Yukarı Facebook Twitter Google+ Aşağı
|
TR EN
Ara
Son Dakika: Tasarımınıza yepyeni özellikler ekleniyor! | Daha fazla detay için ziyaret edin...
Sol Bölüm

Namaz Vakitleri

Ravza Takvim

Tarihte Bugün

>Tarihte Bugün

    Günlük Ayet Meali

    Cuma Hutbesi Arşivi

    Esmaül Hüsna

    Dijital Zikir Sayacı

    Tarayıcı Bildirimleri

    Yayın başlayınca bildirim almak için abone olun.

    Hava Durumu

    ((¯`» Ravza-Radyo «´¯)) ((¯`» İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı «´¯))

    Mirac Kandili

    Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (c.c.)'a hamd olsun. Salatü selam alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) ve tüm inananlarin üzerine olsun.

    MiRAC KANDiLi

     17_1
     "Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kismini gösterelim diye (Muhammed)
    kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübarek kildigimiz Mescid-i Aksâ'ya
    götüren Allah noksan sifatlardan münezzehtir; O, gerçekten isitendir,
    görendir." (Isra :1)


     
     Mirac Gecesi, Recep ayinin 27. gecesidir. Mirac mucizesi, hicretten bir buçuk
    yil önce, 621 yili baslarinda vuku bulmustur. Olayin iki asamasi vardir.
    Birinci asamada Hz. Peygamber (s.a.v) Mescidül-Haram'dan Beytü'l-Makdis'e
    (Kudüs) götürülür. Kur'an'in andigi bu asama, gece yürüyüsü anlaminda isra
    adini alir. Ikinci asamayi ise H z. Peygamber (s.a.v)'in Beytü'l-Makdis'ten
    Allah'a yükselisi olusturur. Mirac olarak anilan bu yükselme olayi Kur'an'da
    anilmaz, ama çok sayidaki hadis-i serifde ayrintili biçimde anlatilir.

     Hadis kitaplarinda rivayet edildigi üzere:

     Hz. Peygamber (s.a.v) Burak ile Beytü'l Makdis'e vardiktan sonra oradaki
    büyük ve sert kayadan göge çikarildi. Her bir gökte peygamberlerden biriyle
    görüstü, nice nice melekler gördü. Cennet ve cehennemin durumlarini gördü,
    Sidre-i Müntehâ'ya geçti, Allah'in melekût âleminden bir çok acaib seyler
    gördü. Nihayet bes vakit namazin farz kilinmasi emri ile ayni gecede geri
    döndü.
     

     Sabahleyin Mescid-i Haram'a çikip Kureys'e haber verdi. Hayret etmek ve kabul
    etmemekten kimi el çirpiyor, kimi elini basina koyuyordu. Iman etmis
    olanlardan bazilari dönüp dinden çikti. Birtakim erkekler Ebû Bekir'e kostular.

     Ebu Bekir;

     "Eger o, bunu söylediyse süphesiz dogrudur" dedi.

     Onlar:

     "Onu bu konuda da mi tasdik ediyorsun?" dediler.

     O da:

     "Ben onu bundan daha ötesinde tasdik ediyorum, sabah aksam gökten getirdigi
    haberleri yani peygamberligini tasdik ediyorum" dedi. Bunun üzerine kendisine
    Siddik unvani verildi.

     Kureysliler içinde Beytü'l-Makdis'i o zamanki haliyle bilenler vardi. Bunlar,
    onun vasiflari ve durumuyla ilgili sorular sordular, tanimlamasini istediler.
    Derhal Hz. Peygambere Beytü'l-Makdis gösterildi. Bunun üzerine ona bakip
    anlatiyordu.

     "Gerçi Beytül-Makdis'i tanimlamada isabet etti." dediler.

     Sonra:

     "Haydi bakalim bizim kervandan haber ver, o bizce daha önemlidir, onlardan
    bir seyle karsilastin mi?" dediler.

     Peygamber (s.a.v)

     "Evet, falancanin kervanlariyla karsilastim, Revhâ'da idi. Bir deve
    kaybetmisler ariyorlardi. Yüklerinde bir su kadehi vardi. Susadim onu alip su
    içtim ve yine eskiden oldugu gibi yerine koydum. Geldiklerinde sorun bakalim
    kadehte suyu bulmuslar mi?" buyurdu.

     "Bu da diger bir alâmettir" dediler. Sonra sayilarin, yüklerini ve
    görünüslerini sordular.

     Bu defa da kervan oldugu gibi Hz. Peygambere gösterildi ve sorduklarinin
    hepsine cevap verdi ve buyurdu ki:

     "Içlerinde falan ve falan önde, boz renkte bir deve üzerinde dikilmis iki
    harar oldugu halde falan gün günesin dogmasi ile beraber gelirler".

     Bunun üzerine:

     "Bu da diger bir âyettir" dediler ve o gün hizla Seniyye'ye dogru çiktilar.
    Günes ne zaman dogacak da onu yalanci çikaracagiz diye bakiyorlardi. Derken
    içlerinden birisi:

     "Günes dogdu!" diye haykirdi. Diger birisi de:

     "Iste kervan geliyor, önünde boz bir deve ve içlerinde falan ve falan da var,
    tipki (Hz. Muhammed'in) dedigi gibi" dedi. Böyle oldugu halde yine iman
    etmediler de:


     "Bu apaçik bir büyüdür." dediler.


     Bazilari göge yükselmenin de " Burak " üzerinde meydana geldigini söylemisler
    ise de gerçek olan sudur: Mescid-i Aksâ'ya kadar Isrâ (gece yolculugu) Burak
    ile olmus. Ondan sonra Mirac, asansör kurulmustur.

     
     Ebu Sa'îd-i Hudrî'den rivayet olundugu üzere Resulullah buyurmustur ki:

     "Beytü'l-Mak-dis'te olanlari bitirdigim zaman Mirac getirildi ki, ben ondan
    güzel bir sey görmedim. Ve o, odur ki, ölünüz can çekisme vaktinde gözlerini
    ona diker. Arkadasim, beni, onun içinde kapilardan bir kapiya ulasincaya kadar
    çikardi ki, ona "Koruyucu melekler kapisi" denir. Koruyucular kapisi, gök
    koruyucularinin bekledigi dünya gögü kapisidir. Nitekim bu konuda "Ve onu, her
    kovulmus seytandan koruduk" (Hicr, 15/17) buyurulmustu.


     Ve Ebu Sa'îd-i Hüdrî'nin diger bir rivayetinde su detayli açiklama vardir:


     "Sonra Mirac getirildi -ki insanlarin ruhu onda göge yükselir Baktim ki,
    gördügüm seylerin en güzeli; görmez misin ölmek üzere olan kimse, ona nasil
    gözünü diker? Bunun üzerine dünya gögü kapisina kadar yükseltildik. Cebrail
    kapinin açilmasini istedi.

     "O kimdir?" denildi.

     "Cibril" dedi.

     "Yanindaki kim?" denildi.

     "Muhammed" dedi.

     "Öyle mi?

     O Peygamber olarak gönderildi mi?" denildi.

     O, "evet" dedi.

     Hemen kapiyi açtilar ve beni selamladilar. Bir de ne bakayim görevli bir
    melek gördüm ki gögü koruyor ve ona Ismail deniliyor, emrinde yetmisbin melek
    ve her birinin emrinde yüzbin melek var. "Burada Resulullah (s.a.v) su âyeti
    okudu:  

     " Biz cehennemin islerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmisizdir.
    Onlarin sayisini da inkârcilar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptik ki,
    böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye ögrensin, iman edenlerin
    imanini atrttirsin; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler süpheye
    düsmesinler, kalplerinde hastalik bulunanlar ve kâfirler de: "Allah bu misalle
    ne demek istemistir ki?" desinler. Iste Allah böylece, diledigini sapiklikta
    birakir, diledigini dogru yola eristirir. Rabbinin ordularini, kendisinden
    baskasi bilmez. Bu ise, insanlik için ancak bir ögüttür. " (Müddessir, 74/31)


     ve buyurdu ki:

     Derken bir adam ile beraberim ki, sekli Allah'in yarattigi günkü gibi, ondan
    hiçbir sey degismemis, kendisine soyundan olan insanlarin ruhu arzediliyor:


     "Mümin ruhu, hos ruh, hos kokuludur. Bunun kitabini (iyilerin defterin)de
    kilin" diyor. "Kâfir ruhu ise; kötü ruh, kötü kokuludur. Bunun kitabini
    (kötülerin defterin) de kilin" diyor.

     "Ey Cibril! bu kim?" dedim.

     "Baban Âdem" dedi. Ve o, bana selam verdi, gönlümü aldi, hayir ile dua etti


     "Hos geldin salih peygamber ve salih evlad" dedi.

     Sonra baktim bir toplum gördüm ki, dudaklari deve dudagi gibiydi. Onlara bir
    takim memurlar görevlendirilmisti, dudaklarini kesiyorlar ve agizlarina
    atesten bir tas koyuyorlar, bu taslar makadlarindan çikiyordu.

     "Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim.

     O: "Yetimlerin mallarini haksizlikla yiyenlerdir" dedi.

     Sonra baktim bir toplum vardi ki, derilerinden sirim kesiliyor ve agizlarina
    tikiliyor. Ve yediginiz gibi yiyiniz deniliyor. Ve bu onlara en igrenç bir sey
    oluyor.

     "Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim.

     "Bunlar o kogucular, fitnecilerdir ki, insanlarin etlerini yerler ve sövmek
    ile irz ve namuslarina saldirirlar." dedi.

     Sonra baktim bir toplum var ki, önlerine bir sofra kurulmus, üzerinde benim
    gördügüm etlerin en güzellerinden kebaplar var, etraflarinda da lesler var.
    Onlar, o güzel etleri birakip bu leslerden yemege basladilar.

     "Bunlar kim? Ey Cebrail!" dedim. O:

     "Bunlar zinakarlar" dedi. "Allah'in helal kildigini birakirlar da haram
    kildigini yerler."

     Sonra baktim bir toplum var ki, karinlari evler gibidir. Bunlar Firavun
    ailesinin yolu üzerinde bulunuyor. Firavun ailesi sabah ve aksam atese
    atilirken bunlara ugruyor, ugradi mi bunlar bir firliyorlar, firlayinca her
    biri karninin agir basmasi ile düsüyor ve bunun üzerine Firavun ailesi bunlari
    ayaklariyla çigniyorlar.

     "Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim...

     Dedi ki:

     "Bunlar, karinlarinda faiz yiyenlerdir. "onlarin misali kendisini seytan
    çarpmis olan kimse gibidir".

     Sonra birtakim kadinlar memelerinden asilmis ve birtakim kadinlar, bas asagi
    ayaklarindan asilmis.

     "Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim. O:

     "Bunlar zina eden ve çocuklarini öldüren kadinlardir" dedi.

     Sonra ikinci göge çiktik. Orada Yusuf ile bulustum. Ümmetinden kendine tabi
    olanlar da etrafinda idi. Yüzü, ayin ondördündeki dolunay gibiydi. Bana selam
    verdi, hos geldin dedi.

     Sonra üçüncü göge geçtik. Orada iki teyzeoglu; Yahya ve Isa ile bulustum.
    Giyimleri ve saç sakallari birbirine benziyordu. Bana selam verdiler. Hos
    geldin dediler.

     Sonra dördüncü göge geçtik. Idris ile bulustum. Bana selam verdi, hosgeldin
    dedi. Nitekim yüce Allah:
     

     "Biz onu yüce bir yere yükselttik" (Meryem, 19/57) buyurmustur.

     Sonra besinci göge geçtik. Orada milletine sevdirilmis olan Harun ile
    bulustum. Etrafinda ümmetinden birçok tabileri vardi, uzun sakalli idi. Sakali
    hemen hemen göbegine degecekti. Beni selamladi, hosgeldin dedi.

     Sonra altinci göge çiktik, Orada Musa b. Imran ile bulustum. Çok killi idi.
    Üzerinde iki gömlek olsaydi killari onlardan çikardi. Musa dedi ki:

     "Insanlar beni "Allah katinda en serefli olan yaratik" diye iddia ederler. Bu
    ise Allah katinda benden yalniz daha serefli olsaydi aldiris etmezdim. Fakat
    her peygamber ümmetinden kendine uyanlarla beraberdir. "

     Sonra yedinci göge geçtik. Ben, orada Ibrahim ile bulustum. Sirtini Beyt-i
    Ma'mur'a dayamisti. Beni selamladi

     "Salih Peygamber ve Salih evlad hos geldin" dedi. Bunun üzerine bana denildi
    ki:

     "Iste senin yerin ve ümmetinin yeri."

     Sonra Resulullah,



     "Gerçekten Ibrahim'e insanlarin en yakini, zamaninda ona tabi olanlarla su
    Peygamber (Hz. Muhammed) ve ona iman edenlerdir. Allah müminlerin
    yardimcisidir." (Al-i Imran, 3/68) âyetini tilavet etti ve buyurdu ki:

     "Sonra Beyt-i Ma'mur'a girdim, içinde namaz kildim. Ona her gün yetmisbin
    melek girer, Kiyamete kadar geri de dönmezler. Sonra baktim bir agaç var ki
    bir yapragi bu ümmeti bürür. Bunun kökünde bir kaynak akiyor, iki kola
    ayriliyordu.

     "Ey Cibril! Bu nedir?" dedim. O:

     "Su rahmet nehri, su da Allah'in sana verdigi Kevser'dir" dedi. Bunun üzerine
    rahmet nehrinde yikandim, geçmis ve gelecek günahlarim bagislandi. Sonra
    Kevser'in akis istikametini tuttum ve nihayet cennete girdim. Bir de ne
    bakayim orada hiçbir gözün görmedigi, kulagin isitmedigi, insan kalbine
    gelmeyen seyler var.


     Namaz Emri

     Sonra yüce Allah bana emrini emretti ve elli namaz farz kildi. Ondan sonra
    Musa'ya ugradim.

     "Rabbin ne emretti?" dedi.

     "Üzerime elli namaz farz kildi" dedim. O:

     "Dön, azaltmasi için Rabbine yalvar. Çünkü ümmetin bunun altindan kalkamaz"
    dedi.

     Rabbime döndüm, azaltmasi için yalvardim. O benden on vakit namaz indirdi.
    Sonra Musa'ya döndüm. Bu sekilde Musa'ya ugradikça Rabbime dönüyordum. Sonunda
    bes vakit namaz farz kildi.

     Musa, yine:

     "Rabbine dön, azaltmasini iste" dedi.

     Ben:

     "Çok müracaat ettim, artik utandim." dedim.

     Bunun üzerine bana denildi ki:

     "Sana bu bes vakit namaz, elli namazdir. Bir iyilik on kati iledir. Her kim
    iyilik yapmaya gayret eder de onu islemezse, onu bir iyilik yazilir, isleyene
    de on iyilik yazilir. Her kim de bir günah yapmaya tesebbüs eder de islemezse
    bir sey yazilmaz, islerse bir günah yazilir."

     

     Alâî Tefsiri'nden Âlûsî'nin naklettigine göre, Resulullah'in Isra gecesi
    biniti bes tane idi. Birincisi Beytü'l-Makdis'e kadar Burak. Ikincisi dünya
    gögüne kadar Mi'rac; üçüncüsü yedinci göge kadar meleklerin kanatlari;
    dördüncüsü Sidre-i Münteha'ya kadar Cibril'in kanadi; besincisi Kâbe Kavseyn'e
    (Mirac gecesi iki yay arasi kadar Allah'a yaklasmasina) kadar Refref (manevî
    bir binek)


     Farsça bir siirde söyle denilmistir:

     
     "Renk Onu, yani Muhammed (s.a.v.)'i âyetlerimizden göstermemiz için geceleyin
    yürüttük. Bu sekilde Mirac, Peygambere âyet göstermekten ibaret degil,
    Peygamberin kendisini bir âyet olarak kâinata göstermek olmustur. Gerçekten
    Necm Sûresi'nin inisi daha önce olduguna göre, Peygamber hakkinda; "Andolsun,
    O, Rabbinin âyetlerinden en büyügünü gördü" (Necm, 53/18)

     

     anlami daha önce gerçeklesmistir. Ve o, kendisi Allah'in âyetlerinden en
    büyük bir âyettir. Ve Isrâ'nin hikmeti de ona göstermeden çok, onu göstermeye
    daha uygundur.

     
     Muhakkak ki, ancak o, herseyi isiten ve herseyi görendir. Tefsircilerin çogu,
    bu zamiri yüce Allah'a isaret etmek üzere tefsir etmisler ve meâlini söyle
    açiklamislardir: O noksan sifatlardan münezzeh zattir ki, ancak o, kulunun
    gizli ve açik bütün hallerini gerçek anlamda gören ve haberdar olan ve bundan
    dolayi, bu yüksek makama ehil ve layik oldugunu bilendir. Onun için bu makami
    ona tahsis etmis ve ona bu sekilde ikramda bulunmustur. Bu sekilde âyet,
    giyabdan (üçüncü sahistan) birinci sahisa iltifat (çevirme) ile baslamis ve
    birinci sahistan üçüncü sahisa iltifat ile son bulmus olur. Ayni zamanda
    kâfirlere karsi bir tehdid mânâsini da gerektirir. Ebu'l-Bekâ'nin naklettigine
    göre, bazi tefsirciler de zamirin Peygambere isaret ettigini söylemis ve
    âyetin meâlinde demistir ki: "Gerçekten sözümüzü isiten ve zatimizi gören
    yalniz o kuldur". Bu sekilde üçüncü sahisa iltifat yoktur. Ve âyet, zahirine
    göre yorumlanmistir. Ancak "zatimizi gören" diye tefsir etmek için açik bir
    ipucu yoktur. "O gösterdigimiz âyetleri gören" demek daha açiktir. Bununla
    birlikte Tiybî demistir ki: "Zamirin böyle iki ayri yoruma muhtemel olarak
    gelmesinin sirri, Hz. Peygamberin yüce Allah'i görmesi ve noksan sifatlardan
    münezzeh olan Allah'in sözünü isitmesi ve ancak, "Benim yardimimla isitir ve
    benim yardimimla görür." Hadisi serifin mânâsi üzere olduguna isaret olsa
    gerektir. (Yunus Sûresi'ndeki "Ya da o kulaklara ve gözlere kim sahiptir?"


     Mirac olayinin gerçeklestigi gece müslümanlarca kadir gecesinden sonra en
    kutsal gece sayilmis ve bu gecenin ibadetle ihyasi geleneklesmistir.
    Osmanlilar döneminde, camiler kandillerle donatildigi için Mirac kandili
    olarak anilan geceyi izleyen gün, cami ve tekkelerde Mirac olayini anlatan ve
    Miraciye adi verilen siirlerin okunmasi, dinleyenlere süt ikram edilmesi de
    bir gelenekti.


     Geceyi Ihya Etmek Için:

     Yatsi namazindan sonra 12 rek'at "Hacet namazi" kilinir.

     Beher rek'atte Fâtiha-i serîfe den sonra 10 Ihlâs-i serîf okunur.

     Namaza niyet:

     "Yâ Rabbî, rizâ-i serîfin için niyet eyledim namaza. Bu gece yedi kat gökleri
    ve bütün esrârini göstererek muhabbetin ile müserref kildigin sevgili habîbin
    Resûl-i Zîsan Efendimiz hürmetine ben âciz kulunu afv-i ilâhîne, feyz-i
    ilâhîne ve rizâ-i ilâhîne mazhar eyle, Allâhü Ekber."

     Namazdan sonra:

     4 Fâtiha-i serîfe,

     100 defa:

     " Sübhânallâhi vel-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Ve lâ
    havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-aziym "

     100 Istigfâr-i serîf,

     100 Salevât- serîfe okunup duâ yapilir.

     Bu namazda, Ihlâs-i serîfeler 100'er adet okunursa veya bu namaz 100 rek'at
    olarak kilinirsa; bunu yerine getiren mü'min huzûr-i ilâhîye namaz borçlusu
    olarak çikmaz.

     Mi'rac gecesinden sonraki gün, mutlaka oruçlu olmalidir.

     Namaz borcu olanlarin hiç olmazsa 1 günkük namazlarini kaza etmeleri makbul
    olsa gerekir. 
    Bugün 29 ziyaretçi (658 klik) kişi burdaydı!
    Sağ Bölüm

    İstatistikler

    Neredeyim: Mirac Kandili

    Bugün Ziyaretçi: 29

    Bugün Tıklama: 658

    Toplam Ziyaretçi: 146514

    Toplam Tıklama: 297953

    Hangi Ülke: us

    Ülke Kodu: us

    Online: Kişi var

    IP Adresi: 216.73.216.186

    Veda Hutbesi

    'Ey İnsanlar!'

    Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız.

    'İnsanlar!'

    Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise; canlarınız, mallarınız, namuslarınız da mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

    'Ashabım!'

    Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir...

    'Ey İnsanlar!'

    Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim...

    'Ey Müminler!'

    Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız...

    'Müminler!'

    Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir...

    'Ey İnsanlar!'

    Rab'biniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız...

    'İnsanlar!'

    Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkı ile yerine getirdiniz..."

    'Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!'

    Anket

    Sayfayı Nasıl Buldunuz?

    Anket sonuçlarını görmek için buraya tıklayın.

    Kırk Hadis

    1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
    ************************
    2-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
    ************************
    3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
    ************************
    4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
    **********************
    5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
    *************************
    6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
    ******************************
    7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
    ***************************
    8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
    *************************
    9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
    ***************************
    10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
    ****************************
    11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
    *************************
    12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
    ************************
    13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
    ***********************
    14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

    ************************
    15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
    ************************
    16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
    ************************
    17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
    ************************
    18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
    ************************
    19-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
    ************************
    20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
    ************************
    21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
    ************************
    22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
    ************************
    23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
    ************************
    24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
    ************************
    25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
    ************************
    26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
    ************************
    27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
    ************************
    28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

    ************************
    29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
    ************************
    30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
    ************************
    31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
    ************************
    32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
    ************************
    33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
    ************************
    34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

    35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
    ************************
    36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
    ************************
    37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
    ************************
    38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
    ************************
    39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
    ************************
    40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.

    Bağış

    Desteklerinizle değişim yaratabilirsiniz.

    Mobil Uygulama Tanıtımı

    Ravza Radyo'nun mobil uygulamasını indirin.

    Kullanıcı Giriş/Kayıt

    Hadis yükleniyor...

    Sureler Ve Dualar

    Sureler Ve Dualar



    İlahiler

    Ya Nabi Salam Alayka - Maher Zain
    Medine'ye Varamadım - Osman Gündüz
    Gül Yüzüne - Abdurrahman Önül
    Sende Bir Gün Öleceksin - A.Önül
    Nurundan Ya RasulAllah - Ali Kırış
    Beyaz Giyme Toz Olur - Grup Dergah
    Ağla Gözlerim - Hasan Dursun
    Allah'ım Sana Geliyorum - Sedat Uçan
    Seninle Ağlarım - Grup Yürüyüş
    Ey Allah'ım - Sami Yusuf