saçlarını hatıra olsun diye sa­habelerine birer ikişer dağıttı. Bu da, ashabından ayrılığın yaklaştığına işaret­ti. Ayrıca “Ey insanlar! Haccın usûl ve erkânını benden öğreniniz. Bil­mem, ama belki bundan sonra burada benimle görüşemezsiniz” buyurarak da bu işa­reti kuvvetlendirdi.

    Hz. Hâlid b. Velid’in, Efendimizin Alın Saçını Alması

    Resûl-i Ekrem Efendimizin saçının ön kısmı traş edildiği sırada, Hz. Hâlid b. Velid, “Yâ Re­sû­lal­lah!” dedi. “Alnın üzerindeki saçtan bana ver!”

    Peygamber Efendimiz, isteğini kabul etti ve kendisine saçının ön kısmın­dan birkaç tel verip, hayatında devamlı muzaffer olması için dua etti. Hz. Hâlid, mübarek saçları alıp gözüne sürdü, sonra da külâhının önüne yerleş­tirdi.

    Resûl-i Ekrem Efendimizin o saç ve duasının bereketi hürmetine Hz. Hâlid, girdiği her harpten muzaffer çıkmıştır. Nitekim kendi de, “Ben, onu hangi ta­rafa yönelttimse, orası fetholundu”[9]de­miş­tir.

    Pey­gam­be­ri­mizin İfaza Tavafı

    Resûl-i Ekrem Efendimiz, Kurban Bayramının birinci günü öğle vaktinden önce İfaza [Ziyaret] Tavafı’nı yapmak üzere Kâbe-i Muazzama’ya gitti; Müslü­manlara da gitmelerine emir buyurdu. Tavafını yaptıktan sonra öğle namazını kıldı. Zemzem kuyusundan su içti.[10]

    Resûl-i Ekrem Efendimiz, o gün akşama doğru Mina’ya döndü.

    Pey­gam­be­ri­mizin İkinci ve Üçüncü Gün Cemrelerini Atışı

    Resûl-i Ekrem Efendimiz, Kurban Bayramının ikinci ve üçüncü günü, güneş batıya doğru eğildiği zaman yaya olarak Mina Mescidi’nden sonraki İlk Cem­re’nin yanına vardı. Oraya birer birer yedi tane çakıl taşı attı. Her birini atar­ken “Allahü ekber!” diyerek tekbir getiriyordu.

    Bundan sonra İkinci Cemre, ondan sonra da Cemre-i Akabe denilen Üçüncü Cemre’nin yanına vardı. Her birisine birer birer yedi tane taş attı. Her taş atı­şında yine “Allahü ekber!” diyerek tekbir getiriyordu.[11]

    Muhassab’a Gidiş

    Zilhicce’nin 13’ü, Salı günü...

    Resûl-i Kibriya Efendimiz, Mina’dan Muhassab denilen taşlık yere gitti. Orada çadırı kurulmuştu. Bu sırada ashab-ı kirama, “Allah, sözümü güzelce ezberleyip, sonra da onu duymayanlara ulaş­tıran kimselerin yüzünü nurlandı­rıp neşelendirsin. Olabilir ki anlayan, kendisinden daha iyi anlayana onu ulaş­tırır. İyi biliniz ki üç şey mü’­min ve Müslümanların kalplerine kin ve kıskanç­lık sokmaz” diye hitap ettikten sonra, o hususları şöylece sıraladı:

    “Allah’ın rızasını gözeterek ihlâsla amel, Müslüman olan amirlere nasihat ve itaatte bulunmak, Müslüman ce­maa­te itikad ve sâlih amelde tâbi ol­mak...”[12]


    ______________________________________________________________

    [1]İbn Hişam, a.g.e., c. 4, s. 250-252; Taberî, Tarih, c. 3, s. 168-169; Ahmed İbn Hanbel, a.g.e., c. 5, s. 30, 262, 412, c. 1, s. 384, 453; Müslim, a.g.e., c. 4, s. 41-42; İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1024-1025.
    [2]Vakidî, Megazi, c. 3, s. 1102; Müslim, a.g.e., c. 4, s. 41; İbn Mâce, a.g.e., c. 2, s. 1025.
    [3]Mâide, 3.
    [4]M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c. 2, s. 1569.
    [5]Taberî, Tefsir, c. 6, s. 52; İbn Kesir, Tefsir, c. 2, s. 13.
    [6]Buharî, Sahih, c. 2, s. 177; Müslim, a.g.e., c. 4, s. 42; Ebû Dâvûd, Sünen, c. 2, s. 191.
    [7]Cemre, kendisiyle teyemmüm etmek câiz olan küçük taş veya toprak parçaları veyahut da taş demek­tir. Mina’da üç küçük taş kümesi vardır: Cemre-i Ûlâ, Cemre-i Vusta ve Cemre-i Akabe...
    [8]Müslim, a.g.e., c. 4, s. 42; İbn Kayyim, a.g.e., c. 1, s. 275.
    [9]İbn Esir, Üsdü’l-Gabe, c. 2, s. 111.
    [10]İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 182; Müslim, a.g.e., c. 4, s. 42-43; İbn Mâce, a.g.e., c. 2, s. 1026.
    [11]Ahmed İbn Hanbel, a.g.e., c. 2, s. 152; Nesaî, Sünen, c. 5, s. 276-277.
    [12]Ahmed İbn Hanbel, a.g.e., c. 4, s. 80-82; İbn Mâce, a.g.e., c. 2, s. 1016.

    Yazar: 
    Bugün 29 ziyaretçi (541 klik) kişi burdaydı!
    Sağ Bölüm

    İstatistikler

    Neredeyim: veda hutbesi

    Bugün Ziyaretçi: 29

    Bugün Tıklama: 541

    Toplam Ziyaretçi: 146514

    Toplam Tıklama: 297837

    Hangi Ülke: us

    Ülke Kodu: us

    Online: Kişi var

    IP Adresi: 216.73.216.186

    Veda Hutbesi

    'Ey İnsanlar!'

    Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız.

    'İnsanlar!'

    Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise; canlarınız, mallarınız, namuslarınız da mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

    'Ashabım!'

    Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir...

    'Ey İnsanlar!'

    Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim...

    'Ey Müminler!'

    Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız...

    'Müminler!'

    Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir...

    'Ey İnsanlar!'

    Rab'biniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız...

    'İnsanlar!'

    Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkı ile yerine getirdiniz..."

    'Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!'

    Anket

    Sayfayı Nasıl Buldunuz?

    Anket sonuçlarını görmek için buraya tıklayın.

    Kırk Hadis

    1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
    ************************
    2-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
    ************************
    3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
    ************************
    4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
    **********************
    5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
    *************************
    6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
    ******************************
    7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
    ***************************
    8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
    *************************
    9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
    ***************************
    10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
    ****************************
    11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
    *************************
    12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
    ************************
    13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
    ***********************
    14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

    ************************
    15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
    ************************
    16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
    ************************
    17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
    ************************
    18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
    ************************
    19-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
    ************************
    20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
    ************************
    21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
    ************************
    22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
    ************************
    23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
    ************************
    24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
    ************************
    25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
    ************************
    26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
    ************************
    27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
    ************************
    28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

    ************************
    29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
    ************************
    30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
    ************************
    31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
    ************************
    32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
    ************************
    33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
    ************************
    34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

    35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
    ************************
    36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
    ************************
    37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
    ************************
    38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
    ************************
    39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
    ************************
    40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.

    Bağış

    Desteklerinizle değişim yaratabilirsiniz.

    Mobil Uygulama Tanıtımı

    Ravza Radyo'nun mobil uygulamasını indirin.

    Kullanıcı Giriş/Kayıt

    Hadis yükleniyor...

    Sureler Ve Dualar

    Sureler Ve Dualar



    İlahiler

    Ya Nabi Salam Alayka - Maher Zain
    Medine'ye Varamadım - Osman Gündüz
    Gül Yüzüne - Abdurrahman Önül
    Sende Bir Gün Öleceksin - A.Önül
    Nurundan Ya RasulAllah - Ali Kırış
    Beyaz Giyme Toz Olur - Grup Dergah
    Ağla Gözlerim - Hasan Dursun
    Allah'ım Sana Geliyorum - Sedat Uçan
    Seninle Ağlarım - Grup Yürüyüş
    Ey Allah'ım - Sami Yusuf