Yukarı Facebook Twitter Google+ Aşağı
|
TR EN
Ara
Son Dakika: Tasarımınıza yepyeni özellikler ekleniyor! | Daha fazla detay için ziyaret edin...
Sol Bölüm

Namaz Vakitleri

Ravza Takvim

Tarihte Bugün

>Tarihte Bugün

    Günlük Ayet Meali

    Cuma Hutbesi Arşivi

    Esmaül Hüsna

    Dijital Zikir Sayacı

    Tarayıcı Bildirimleri

    Yayın başlayınca bildirim almak için abone olun.

    Hava Durumu

    ((¯`» Ravza-Radyo «´¯)) ((¯`» İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı «´¯))

    ebu basir kureyslilerin ticaret yollarini kesiyor

    Ebû Basîr, Kureyşlilerin Ticaret Yollarını Kesiyor

    Peygamber Efendimizin Hudeybiye’den Medine’ye dönüşü üzerinden pek fazla bir zaman geçmemişti.

    Bu sırada İslamiyetle müşerref olan Sakif kabilesinden Ebû Basir adındaki zât, bir fırsatını bulup Mekke’den Medine’ye geldi.

    Üç gün sonra, onu istemek üzere, Ku­reyşliler, iki kişi gönderdiler. Bunlar, Peygamber Efendimize, “Bize karşı imza ettiğin antlaşma­yı hatırlatırız!” diye­rek Ebû Basir’i ge­ri istediler.

    Resûl-i Ekrem Efendimiz, antlaşma gereğince Ebû Basir’i geri vermek zo­run­daydı. Ona, “Ey Ebû Basir! Biliyorsun ki biz şu Ku­reyşli­lerle bir antlaşma yap­mış ve onlara söz vermiş bulunuyoruz. Dini­mize göre, verdiğimiz sözde dur­mamak bize yaraşmaz! Muhakkak, Allah, sana ve senin gibi müşrikler için­de kalan Müslümanlara bir genişlik, bir çıkar yol halkedecek­tir!” deyip te­selli verdi; sonra da onu, gelen adamlara iade etti.

    Ebû Basir, “Yâ Re­sû­lal­lah! Bana işkence yapsınlar, beni dinimden döndür­sünler diye mi müşriklere geri veriyorsun?” diye feryat etti.

    Resûl-i Ekrem, tekrar ona teselli verdi: “Sen git! Muhakkak, Allah, sana ve senin gibilere bir çıkar yol halk ede­cektir!”[1]

    Ku­reyş’in gönderdiği iki adam, Ebû Basir’i alarak Medine’den yo­la çıktılar. Zülhuleyfe’ye ulaştıklarında orada oturup beraber yemek yediler.

    Ebû Basir, her an onlardan nasıl kurtulabileceğini düşünüyordu. Önce on­larla yakınlık peydâ etmek istedi. Bunun için kendileriy­le sohbete başladı. Hu­neys adındakinin ismini, babasının kim ol­duğunu sorup öğrendikten sonra, “Öyle zannediyorum ki senin şu kılıcın oldukça keskindir!” dedi.

    Adam, “Evet” dedi. “Oldukça keskindir!”

    Ebû Basir, gayet sâkin ve emniyet verici bir tavırla, “Ona bir bakabilir mi­yim?” diye sordu.

    Huneys, “İstiyorsan, al, bak!” dedi.

    Ebû Basir, bulunmaz fırsatı yakalamıştı. Kılıcı kaptığı gibi Hu­neys’­in üze­rine yürüyüp işini bitirdi.[2]

    Bunu gören diğer arkadaşı, son sürat kaçarak Medine’ye geldi. Peygamber Efendimizin huzuruna çıkıp, “Ada­mınız, ar­kadaşımı öldürdü; ben ise elinden zor kurtuldum!” diyerek Ebû Basir’den şikayet etti.

    Bu sırada Ebû Basir de geldi. “Yâ Re­sû­lal­lah! Sen, beni onlara teslim ile ah­dini ifa etmiş oldun. Şimdi, Allah beni onlardan kurtardı!” diyerek bir daha müşriklere iade edilmeyip Medine’de kalmayı istedi.

    Ebû Basir’in cesaretine ve atılganlığına hayret eden Efendimiz, sahabelere hi­taben, “Bu adam, harp kışkırtıcısı, kızıştırıcısıdır! Hele yanında, birtakım adam­lar da bulunsa, artık elinden gelmeyecek şey yoktur!” diye buyurdu.[3]

    Bu sözler üzerine Ebû Basir, tekrar Ku­reyşlilere iade edileceği zan­nına ka­pıldı. İçinde yine feryatlar koptu.

    Fakat Resûl-i Ekrem Efendimiz, onu Ku­reyşlilere tekrar geri vermediği gibi Medine’de kalmasına da müsaade etmedi. “Haydi çık, istediğin yere git!” diye­rek onu istediği yere gitmekte serbest bıraktı.[4]

    Bunun üzerine Ebû Basir de, Medine’den çıktı. Deniz sahilinden, Mek­ke’den Şam’a giden yol üzerinde İs vadisine gidip yerleşti.

    Mekke’deki Müslümanların Ebû Basir’in Yanında Toplanmaları

    Mekke’de hapsedilmiş bulunan Müslümanlar ile imanlarını gizleyenler, bunu duyunca, birer ikişer kaçarak Ebû Basir’in yanında toplandılar. Kısa za­manda sayıları yetmişi bul­du; hatta etraftaki kabilelerden de katılanlarla bir­likte bu sayı üç yüze çıktı.

    Böylece, Ebû Basir, etrafında büyük bir kuvvet toplamış oluyordu. Ku­reyş’in Şam’a gönderdiği bütün ticaret mal­larına da el koyuyorlardı.[5]

    Kendilerini tehdit eden bu durum karşısında Ku­reyş­li­ler, Peygamber Efen­dimize derhal bir elçi gönderdiler. Elçinin Pey­gam­be­ri­mize getirdiği mektupta şunlar yazılı idi:

    “Allah ve akrabalık aşkına! Sen, Ebû Basir’le arkadaşları­na haber salsan ki bundan böyle her kim Medine’ye, senin yanına gelirse, o emniyet ve selamet­tedir, o geri çevril­me­yecektir.”[6]

    Ku­reyş’in bu rica ve müracaatları üzerine, Peygamber Efendimiz de, Ebû Ba­sir ve yanında bulunan Müslümanları davet için Ebû Basir’e bir mektup yaz­dı.

    Ebû Basir, o esnada ağır hasta idi. Resûl-i Ekrem Efendimizin mektubu ken­disine ulaştığında son nefeslerini alıp veriyordu. Bu vaziyette mektubu eline aldı, yüzüne gözüne sürdü. Henüz tam okumadan da ruhunu teslim etti.

    Ebû Cendel ve diğer Müslümanlar, onun cenaze namazını kılıp def­netti­ler.[7]

    Daha sonra Ebû Cendel, diğer Müslümanları da yanına alarak Me­dine’ye, Pey­gam­be­ri­mizin yanına geldi.[8]


    ___________________________________________________________

    [1]İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 337.
    [2]İbn Hişam, a.g.e., c. 3, s. 337.
    [3]İbn Hişam, a.g.e., c. 3, s. 338.
    [4]Vakidî, Megazi, c. 2, s. 627.
    [5]İbn Hişam, a.g.e., c. 3, s. 338.
    [6]İbn Hişam, a.g.e., c. 3, s. 338; İbn Abdi’l-Berr, el-İstiab, c. 4, s. 1613.
    [7]İbn Sa’d, Tabakat, c. 4, s. 134.
    [8]İbn Sa’d, c. 4, s. 134.

    Yazar: 
    Bugün 29 ziyaretçi (526 klik) kişi burdaydı!
    Sağ Bölüm

    İstatistikler

    Neredeyim: ebu basir kureyslilerin ticaret yollarini kesiyor

    Bugün Ziyaretçi: 29

    Bugün Tıklama: 526

    Toplam Ziyaretçi: 146514

    Toplam Tıklama: 297821

    Hangi Ülke: us

    Ülke Kodu: us

    Online: Kişi var

    IP Adresi: 216.73.216.186

    Veda Hutbesi

    'Ey İnsanlar!'

    Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız.

    'İnsanlar!'

    Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise; canlarınız, mallarınız, namuslarınız da mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

    'Ashabım!'

    Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir...

    'Ey İnsanlar!'

    Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim...

    'Ey Müminler!'

    Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız...

    'Müminler!'

    Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir...

    'Ey İnsanlar!'

    Rab'biniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız...

    'İnsanlar!'

    Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkı ile yerine getirdiniz..."

    'Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!'

    Anket

    Sayfayı Nasıl Buldunuz?

    Anket sonuçlarını görmek için buraya tıklayın.

    Kırk Hadis

    1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
    ************************
    2-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
    ************************
    3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
    ************************
    4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
    **********************
    5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
    *************************
    6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
    ******************************
    7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
    ***************************
    8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
    *************************
    9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
    ***************************
    10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
    ****************************
    11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
    *************************
    12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
    ************************
    13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
    ***********************
    14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

    ************************
    15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
    ************************
    16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
    ************************
    17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
    ************************
    18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
    ************************
    19-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
    ************************
    20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
    ************************
    21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
    ************************
    22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
    ************************
    23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
    ************************
    24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
    ************************
    25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
    ************************
    26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
    ************************
    27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
    ************************
    28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

    ************************
    29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
    ************************
    30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
    ************************
    31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
    ************************
    32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
    ************************
    33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
    ************************
    34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

    35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
    ************************
    36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
    ************************
    37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
    ************************
    38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
    ************************
    39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
    ************************
    40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.

    Bağış

    Desteklerinizle değişim yaratabilirsiniz.

    Mobil Uygulama Tanıtımı

    Ravza Radyo'nun mobil uygulamasını indirin.

    Kullanıcı Giriş/Kayıt

    Hadis yükleniyor...

    Sureler Ve Dualar

    Sureler Ve Dualar



    İlahiler

    Ya Nabi Salam Alayka - Maher Zain
    Medine'ye Varamadım - Osman Gündüz
    Gül Yüzüne - Abdurrahman Önül
    Sende Bir Gün Öleceksin - A.Önül
    Nurundan Ya RasulAllah - Ali Kırış
    Beyaz Giyme Toz Olur - Grup Dergah
    Ağla Gözlerim - Hasan Dursun
    Allah'ım Sana Geliyorum - Sedat Uçan
    Seninle Ağlarım - Grup Yürüyüş
    Ey Allah'ım - Sami Yusuf