Yukarı Facebook Twitter Google+ Aşağı
|
TR EN
Ara
Son Dakika: Tasarımınıza yepyeni özellikler ekleniyor! | Daha fazla detay için ziyaret edin...
Sol Bölüm

Namaz Vakitleri

Ravza Takvim

Tarihte Bugün

>Tarihte Bugün

    Günlük Ayet Meali

    Cuma Hutbesi Arşivi

    Esmaül Hüsna

    Dijital Zikir Sayacı

    Tarayıcı Bildirimleri

    Yayın başlayınca bildirim almak için abone olun.

    Hava Durumu

    ((¯`» Ravza-Radyo «´¯)) ((¯`» İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı «´¯))

    usame ordusu

    Üsâme Ordusu

    Hicret’in 11. senesi Sefer ayının 26’sı, Pazartesi günü idi.

    Resûl-i Kibriya Efendimizin hastalanmasına bir gün gibi kısa bir zaman var­dı. Buna rağmen o, yine İslam’ın istikbâl ve inkişafını ilgilendiren tedbirler al­mak, gerekli teşebbüslerde bulunmakla meşguldü.

    Bizans, İslam devleti için her zaman büyük bir tehlike hüviyetini koru­yor­du. O zamana kadar da gerekli dersi tam manasıyla almış değildi. Bu se­beple, Peygamber Efendimiz, o tarafa büyük ehemmiyet veriyordu.

    Pazartesi günü, ashab-ı kirama sefer için hazırlanmalarını emretti. Hedef belli idi: Bizanslılarla, yani Rumlarla muharebe... Emri duyan Müslümanlar ev­lerine dağılıp süratle hazırlığa başladılar.

    Ertesi gün, yani Salı günü Resûl-i Kibriya Efendimiz, Üsame b. Zeyd Haz­retlerini huzuruna çağırttı. Ona şu emri verdi:

    “Seni, hazırlanan ordu üzerine komutan tayin ediyorum! Süratle harekete geç, babanı şehit edenler üzerine yürü. Allah, sana zafer ihsan ederse, orada fazla durma, geri dön!”[1]

    Pey­gam­be­ri­mizin Hastalanması

    Bu emri verişinden bir gün sonra aniden hastalandı; fakat cihat için yola çı­kacak ordunun hazırlığından vazgeçmedi. Bir gün sonra, yani Perşembe günü, hasta olduğu halde bizzat kendi eliyle sancağı Hz. Üsame’ye verdi.

    “Ey Üsame! Allah yolunda, Allah’ın ismiyle muharebeye çık, Allah’ı inkâr edenlerle çarpış!” buyurdu. Sonra, Müs­lümanlara hitaben, “Ahde vefasızlık et­me­yiniz! Küçük çocukları ve kadınları öldürmeyiniz! Düşmanla karşılaşmayı ar­zu etmeyiniz; zira, ne olacağını bilemezsiniz. Belki, onlar yüzünden belâ ve mu­sibete uğrayabilirsiniz! Fakat ‘Allahım! İmdadımıza yetiş, düşmanımızın hakkından gel, bizi onların zararından koru!’ diye dua ediniz!” diye ko­nuştu ve ilave etti: “Şunu da unutmayınız ki cennet, kılıçların parıltısı altındadır!”[2]

    Hz. Üsame, sancağı Büreyde b. Husayb’e teslim ettikten sonra, aldığı emir ge­reği karargâhını Cürüf’te kurdu. Hazırlığını bitiren Müslüman oraya koşu­yor­du.

    Bazı Sözler

    Hz. Üsame, ordusunu hazırlamakla meşguldü. Müslümanlar da harbe katıl­mak üzere hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyorlardı. İslam ordusunda Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Sa’d b. Ebî Vakkas, Ubeyde b. Cerrah gibi ashab-ı kiramın ileri gelenlerinden birçok kimse vardı. Bunların üzerine, henüz yirmi yaşına basmamış Hz. Üsame kumandan tayin edilmişti.

    Bu durum, hoşa gitmeyen bazı sözlerin söylenmesine sebep oldu: “Henüz yirmisine ayak basmamış bir delikanlı kumandan tayin ediliyor, ashabın ileri gelenlerinden birçok kimse emri altına veriliyor! Bu nasıl olur?”

    Ayyâş b. Ebî Rebîa ise, “İlk muhacirlerin başına bu genç nasıl ku­mandan ta­yin ediliyor?”[3]diyordu.

    Sanki bir anda Hz. Üsame’nin Resûl-i Kibriya Efendimiz tarafından tayin edildiği unutuluvermiş gibi bir sürü söz ve dedikodu...

    Duruma Hz. Ömer (r.a.) muttali oldu. Bu tarz sözleri sarf­eden­le­re gereken ce­vabı verdikten sonra meseleyi gidip Hz. Re­sû­lul­lah’a (a.s.m.) intikal ettirdi.

    Pey­gam­be­ri­miz, yakalandığı hastalığın şiddetinden yatağında yatmaktaydı. Haberi alır almaz, kızgınlığının ifadesi yüzünden belli oldu. Sargılı başıyla yatağından kalktı. Ashabın yardımıyla mescide giderek minbere çıktı. Allah’a hamd ve senâda bulunduktan sonra, “Ey insanlar! Üsame’yi kumandan tayin ettiğim için bazılarınızın ileri geri konuştuğunu duydum!” dedi; sonra, ko­nuş­masına şöyle devam etti:

    “Benim, Üsame’yi kumandan tayin etmeme itiraz ediyor gibisiniz! Daha önce Üsame’nin babasını kumandan tayin ettiğim zaman da aynı şeyi yapmış­tınız! Vallahi, nasıl babası kumandanlığa lâyık olduğunu göstermişse, Üsa­me de babasından sonra kumandanlığa lâyık bir kimsedir! Babası nasıl en sevdi­ğim biri idiyse, Üsame de en sevdiğim kimseler arasından biridir! O da, babası da her türlü hayrı işleyebilecek yaratılışa sahip kimselerdir. Onlardan hayırlı işler bekleyiniz. Muhakkak ki Üsame, sizin hayırlı olanlarınızdandır ve bu işe ehliyetli birisidir!”[4]

    Bu hitabesinden sonra minberden inip hâne-i saadetine girdi. İslam ordu­suna katılacak Müslümanlar, birer ikişer gelip kendisiyle vedalaştılar. Efendi­miz onlara, “Üsame’yi gönderme işini geri bırakmayınız”[5]diyordu.

    Hatta bir ara, dadısı ve Hz. Üsame’nin annesi Hz. Ümmü Eymen, hâne-i sa­a­dete gelip, “Yâ Re­sû­lal­lah! Üsame’yi bir süre ka­rargâhında bıraksan olmaz mı?” deyince, Efendimiz aynı sözlerini tekrarladı: “Üsame’yi gönderme işini ihmâl etmeyiniz. Onu gönderiniz!”

    Bu kesin emir üzerine Müslümanlar karargâha gittiler.


    ____________________________________________________

    [1]İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 291; İbn Sa’d, Tabakat, c. 2, s. 190.
    [2]Vakidî, Megazi, c. 3, s. 1117-1118; İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 190.
    [3]İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 190.
    [4]İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 190; Ahmed İbn Hanbel, Müsned, c. 2, s. 20; Müslim, Sahih, c. 4, s. 1884-1885.
    [5]İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 190.

    Yazar: 
    Bugün 29 ziyaretçi (469 klik) kişi burdaydı!
    Sağ Bölüm

    İstatistikler

    Neredeyim: usame ordusu

    Bugün Ziyaretçi: 29

    Bugün Tıklama: 469

    Toplam Ziyaretçi: 146514

    Toplam Tıklama: 297764

    Hangi Ülke: us

    Ülke Kodu: us

    Online: Kişi var

    IP Adresi: 216.73.216.186

    Veda Hutbesi

    'Ey İnsanlar!'

    Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız.

    'İnsanlar!'

    Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise; canlarınız, mallarınız, namuslarınız da mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

    'Ashabım!'

    Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir...

    'Ey İnsanlar!'

    Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim...

    'Ey Müminler!'

    Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız...

    'Müminler!'

    Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir...

    'Ey İnsanlar!'

    Rab'biniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız...

    'İnsanlar!'

    Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkı ile yerine getirdiniz..."

    'Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!'

    Anket

    Sayfayı Nasıl Buldunuz?

    Anket sonuçlarını görmek için buraya tıklayın.

    Kırk Hadis

    1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
    ************************
    2-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
    ************************
    3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
    ************************
    4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
    **********************
    5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
    *************************
    6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
    ******************************
    7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
    ***************************
    8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
    *************************
    9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
    ***************************
    10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
    ****************************
    11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
    *************************
    12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
    ************************
    13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
    ***********************
    14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

    ************************
    15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
    ************************
    16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
    ************************
    17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
    ************************
    18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
    ************************
    19-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
    ************************
    20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
    ************************
    21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
    ************************
    22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
    ************************
    23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
    ************************
    24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
    ************************
    25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
    ************************
    26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
    ************************
    27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
    ************************
    28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

    ************************
    29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
    ************************
    30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
    ************************
    31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
    ************************
    32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
    ************************
    33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
    ************************
    34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

    35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
    ************************
    36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
    ************************
    37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
    ************************
    38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
    ************************
    39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
    ************************
    40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.

    Bağış

    Desteklerinizle değişim yaratabilirsiniz.

    Mobil Uygulama Tanıtımı

    Ravza Radyo'nun mobil uygulamasını indirin.

    Kullanıcı Giriş/Kayıt

    Hadis yükleniyor...

    Sureler Ve Dualar

    Sureler Ve Dualar



    İlahiler

    Ya Nabi Salam Alayka - Maher Zain
    Medine'ye Varamadım - Osman Gündüz
    Gül Yüzüne - Abdurrahman Önül
    Sende Bir Gün Öleceksin - A.Önül
    Nurundan Ya RasulAllah - Ali Kırış
    Beyaz Giyme Toz Olur - Grup Dergah
    Ağla Gözlerim - Hasan Dursun
    Allah'ım Sana Geliyorum - Sedat Uçan
    Seninle Ağlarım - Grup Yürüyüş
    Ey Allah'ım - Sami Yusuf