En Popüler İçerikler
Namaz Vakitleri
Tarihte Bugün
>Tarihte BugünGünlük Ayet Meali
Cuma Hutbesi Arşivi
Esmaül Hüsna
Dijital Zikir Sayacı
Tarayıcı Bildirimleri
Yayın başlayınca bildirim almak için abone olun.
((¯`» Ravza-Radyo «´¯)) ((¯`» İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı «´¯))
bsrt12
Namaz ne kadar farz ise, tesettür de o kadar farzdır. Zekat ne kadar Allah'ın emri ise, örtünme de o kadar Allah'ın emridir. Oruç ibadeti nasıl tüm semavi şeriatlarda varsa, tesettür de tüm semavi şeriatlarda vardır. Ne ki illetleri farklıdır.
Namaz içbükey bir talimatken, örtü dışbükey bir talimattır. Birincisinin illeti Kur'an tarafından "her türlü haddi aşma ve çirkin davranıştan kişiyi uzaklaştırarak onda her davranışını gözetleyen bir Allah bilinci oluşturmak" (29.45) şeklinde tanımlanmışken, ikincinin illeti "iffetin korunması için simge" ve "tanınacak bir kimlik" (33.59) oluşturmaktadır.
Bununla amaçlanan, kadını toplumun içinde dişiliğiyle öne çıkan bir nesne değil, kişiliğiyle öne çıkan bir özne kılmaktır. Dolayısıyla örtü emri, kadının kişiliğinin bir parçası olan mahremiyetine yönelik ihlalleri peşinen durduran bir önlem, kendisini dişiliğiyle değil kişiliğiyle tanımladığını çevresine bildireceği bir iletişim biçimidir. Yani bir kimlik ibrazı (en yu'rafne) yöntemidir.
Örtünmek insânî ve dolayısıyla fıtrîdir. Bu nedenle hayvanlar örtünmezken insanlar örtünürler. Dolayısıyla örtünme ve çıplaklık arasındaki tercihi, İslamlıktan önce insanlık kriterlerine vurmak, dînî çerçeveden önce insanî ve ontolojik çerçevede tartışmak gerekir.
Bu bilindikten sonra, "Örtünmenin sınırlarını kim belirleyecek?" sorusu gündeme gelir. Bu sorunun "kişisel arzu, moda, gelenek, toplum, devlet, inanç" gibi birden fazla cevabı olabilir. Bir insanı "müslüman" olarak nitelememize yol açan şey, onun "Allah'a kayıtsız şartsız teslimiyeti"dir. Bu teslimiyet, şu ön bilgiye/tasavvura dayanır: "Beni yaratan, beni herkesten çok iyi biliyor ve seviyor. O halde, onun bana yaptığı öneriler, benim için en hayırlı olandır. Ben kendim için, onun benim için seçip-beğendiğine razı ve teslim oldum."
İşte insanı müslüman kılan tasavvur budur. Bu tasavvurdan neş'et etmeyen bir müslümanlık iddiası, Allah'a göre, sahte bir iddiadır. Esasen, müslüman olmak söz konusu olduğunda, sizin kendinizi ne olarak tanımladığınız değil, Allah'ın sizi ne olarak tanımladığı önemli ve belirleyicidir. Bunu anlamak için de sizin müslüman tanımınızın Allah'ın müslüman tanımıyla örtüşüp örtüşmediğine bakmanız yeterlidir.
Yukarıdaki tasavvurdan neş'et eden imanıyla bir müslüman "Örtünmenin sınırını kim belirleyecek?" sorusuna Allah'tan ve O'nun vahyinden bağımsız bir cevap arayamaz. Çünkü bir davranışın "İslamî" olması, referansının Allah olmasıyla mümkündür. Eğer Kur'an örtünmenin sınırları konusunda hükümler vaz etmişse, bu, müslüman olma iddiasındaki herkesi bağlar. Tabii ki o kimse iddiasında samimiyse.
Samimiyetin ölçüsü bellidir: Kitaba uymak. Samimi olmayanlara ise tek yol kalmıştır: "Kitabına uydurmak!" Tarihin tüm samimiyetsizlerine bakınız; kitabına uydurmayı kafaya koyduktan sonra, hangi emre karşı mazeret, hangi yasağa kılıf bulunamaz ki? İnsan istedikten sonra; dinin en temel kurallarının tam aksine 'fetva' verecek bir merci bulur. Hatta bir inanç sistemini, onun esaslarını keyfi yoruma tabi tutarak, tam tersi bir işleve büründürebilir.
Örtünme emrinin estetik bir form olan kadın için, erkekten farklı yanları olduğu aşikar. Bunun kadının dişiliğinin, kişiliğinin önüne geçmemesi/geçirilmemesi için simgesel bir uyarı amacı taşıdığını söylemiştik. Bu uyarının muhatabı, daha çok kadını nesneleştiren üçüncü şahıslardır. Kadın tesettürünün başa taalluk eden kısmı, tesettürün simgesel boyutunun zirveleşen kısmıdır.
Başın örtülmesiyle ilgili Kur'anî talimatların pratikte ne demeye geldiğini öğrenmek isteyen biri, bu ayetlerin Hz. Peygamber'in elleriyle yoğurduğu bir hayatta nasıl uygulandığına bîgane kalamaz. Bu tıpkı, dinin teorik kaynağı olan Kur'an'da yer alan "Namazı dosdoğru kılınız!" emrini yerine getirmek için dinin pratik kaynağı olan Peygamber'e başvurma zorunluluğu gibidir. Eğer dinin teorik kaynağıyla olan ilişkinizin, dinin pratik kaynağından bağımsız gerçekleşeceğini düşünüyorsanız, bunun, balı kabul edip arının varlığını ve fonksiyonunu inkar etmekten farksız olduğunu bilmelisiniz.
Bunun adı, dini peygambersizleştirmektir. Sormazlar mı adama "Bu kitap, sizin başınıza gökten mi düştü?" diye. Hiçbir peygamber "iletişim aleti", "ara kablosu" ya da "postacı" değildir. Hz. Peygamber ise hiç değildir. O, dinin ve imanın bir parçasıdır. Tıpkı bunun gibi, tesettür emri de Kur'an'ın bir emridir ve başörtüsü tıpkı namaz kadar, oruç kadar farzdır.
Eğer peygambersiz düşünülürse, namazın da "çaresine bakmak" mümkündür. Bu durumda tartışılması gereken Kur'an ve onun getirdiği esaslar değil, sizin İslam'la geçinmeye gönlünüzün olup olmadığıdır.
Kur'an ve İslam yaşadığı sürece bu emir yaşayacaktır. Bu ülkede işgalci Fransız'ların yapamadığını yapmaya çalışmak nafile bir uğraştır. Bu yüz karası yasağın devamından, bu ülkeye zarar vermek isteyenler dışında, kimsenin bir kazancı yoktur. Aksine ülke kan kaybetmektedir. Bu ülkenin tesettürlü kızları, hicret ederek, yasağı aşarak, okumanın bir yolunu bulurlar. Onlar yarın anne olacaklar, çocuk yetiştirecekler. Onların çocukları bu ülkede yaşayacak; memurluk, askerlik, amirlik, tüccarlık, yöneticilik yapacak. Geleceğin annelerinin, çocuklarına, kendilerine kan kusturan elleri öpmelerini mi vasiyet edeceklerini sanıyorsunuz?
İslam'ı
islam yapan, onun insanlık için değişmez değerler getirmiş olmasıdır.
O bir dindir. Bir ideoloji, milletin ve devletin imkanlarını kullanarak
milletin dinine karşı bir savaş açarsa, bundan "din" zarar görmez.
Çünkü
bu ülke toptan dinden çıksa, Allah'ın ve onun dini olan İslam'ın
zerrece
bir şeyi eksilmez. Fakat dindara zulmedilmiş olur ve bu savaşı açanlar
hem kendi ocaklarını, hem de başkalarının ocağını söndürmüş olurlar.
İstatistikler
Neredeyim: bsrt12
Bugün Ziyaretçi: 29
Bugün Tıklama: 353
Toplam Ziyaretçi: 146514
Toplam Tıklama: 297648
Hangi Ülke:
Ülke Kodu: us
Online: Kişi var
IP Adresi: 216.73.216.186
Veda Hutbesi
'Ey İnsanlar!'
Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız.
'İnsanlar!'
Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise; canlarınız, mallarınız, namuslarınız da mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.
'Ashabım!'
Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir...
'Ey İnsanlar!'
Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim...
'Ey Müminler!'
Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız...
'Müminler!'
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir...
'Ey İnsanlar!'
Rab'biniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız...
'İnsanlar!'
Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkı ile yerine getirdiniz..."
'Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!'
Anket
Kırk Hadis
![]() |
Bağış
Desteklerinizle değişim yaratabilirsiniz.
Mobil Uygulama Tanıtımı
Ravza Radyo'nun mobil uygulamasını indirin.
Kullanıcı Giriş/Kayıt
Sureler Ve Dualar
Sureler Ve Dualar