Yukarı Facebook Twitter Google+ Aşağı
|
TR EN
Ara
Son Dakika: Tasarımınıza yepyeni özellikler ekleniyor! | Daha fazla detay için ziyaret edin...
Sol Bölüm

Namaz Vakitleri

Ravza Takvim

Tarihte Bugün

>Tarihte Bugün

    Günlük Ayet Meali

    Cuma Hutbesi Arşivi

    Esmaül Hüsna

    Dijital Zikir Sayacı

    Tarayıcı Bildirimleri

    Yayın başlayınca bildirim almak için abone olun.

    Hava Durumu

    ((¯`» Ravza-Radyo «´¯)) ((¯`» İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı «´¯))

    gercekkible

    Gerçek Kıble

    (Bu yazı aylık Yeni Dünya Dergisinde yayınlanmıştır

    İnsanların çoğu, günde beş kez eda ettiği namazın gerçek manasını sanırım pek bilmez. Maun Suresi’nin dördüncü ve beşinci Ayetleri bu yargının kanıtıdır. “Vay haline o namaz kılanların ki, namazlarından gaflet içindedirler.”

    Öyle ya, doktor olacaksın, muayene ettiğin hastanın hastalığından haberdar olmayacaksın, veya mühendis diploman var, proje uygulamasından bihabersin.

    Burada, bildiğimiz, farz olarak kılınan anlatılmaktadır. Namazın ne anlama geldiğini bilmeyenin, kıblesini algılaması mümkün mü?..

    Diğer Ayeti Kerime’lerde geçen ‘salât-ı vusta’ (orta namaz) ve ‘salât-ı daim’ (daimi namaz) kavramları ise, namazın ikame edilen farklı boyutlarına işarettir.

    Mutlak bir adabı gerektiren namazın en alt basamağı, ‘ihsan hali’ dir. ‘Sen Rabbını göremiyorsan da, o seni görüyordur’ anlayışıyla belirli bir intizam içinde kılınanıdır.

    Ancak, evrensel kitabımız Kur’an, ‘İhsan hali’ni dahi yeterli görmediğini vurgular ve gerçek anlamı yakalayamayan insanı, övgü noktasından aşağıya çekerek, mutlak bilince dayandıracak işaretleri verir.

    “Namazlarından gaflet içinde bulunmak” ifadesi, uyandırılışın bir göstergesidir.

    Bu çok değerli ikaz, namazdaki hareketlere de bir espri getirmiştir. Örneğin ‘Allahuekber’deyip ellerin kulak hizasına kadar götürülmesi, Allah ile aramdaki perdeleri arkama attım’ anlayışını, kıyamda durulması, kişide Allah’ın varlığıyla kaim bir varlık olduğu bilincini, rûku’nun mutlak yaratıcı yanında eğilmeyi gerektiğini, secde etmenin ise, Hakk’ın varlığı yanı sıra, ikinci bir varlığın olmadığı idrakını getirir.

    “Kişi, bütün bunları bilmek zorunda mıdır?” sualinin yanıtı, tereddütsüz “evet” olmalıdır. Alternatifi yoktur; zira, yaradılış gayesindeki hikmet, kendi aslını hakikatını bilmesidir.

    Kıble’ye gelince...

    Resulullah(s.a.v) Medine’ye hicretinden sonra, on altı veya on yedi ay boyunca Kudüs’e doğru namaz kılmıştır.

    Onun bütün arzusu, Kıblenin Kâbe’ye yöneltilmesiydi. Neden böyle bir istek vardı kendisinde!...

    Boş bir anı olmayan, İnsanları akın akın kendisine çeken, Resullere ve Nebilere dahi kucak açan ve yapımı tam on iki kez yenilenen bu emsalsiz mabedin vasıfları neydi?..

    Ve bu arada Efendimiz’e;

    “Doğrusu biz senin yüzünün semaya çevrilip durduğunu görüyoruz” (Bakara 144) Ayeti nazil oldu.

    Resululah’ın ‘yüzünü semaya doğru çevirmesi, şüphesiz onun göklerde bir tanrı araması değil, vahyi özünden beklemesi demektir.

    Vahyin gelişi, öğle vakitlerindeydi. Bir rivayete göre, Kâbeye doğru kılınan ilk namaz, öğle namazıydı. Ancak, keşfî görüş ikindi namazı olduğu yolundadır.

    Ve Cebrail (a.s), Resûlullah’a rehberlik ederek kendisini, Kâbe’nin Altınoluk tarafına döndürdü.

    Kıble’nin Kudüs’teki mabedden alınıp Kâbe’ye yönlendirilmesi, basit bir istikamet değişikliği değildir. Konuyu mana yönüyle tetkik etmek isteyenler,ResûlullahEfendimiz'in daha önce yaptığının ‘asla nakıs’ olmadığı kabulünden yola çıkarak varabilecekleri yere ulaşır.

    Zira, Yahudi meşrebinde olanlar, yersiz bir hayıflanmayla, kıskançlık kokan düşüncelerini şöyle dile getirdiler;

    “Eğer Kudüs’e dönmek -daha önce olduğu gibi- batıl idiyse, sizin önce kılmış olduğunuz namazlar boşa gitmiştir. Şayet batıl değildiyse, şimdi Mescid-i Haram’a yönelmeniz yersizdir...” (Bak.Ibni Kesir s.611)

    Kıble değişimi, bir anlamda islâm liderliğinin Yahudilerden alınıp, Muhammedi kemalâtla doruk noktaya ulaştığının açık bir ifadesidir.

    İmam-ı Rabbani, Mektubatı Rabbani isimli eserinde bu konuyla ilgili ;

    “Beni İsrail Peygamberlerinin Kâbesi, Beyt-i Makdis’in büyük taşı idi. Onun kemalâtı ve zuhuru nihayette Kâbe’nin kemalâtına katılmaktır...” demektedir.

    Kâbe öncesinde insanlar, belirli bir süre Mescid-i Aksa’ya yönelmişti. Esasen Kudüs’teki Ruhaniyet, yani radyasyon, her ne kadar ahiret yaşantısı için yeterli peformansı sağlamakta ise de, insanın kendi hakikatını bilmedeki îstıfayı yani arınmışlığı temin edemiyordu.

    Bütün gerçekleri, kıyasa gelmeyecek şekilde, fetih yolu ile bilen Resulullah Efendimiz (s.a.v), Kâbe’nin hakikatına yönelmenin ancak arınmışlık vasfıyla elde edilebileceğini vurguluyordu.

    Kur’an’da kendisi için aynı uyarıyı insana yapmıyor mu?..

    “Arınmayanlar el sürmesinler” ( )

    Efendimiz, ayrıca Ka’be’nin gerçek Kıble olması konusundaki temennisi, arzusu, O’nun çok güçlü bir ruhaniyete, enerji potansiyeline ve ilme sahip olması sebebine dayanıyordu.

    Şayet, insanın öz benliğini, varlığını bilme yolunda bir anlayışı yoksa, Kâbe’ye yönelse dahi, bu onun kıblesinin Mescidi Aksa’da yani Kudüs’te olduğu gerçeğini değiştirmez.

    İslâm tarihinde, Kâ’be’yi yıkmak amacıyla hazırlanan ve görülmemiş büyüklükte fillerin katıldığı Ebrehe’nin ordusundan korumak için, Ebabil kuşlarının, fil sahiplerine yaptığı ve ‘ilahi bir sır’ olarak kalacak saldırılarını hatırlayın... (Bak.El-Fil Suresi)

    Resûlullah Efendimiz (s.a.v);

    “Kâ’betullah’a ilk sefer insanın gözü değdiği vakit, Allah’tan ne isterse, Cenabı Hak kabul eder” buyurdular.

    Resulullah Efendimiz, müşriklerden teslim aldığında, Kâbe’nin bir anahtarcısı ve zemzem suyunun bir bakıcısı bulunuyordu. İster müslüman, ister münafık olsun, bu gerçek sembolün dostu idi...

    Kâbe-i Muazzama’yı ziyaret edenler, sadece taş bir yapı görmesin, o bu haliyle canlı, diri ve şuurludur.

    Beynin üst alıcı devrelerini faaliyete geçiren, Kur’an’daki ifadeyle ‘Fetih Ehli’ zat’lar onun yerden göğe uzanan mübarek Ruhunu görebilir. (Bak.El-İbriz Abdülaziz Debbağ)

    Evet... Kâbe, yüksek düzeyde bir veli’dir.

    Kâbe duvarına sarılmak, yüz sürmek, onu bir sevgili gibi kabullenmek gerekir. “O”, sevgiye mutlak karşılık verendir.

    Allah, Kabe-i Muazzama hakkında şöyle buyurmuştur;

    “Şüphesiz Alemlere mübarek ve hidayet olarak, insanlar için ilk yapılan Beyt, Mekke’dekidir.” (3/96)

    Resulullah Efendimiz, bir Hadisinde;

    “Dünyadaki mescitlerin en hayırlısı benim Mescidimdir. Ancak Mescid-ül Haram bundan müstesnadır.” demektedir.

    Kur’an, Kâbe’yi ‘emin yer’ ve ‘Allah’ın evi’ vasıflarıyla nitelendirir. Evden kasıt, ‘vechi’dir. Allah, bu vech ile alemleri seyretmiştir.

    Ayeti Kerime;

    “Her nereye dönerseniz dönün, Allah’ın vechiyle karşılaşırsınız.” (2/115) diyor. Ne var ki, her zerrede mutlak kemaliyle var olan vech’in, Kâbe’deki izharı farklıdır.

    Bu arada bu mabedi keşfedip ilk kez inşa eden ve ehlince Hz.Muhammed’e en yakın Nebi olarak bilinen Hz.İbrahim’i unutmamak gerekiyor.

    Kur’anın bu konudaki ikazı şu;

    “İbrahim’in makamını namazgah yapın.” (Bakara 125)

    Resulullah Efendimiz (s.a.v) Kâbe’yi putlardan temizleyip, içinde namaz kılmıştır. Bir rivayete göre vechinden (giriş kapısının olduğu yer anlamına da geliyor) girmiş, karşı duvarı Kıble edinmiş ve Hz.İbrahim’in Kâbe içinde temsili olarak yapılan resmini de sildirmiştir. Bu hareket, Hz.İbrahim’le ilgili bir mesaj niteliğindedir. Zira Kâbe, içiyle, dışıyla resimden, mânâdan, vasıftan münezzehtir.

    Burada, şu Hadis-i Şerif’i nakletmeden geçemeyeceğim.

    “Bir yolculuk sırasında Resulü Ekrem (s.a.v);

    -Bu hangi deredir? diye sordular...

    Sahabiler;

    -El Ezrak deresidir.. dediler.

    Resulü Ekrem (s.a.v);

    -‘Musa (a.s) iki parmağının uçlarını iki kulağına koyup, yüksek sesle ‘Lebbeyke’ duasını okumak suretiyle Allah’a niyaz ederek, bu dereden geçerken gözümün önündedir.’ buyurdu..” (İbni Mace cilt

    Hadisten, Beni İsrail Nebisi Hz.Musa’nın, ‘muhterem yer’ anlamına gelen Mescid-ül Haram’ı ziyaret ettiği anlaşılıyor.

    İbni Abbas’tan (r.a) rivayet olduğuna göre, bir başka Hadisi Şerif’te Resulullah (s.a.v), şöyle buyuruyor;

    “Bu Kâbe, on dört evden biridir, yedi arzın her birinde bu evlerin bir benzeri yaratıldı. İnsanlar içinde de İbni Abbas, benim benzerimdir.” (Bak.Nakş El Fusus Şerhi)

    Benzerlerini sadece Ehlullahın saptayabildiği Kâbe, Ruhu Azam’ın, yani Ruh adlı Meleğin, dünya üzerinde kudret yönüyle zuhur eden güçlü temsilcisidir.

    Kabe’nin Beytül Makdis’ten farkını ve namazın kıblesini teşkil etmesinin gerçek sebebini, Efendimizin ve büyük Evliyaullahın ilmi yanında, denizden bir katre mesabesinde kalan ilmim ile izah etmeye çalıştım.

    Yeterli olup olmadığı konusundaki kanaati takdirlerinize bırakıyorum.

    Bugün 29 ziyaretçi (670 klik) kişi burdaydı!
    Sağ Bölüm

    İstatistikler

    Neredeyim: gercekkible

    Bugün Ziyaretçi: 29

    Bugün Tıklama: 670

    Toplam Ziyaretçi: 146514

    Toplam Tıklama: 297965

    Hangi Ülke: us

    Ülke Kodu: us

    Online: Kişi var

    IP Adresi: 216.73.216.186

    Veda Hutbesi

    'Ey İnsanlar!'

    Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız.

    'İnsanlar!'

    Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise; canlarınız, mallarınız, namuslarınız da mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

    'Ashabım!'

    Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir...

    'Ey İnsanlar!'

    Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim...

    'Ey Müminler!'

    Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız...

    'Müminler!'

    Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir...

    'Ey İnsanlar!'

    Rab'biniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız...

    'İnsanlar!'

    Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkı ile yerine getirdiniz..."

    'Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!'

    Anket

    Sayfayı Nasıl Buldunuz?

    Anket sonuçlarını görmek için buraya tıklayın.

    Kırk Hadis

    1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
    ************************
    2-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
    ************************
    3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
    ************************
    4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
    **********************
    5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
    *************************
    6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
    ******************************
    7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
    ***************************
    8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
    *************************
    9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
    ***************************
    10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
    ****************************
    11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
    *************************
    12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
    ************************
    13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
    ***********************
    14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

    ************************
    15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
    ************************
    16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
    ************************
    17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
    ************************
    18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
    ************************
    19-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
    ************************
    20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
    ************************
    21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
    ************************
    22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
    ************************
    23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
    ************************
    24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
    ************************
    25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
    ************************
    26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
    ************************
    27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
    ************************
    28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

    ************************
    29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
    ************************
    30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
    ************************
    31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
    ************************
    32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
    ************************
    33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
    ************************
    34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

    35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
    ************************
    36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
    ************************
    37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
    ************************
    38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
    ************************
    39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
    ************************
    40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.

    Bağış

    Desteklerinizle değişim yaratabilirsiniz.

    Mobil Uygulama Tanıtımı

    Ravza Radyo'nun mobil uygulamasını indirin.

    Kullanıcı Giriş/Kayıt

    Hadis yükleniyor...

    Sureler Ve Dualar

    Sureler Ve Dualar



    İlahiler

    Ya Nabi Salam Alayka - Maher Zain
    Medine'ye Varamadım - Osman Gündüz
    Gül Yüzüne - Abdurrahman Önül
    Sende Bir Gün Öleceksin - A.Önül
    Nurundan Ya RasulAllah - Ali Kırış
    Beyaz Giyme Toz Olur - Grup Dergah
    Ağla Gözlerim - Hasan Dursun
    Allah'ım Sana Geliyorum - Sedat Uçan
    Seninle Ağlarım - Grup Yürüyüş
    Ey Allah'ım - Sami Yusuf