Yukarı Facebook Twitter Google+ Aşağı
|
TR EN
Ara
Son Dakika: Tasarımınıza yepyeni özellikler ekleniyor! | Daha fazla detay için ziyaret edin...
Sol Bölüm

Namaz Vakitleri

Ravza Takvim

Tarihte Bugün

>Tarihte Bugün

    Günlük Ayet Meali

    Cuma Hutbesi Arşivi

    Esmaül Hüsna

    Dijital Zikir Sayacı

    Tarayıcı Bildirimleri

    Yayın başlayınca bildirim almak için abone olun.

    Hava Durumu

    ((¯`» Ravza-Radyo «´¯)) ((¯`» İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı «´¯))

    vefali

    Vefalı

    ANNE HAKKI

     

    Bir arkadaşı O'na (asm) annesini şikâyet eder.

    "Huyu ve ahlakı kötü." der. O (asm) cevap verir.

    "Ama seni dokuz ay karnında taşırken kötü huylu değildi." Arkadaşı tatmin olmamıştır.

    "Ey Allah’ın Elçisi! Gerçekten kötü huylu."

    "Ama seni iki sene emzirirken kötü huylu değildi." Adam yine de ısrar eder. O (asm) da devam eder:

    "Senin yüzünden uykusuz kalırken kötü huylu değildi." Arkadaşı dayanamaz.

    "Ama ben de karşılığını ödedim."

    “Ne yaptın?”

    “Sırtımda taşıyarak hac yaptırdım.” Hz. Muhammed (asv)'in dudaklarında acı bir tebessüm belirir.

    “Bir tek doğum sancısının bile karşılığını ödemiş olmadın.”[1]

     

    EBUBEKİR BENİ DOĞRULADI

    Hz. Ebubekir (ra) ve Hz. Ömer (ra) tartışırlar. Hz. Ebubekir (ra)'in üzgün olduğunu görünce müdahale eder, arkadaşlarını karşısına toplar ve:

    “Allah beni size peygamber olarak gönderdi. Siz bana yalancı dediniz, Ebubekir doğruladı. Siz bana düşmanlık ettiniz, o canıyla, malıyla siper oldu. O günler hatırına arkadaşıma bundan sonra kimse ilişmesin.” der.

    O günden sonra herkes Hz. Ebubekir (ra)’i kırmamaya özen gösterir.[2]

     

    ÖNCE SÜRÜYÜ SAHİBİNE

    Hayber'de Yahudilerle savaşılmaktadır. O bölgede ücretle çobanlık yapan bir zenci Müsluman olmaya karar verir. Hz. Muhammed (asv)'in yanına gelir ve isteğini söyler. Fakat Hz. Muhammed (asv) hemen kabul etmez.

    "İlk önce sürüyü sahibine teslim etmen gerekir. Müslüman olman ve bizimle beraber savaşa katılmak istemen, üzerindeki emanetin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz." der.

    Çoban kendine söyleneni yapar. Önce sürüyü tastamam sahibine iade eder, sonra yeni girdiği dinin gereğine koşar.[3]

     

    HATİCE'NİN ARKADAŞI

    Hz. Hatice (r.anha), O'nun (asm) otuz sekiz yıllık evlilik yaşamının yirmi beş yılını aynı yastığa baş koyarak geçirdikleri, yedi çocuğundan altısına analık etmiş olan ilk eşi, ilk göz ağrısıdır.

    Hz. Hatice (r.anha)'nin vefatından kendi vefatına kadar her bahaneyle Hz. Hatice (r.anha)'ye duyduğu sevgiyi tekrar eder.

    Hz. Ayşe (r.anha) ile evli olduğu zamandır. Yaşlı bir kadın evlerini ziyaret eder. Hz. Muhammed (asv) onu tanımıştır. Fakat yine de ismini sorar. Kadın

    “Cessame (Çirkin şey)”, diye cevap verir. Hz. Muhammed (asv) düzeltir:

    “Hayır! Sen Cessame değil, Hassane'sin! (Güzel şey).” Bunun dışında da, yaşlı kadına yaptığı iltifatların çokluğu Hz. Ayşe (r.anha)'nin dikkatini çeker ve kadın gittikten sonra sormaktan kendini alamaz.

    “Ey Allah’ın Elçisi! Bu kadına ne çok iltifat ettiniz?”

    Hz. Muhammed (asv), gözleri dolarak cevap verir:

    “Bu kadıncağız Hatice'nin arkadaşı idi, onunla evli olduğumuz yıllarda bizi sık sık ziyaret ederdi.”[4]

     

     HEDİYEYİ HATİCE'NİN ARKADAŞINA

    Hz. Hatice (r.anha) vefat edeli yıllar olmuştur. O, Mekke topraklarında yatmaktadır. Hz. Muhammed (asv) ise hicret ederek Medine'ye gelmiştir. Hatice (r.anha)'nin arkadaşlarından bir kadın da hicret edenler arasındadır. Hizmetçisi Malik oğlu Enes'in anlatımıyla Hz. Muhammed (asv)'e bir şey hediye edildiğinde çoğu kez, gelen hediyeyi o kadına yollamakta ve:

    "Çünkü o Hatice'nin arkadaşı idi, Hatice'yi çok severdi." demektedir.

    Hz. Muhammed (asv), Hatice (r.anha)'yi, ilk göz ağrısını hiç unutamamıştır.[5]

     

    HATİCE'NİN KIZ KARDEŞİ

    Hz. Hatice (r.anha)'nin kız kardeşi Hale'nin sesi ablasına çok benzemektedir. Bir gün huzuruna girmek için bir kadın sesi Hz. Muhammed (asv)'den izin ister. Sesi duyan Hz. Muhammed (asv) sarsılır, içinden dua eder;

    “Allah'ım! Bu izin isteyen kimse inşaallah Hale'dir!”

    Gerçekten de izin isteyen kimse Hale'dir. Hatice (r.anha)'yi hatırlatan bir yadigâr.[6]

     

    HATİCE'NİN KOLYESİ

    Bedir Savaşı sonunda ele geçirilen esirlerden biri de Ebu’l As'tır. Yani Peygamber (asm)’in damadı. Kızı Zeyneb'in kocası. Eşi Hz. Zeynep (r.anha), Ebu’l As'ın kurtuluş ücreti olarak, annesi Hz. Hatice (r.anha)'nin ona evlenirken taktığı altın kolyeyi gönderir.

    Esirler için Mekke'den gönderilen kurtuluş ücretleri arasında yıllar önce vefat etmiş Hatice (r.anha)'nin kolyesini gören Hz. Muhammed (asv)'in gözleri yaşla dolar, arkadaşlarına:

    "Eğer kabul ederseniz bu kolyeyi Zeyneb'e iade edeyim ve Ebu’l As'ı da karşılıksız olarak salıverelim.", der. Durumun duyarlılığının farkına varan arkadaşları:

    "Hay hay ey Allah’ın Elçisi; siz nasıl isterseniz öyle olsun.”derler.   

    Hatice (r.anha)'nin kolyesi Zeynep (r.anha)’de kalır.[7]

     

    HATİCE'DEN DAHA HAYIRLISI

    Hz. Ayşe (r.anha), Hatice isminin Hz. Muhammed (asv)'in ağzından hiç düşmemesi karşısında bir gün dayanamaz, der:

    “Ey Allah'ın Elçisi! Allah sana Hatice'den daha gencini, daha güzelini ve daha hayırlısını nasip etmedi mi?

    Kastettiği kendisidir. Hz. Muhammed (asv), vefat etmiş olan ilk göz ağrısına duyduğu vefa adına günün sevgilisinin kalbini kırma pahasına cevap verir.

    “Hayır! Yemin ederim ki Allah bana ondan daha hayırlısını nasip etmedi. Herkes benim peygamberliğimi inkâr ederken o beni onayladı. Herkes beni yalancılıkla suçlarken o beni doğruladı. Kimse bana bir şeycik vermezken, o malını-mülkünü benim emrime verdi. O bana altı tane çocuk verdi.”

    Hz. Ayşe (r.anha) söylediğine pişman, suskunlaşır.[8]

     

    ALTMIŞ YIL SONRA

    Aradan altmış yıldan uzun bir süre geçmiştir. Huneyn Savaşı sonunda ele geçen sütkardeşi ve onun yakınlarının da olduğunu öğrenir. Onları derhal huzuruna getirtir, hatırlarını sorar, hediyeler verir ve azad eder. Bunu öğrenen arkadaşları, Allah'ın Elçisi'nin (asm) sütkardeşinin yakınlarını köle tutmaktan rahatsız olurlar. Ve tüm esirler azad edilir... Hiçbir karşılık alınmadan...[9]

     

    BENİM ARKADAŞLARIMA

    Medine'ye Habeşistan'dan bir elçi heyeti gelir. Hz. Muhammed (asv) hizmetlerini bizzat görmekte, bütün ihtiyaçlarını kendi elleriyle yerine getirmektedir... Arkadaşları rahatsız olur:

    "Ey Allah'ın Elçisi! İzin verin biz hizmet edelim.", derler. Fakat O kabul etmez. Habeşlileri göstererek ve yıllar öncesine ait bir olayı hatırlatarak:

    “Onlar benim Habeşistan'a hicret etmiş olan arkadaşlarıma ikram etmiş, sahip çıkmışlardı. Şimdi ben de bir parça olsun ödeşmek istiyorum ve bundan da zevk duyuyorum.” der.[10]

     

    KANINIZ KANIM

    Hz. Muhammed (asv) Mekkelilerin kendisini ön yargısız bir biçimde dinlemeye yanaşmamaları üzerine, çevre kabilelere yönelir. Yıllarca da onlara seslenmeye çalışır. Bunlar kendinin ve Müslümanların en zorlu yıllarıdır. Hemen hiçbirinden olumlu yanıt alamaz. Ta ki Medinelilerle karşılaşıncaya kadar. En sonunda Mekke yakınlarında Akabe denen bir yerde birbirleriyle sözleşirler. Yetmiş civarında Medineli yeni Müslüman, bütün dünyaya karşı koyma pahasına da olsa, O'nu (asm); kadınlarını ve çocuklarını korudukları gibi koruyacaklarına söz verirler. Ama içlerinden biri merak edip sorar:

    “Ey Allah'ın Elçisi! İlerde başarılı olursan tekrar kendi akrabalarına ve şehrine dönmeyecek misin?”

    O kendinden emin cevap verir:

    “Kanınız, kanım... Mezarlığınız, mezarım... Ben sizdenim, siz de bendensiniz...”

    Ve aynen de öyle olur. Bir gün Mekkeyle beraber bütün Arabistan yarımadası O'nun (asm) egemenliğini kabul eder. Ama O (asm) söz verdiği gibi her seferden sonra Medine'ye döner. Vefat edinceye kadar Medine O'nun (asm) evi ve vatanı olur. Orada vefat eder, oraya gömülür. Hala da Medine'dedir.[11]

     

    ANTLAŞMAYA VEFA

    Hudeybiye antlaşması henüz imzalanmıştır. Müslümanların Mekke yakınlarında olduğunu bilen ve Mekkeli gizli Müslümanlardan biri olan Ebu Cendel bunu fırsat bilip, kaçar. Müslümanlara sığınır. Ne var ki antlaşmanın şartlarından biri Mekke'den Müslümanlara sığınan kişilerin geri verileceğine dairdir. Mekkeli delegeler daha mürekkebi kurumamış bu maddenin uygulanmasını isterler. Müslümanlar üzüntülerinden sarsılırlar. Ama söz vermişlerdir. Hz. Muhammed (asv), Ebu Cendel'i karşısına alır:

    "Ey Ebu Cendel! Sabret. Sözümüzden dönemeyiz. Allah sana yakında bir yol açacaktır." der.

    Ebu Cendel Mekke'ye iade edilir.[12]

     

    SÖZE VEFA

    Gizlice Medine'ye, Hz. Muhammed (asv)'e hicret etmeye çalışan iki Müslüman Mekkeliler tarafından yakalanır. Daha sonra kendilerine, Mekkelilere karşı silah kullanmayacaklarına dair yemin ettirilir ve serbest bırakılırlar. Onlar da hicretlerini tamamlar. Hemen Bedir Savaşı öncesi Medine'ye ve Müslümanlara katılırlar. Verdikleri sözü Hz. Muhammed (asv)'e anlatırlar. Düşman ordusu müslümanlardan üç kat daha kalabalıktır ve savaşçı sıkıntısı çekilmektedir. Buna rağmen Hz. Muhammed (asv) verilmiş bir sözün çiğnenilmesini kabul etmez. Sefer halindeki ordunun içinde bulunan iki arkadaşına da arkada bıraktıkları Medine'yi gösterir ve ekler:

    “Siz geriye dönün, her durumda sözünüze uyacağız. Bizim yalnız ve yalnız Allah'ın yardımına ihtiyacımız var.”[13]

     

    İKİ KAT SEVAP

    Önce Habeşistan'a sonra da Medine'ye hicret etmiş Müslümanlardan Umeys kızı Esma, sadece Medine'ye hicret etmiş olan başka bir Müslümanla tartışır. Her ikisi de Hicret sevabı açısından kendileri gibi olanların daha üstün olduğunu savunmaktadır. En sonunda sorun Hz. Muhammed (asv)'e götürülür:

    "Habeşistan'a da hicret etmiş olanlar,  iki kere hicret etmiştir. Sadece Medine'ye hicret edenler ise bir kere." der.[14]

     

    DÜŞMANA BİLE VEFA

    Mekke'den kendisine elçi olarak gönderilen Ebu Rafi, Medine'de görüp, yaşadıklarının etkisiyle, bir kaç gün içinde Müslüman olur. Bu yeni durumuyla elçiliği de bırakıp Medine'de kalmak ister. Hz. Muhammed (asv) ise kabul etmez:

    “Ben ne antlaşmayı bozarım, ne de elçiyi yanımda alıkorum. Mekke'ye döndükten sonra da aynı şekilde düşünüyorsan, geri dönersin, o zaman seni bir kardeşimiz olarak kabul ederiz.”

    Ebu Rafi Mekke'ye döner. Hicret eder. Ve bir Müslüman olarak Medine'ye yerleşir.[15]

     

    ONLARI AYNI MEZARA

    Uhud'da şehid düşen yetmiş iki arkadaşını defnetmektedir. Cemuh oğlu Amr ile Amr oğlu Abdullah'ın cenazelerinin başında durur. Hüzünle dalar gider.

    “Bu ikisini aynı mezara koyun. Çünkü onlar dünyada da birbirlerini çok severlerdi.” der.[16]

     

    MEDİNELİLERE VEFA

    Vefatından önceki günler... Hastadır... Caminin minberine güçlükle çıkar. Dışarıdan yapılan göçlerle kat kat kalabalıklaşmış olan Medine'nin göçmen halkına seslenir.

    “Medine'nin yerlilerine karşı iyi davranın. Çünkü insanlar çoğalıyor fakat onlar artmıyorlar. Onlar bana sığınak olmuşlardı. İyiliklerine iyilikle karşılık verin, kötülük yapanlarını da affedin.”[17]

     

    MESCİDİN HİZMETÇİSİ

    Medine'deki mescidin temizlik işlerini gören yaşlı, zenci bir hanım vardır. Sessiz, fakir bir Müslümandır. İki-üç gün göremeyince, Hz. Muhammed (asv) merak edip "Nerededir?" diye sorar... Arkadaşları vefat ettiğini ve sessizce gömdüklerini söylerler... Alınır:

    "Bana da haber vermeli değil miydiniz?" der.

    Mezarının başına gider ve yeni baştan cenaze namazını kıldırır.[18]

     

    ANNEMDEN SONRA ANNEMDİ

    Sekiz yaşında dedesi de vefat edince sorumluluğunu amcası Ebu Talib üstlenir. Hanımı Esad kızı Fatma ile küçük Muhammed'e yetimliğin acısını hissettirmemek için ellerinden geleni yaparlar. Peygamberliğinden sonraki yıllarda önce amcası ardından da yengesi vefat eder. Özellikle yengesinin vefat haberine çok üzülür.

    "Bugün sevgili annem vefat etti." der.

    Gömleğini kefen olarak verir. Yetmiş kez tekbir aldırarak cenaze namazını kıldırır. Kabre önce kendisi uzanıp, bir süre yatar. Arkadaşları o güne kadar bir benzerini görmedikleri bu olağanüstü ilginin sebebini sorarlar.

    "O benim annemden sonra annemdi." diye cevap verir.[19]

     

    ÇAĞRILSAM GİDERİM

    Gençlik yıllarıdır. Bütün Arabistanla beraber Mekke'de de haddini aşmış olan zulüm ve haksızlıklar bazı vicdan sahiplerini harekete geçmeye zorlar. Ve aralarında Hz. Muhammed (asv)'in de bulunduğu, insani hassasiyetlerini hala canlı tutan bir grup Mekke'de bir evde toplanırlar. “Hılfu’l-Fudul” adı verilen bir antlaşma yaparlar. Bundan böyle hiçbir Mekkeli'nin veya misafirin güçsüz ve yalnız olduğu için haksızlık görmesine izin verilmeyecektir.

    Aradan yaklaşık kırk yıl geçer. Artık bir devlet başkanı ve peygamberdir. Bir gün gençliğinde katıldığı o antlaşmayı hatırlar ve der:

    "Cüdan oğlu Abdullah'ın evinde öyle bir antlaşmaya katılmıştım ki, onu Arapların en değerli mallarına bile değişmem. Bu gün de o antlaşmanın gereği olarak çağırılsam, giderim.”[20]

     

    KUCAĞINDA ŞEHİT OLUR

    Medine'nin ilk Müslümanlarından, her sıkıntılı gününde en yakınında yer alanlarındandır Muaz oğlu Sa'd. Yahudilerle yapılan bir savaşta ölümcül bir yara alır. Günlerce can çekiştikten sonra nihayet ölüm anı gelir. Hz. Muhammed (asv) başucundadır. Sad'ın yarası açılır ve kan fışkırmaya başlar. Birbirlerine sarılmak için hamle yaparlar. Fışkıran kan Hz. Muhammed (asv)'in yüzünü, sakalını ve elbisesini kızıla boyamaktadır. Arkadaşları üstü başı leke olmasın diye onları birbirlerinden ayırmaya çalışırlarken Sad ve Hz. Muhammed (asv) birbirlerine kenetlenirler. Şimdi ikisi de gözyaşına boğulmuştur. Sa'd Hz. Muhammed (asv)'in kucağında son nefesini verir.[21]

     

     ZEYD EVLATLIĞIMDIR

    Peygamberlik öncesi dönemdir. Kölesi Harise oğlu Zeyd'in babası ve amcaları yıllarca süren aramalardan sonra Mekke'ye gelip oğullarını bulurlar ve Hz. Muhammed (asv)'den onu kendilerine satmasını rica ederler. O tebessümle cevap verir:

    "Kendisine sorun, gitmek istiyorsa, hürdür, para gerekmez." der.

    Harise oğlu Zeyd ise Hz. Muhammed (asv)'i tercih eder.

    Başta akrabaları herkes şaşırmıştır. Zeyd'in bu jesti üzerine elinden tutarak onu Mekke'nin ana meydanına, Kâbe’nin önüne götürür ve yüksek sesle Mekkelilere duyurur:

    "Bu benim kölem Harise oğlu Zeyd, artık hürdür ve benim evlatlığımdır!.."

    Ve Zeyd o günden sonra Muhammed oğlu Zeyd diye çağrılmaya başlanır.[22]


    ____________________________________________

    [1]İbrahim Refik, Güllerin Efendisi, s.32.
    [2]M. Yusuf Kandehlevi, Hayatü's-Sahabe, I/6l.
    [3]Prof. Dr. Hüseyin Algül, Alemlere Rahmet Hz. Muhammed, s.l33.
    [4]M. Yusuf Kandehlevi, a.g.e., III/336.
    [5]Kadı iyaz, Şifa-yı Şerif, s.126.
    [6]Ed: Prof. Dr. i. Lütfi Çakan, Hazreti Peygamber ve Aile Hayatı, s.77.
    [7]Afzalur Rahman, Siret Ansiklopedisi, II/225.
    [8]Ed: Prof. Dr. İ. Lütfi Çakan, a.g.e., s.76.
    [9]Abdurrahman Azzam, Peygamberimizin Örnek Ahlakı, s.37.
    [10]Prof. Dr. Hüseyin Algül, a.g.e., s. 139; Kadı İyaz, a.g.e., s.127.
    [11]M. Yusuf Kandehlevi, a.g.e., I/112,303.
    [12]Afzalur Rahman, a.g.e., I/76.
    [13]Afzalur Rahman, a.g.e., I/76.
    [14]Afzalur Rahman, a.g.e., I/46.
    [15]Afzalur Rahman, a.g.e., I/76.
    [16]Abdurrahman Azzam, a.g.e., s.39.
    [17]Abdurrahman Azzam, a.g.e., s.39.
    [18]İbrahim Refik, a.g.e.. s.65.
    [19]İbrahim Refik, a.g.e., s.47.
    [20]İbrahim Refik, a.g.e., s.47.
    [21]M. Yusuf Kandehlevi, a.g.e., III/8.
    [22]Afzalur Rahman, a.g.e., I/45

    Bugün 23 ziyaretçi (131 klik) kişi burdaydı!
    Sağ Bölüm

    İstatistikler

    Neredeyim: vefali

    Bugün Ziyaretçi: 23

    Bugün Tıklama: 131

    Toplam Ziyaretçi: 146508

    Toplam Tıklama: 297427

    Hangi Ülke: us

    Ülke Kodu: us

    Online: Kişi var

    IP Adresi: 216.73.216.186

    Veda Hutbesi

    'Ey İnsanlar!'

    Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız.

    'İnsanlar!'

    Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise; canlarınız, mallarınız, namuslarınız da mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

    'Ashabım!'

    Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir...

    'Ey İnsanlar!'

    Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim...

    'Ey Müminler!'

    Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız...

    'Müminler!'

    Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir...

    'Ey İnsanlar!'

    Rab'biniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız...

    'İnsanlar!'

    Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkı ile yerine getirdiniz..."

    'Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!'

    Anket

    Sayfayı Nasıl Buldunuz?

    Anket sonuçlarını görmek için buraya tıklayın.

    Kırk Hadis

    1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
    ************************
    2-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
    ************************
    3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
    ************************
    4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
    **********************
    5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
    *************************
    6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
    ******************************
    7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
    ***************************
    8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
    *************************
    9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
    ***************************
    10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
    ****************************
    11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
    *************************
    12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
    ************************
    13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
    ***********************
    14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

    ************************
    15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
    ************************
    16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
    ************************
    17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
    ************************
    18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
    ************************
    19-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
    ************************
    20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
    ************************
    21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
    ************************
    22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
    ************************
    23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
    ************************
    24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
    ************************
    25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
    ************************
    26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
    ************************
    27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
    ************************
    28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

    ************************
    29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
    ************************
    30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
    ************************
    31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
    ************************
    32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
    ************************
    33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
    ************************
    34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

    35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
    ************************
    36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
    ************************
    37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
    ************************
    38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
    ************************
    39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
    ************************
    40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.

    Bağış

    Desteklerinizle değişim yaratabilirsiniz.

    Mobil Uygulama Tanıtımı

    Ravza Radyo'nun mobil uygulamasını indirin.

    Kullanıcı Giriş/Kayıt

    Hadis yükleniyor...

    Sureler Ve Dualar

    Sureler Ve Dualar



    İlahiler

    Ya Nabi Salam Alayka - Maher Zain
    Medine'ye Varamadım - Osman Gündüz
    Gül Yüzüne - Abdurrahman Önül
    Sende Bir Gün Öleceksin - A.Önül
    Nurundan Ya RasulAllah - Ali Kırış
    Beyaz Giyme Toz Olur - Grup Dergah
    Ağla Gözlerim - Hasan Dursun
    Allah'ım Sana Geliyorum - Sedat Uçan
    Seninle Ağlarım - Grup Yürüyüş
    Ey Allah'ım - Sami Yusuf