Yukarı Facebook Twitter Google+ Aşağı
|
TR EN
Ara
Son Dakika: Tasarımınıza yepyeni özellikler ekleniyor! | Daha fazla detay için ziyaret edin...
Sol Bölüm

Namaz Vakitleri

Ravza Takvim

Tarihte Bugün

>Tarihte Bugün

    Günlük Ayet Meali

    Cuma Hutbesi Arşivi

    Esmaül Hüsna

    Dijital Zikir Sayacı

    Tarayıcı Bildirimleri

    Yayın başlayınca bildirim almak için abone olun.

    Hava Durumu

    ((¯`» Ravza-Radyo «´¯)) ((¯`» İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı «´¯))

    resul i ekrem efendimizin pak nesebleri

    Resul-i Ekrem Efendimizin Pak Nesebleri

    Cenab-ı Hak, insanlığın babası Hz. Âdem’i yaratmıştı.

    Başını kaldırıp bakan Âdem (a.s.), Arş-ı Âlâ’da muazzam bir nurla bir isim yazılı gördü: “Ahmed”

    Merak edip sordu: “Yâ Rabbi! Bu nur nedir?”

    Allah Teâlâ buyurdu: “Bu, senin zürriyetinden bir peygamberin nurudur ki onun ismi göklerde Ahmed ve yerlerde Muhammed’dir. Eğer o olmasaydı, se­ni yaratmazdım!”[1]

    İmanımızla kabul ettiğimiz bu muazzam gerçeği, milyarlarca sene sonra gelen o nurun sahibi de, bütün açıklığıyla ifade buyurmuşlardır.

    Bir gün ashaptan Abdullah b. Câbir (r.a.), “Yâ Re­sû­lal­lah!” dedi. “Ba­na, Al­lah’ın her şeyden evvel yarattığı şey ne­dir, söyler misin?”

    Şu cevabı verdiler:

    “Her şeyden evvel senin Peygamberinin nurunu, Kendi nurundan yarattı. Nur, Allah’ın kudretiyle dilediği gibi gezerdi. O zaman ne Levh, ne kalem, ne cennet, ne cehennem, ne melek, ne semâ, ne arz, ne güneş, ne ay, ne insan ve ne de cin vardı.”[2]

    Semâyı bütün haşmetiyle aydınlatan nur, sonra ilk olarak Hz. Âdem’in al­nında parladı. Sonra peygamberden peygambere geçerek Hz. İbrahim’e (a.s.) ka­dar geldi. Ondan da oğlu Hz. İsmail’e intikal etti.

    “Peygamberlerin Babası” olarak anılan Hz. İbrahim’in iki oğlu vardı: İshak ve İsmail (a.s.). O, oğlu İshak’ın neslinden birçok peygamberin geleceğini Ce­nab-ı Hakk’ın ilhamıyla bilmişti. Ancak çok sevdiği Hacer’den dünyaya gelen oğlu İsmail’in (a.s.) neslinden peygamber gelip gelmeyeceği meçhul idi.

    Bununla birlikte, ahir zamanda büyük bir peygamberin gönderileceğini de biliyordu. Bu sebeple de, Son Peygamberin, çok sevdiği oğlu İsmail’in neslin­den gelmesini şiddetle arzu ediyordu.

    İlk bânisi Hz. Âdem olan yeryüzünün ilk mâbedi Kâbe, uzun zamanın geç­me­siyle yıkılmış, adeta yerle bir olmuştu. Hz. İb­rahim, bu mukaddes bina­nın tek­rar inşası için Cenab-ı Hak’tan emir aldı ve oğlu İsmail’le birlikte derhal ça­lışmaya koyuldu.

    Kâbe’nin inşası tamamlanınca, baba oğul ellerini dergâh-ı İlâhî’ye açarak şöyle yalvardılar:

    “Ey Rabbimiz! Neslimizden gelen Müslüman ümmet içinden bir peygam­ber gönder; ki o, onlara ayetlerini okusun, kitabı ve hükümlerini öğretsin, on­ları günahlardan te­mizlesin!”[3]

    İşte, Cenab-ı Hak, yapılan bu samimi duayı cevapsız bırakmadı ve Hz. İs­mail’in neslinden, Peygamberlerin Reisi Hz. Muhammed’i (a.s.m.) göndererek kabul etti. Bu gerçeği bizzat Kâinatın Efendisi, “Ben, babam İbrahim’in duası­yım”[4]diyerek ifade buyurmuşlardır.

    Hz. İsmail’in evlat ve torunları gittikçe çoğaldı ve Arap Yarımadası’nın her tarafına dağıldı. İçlerinden Adnanoğulları, onlar içinden Mudaroğulları ve on­lar içinden de Ku­reyş kabilesi diğerlerinden üstün ve farklı oldu. Ku­reyş ka­bilesi içinde ise, Hâşimîler kolu, hepsinden daha çok fazilet ve şeref buldu.

    Bu gerçeği de bizzat kendileri şu şekilde ifade buyurmuşlardır:

    “Allah, İbrahimoğullarından İsmail’i, İsmailoğullarından Ki­nâ­neoğullarını, Kinâneoğullarından da Ku­reyş’­i, Ku­reyş’­ten de Benî Hâşim’i, Benî Hâşim’den de beni seçmiştir.”[5]

    Bütün kaynakların ittifakla belirttikleri, Kâinatın Efendi­sinin yirmi dedesine kadar uzanan neseb silsilesi şöyledir:

    “Muhammed (a.s.m.), Abdullah, Ab­dül­mut­ta­lib (asıl is­mi Şey­be), Hâşim, Abdi Menaf [Muğîre], Kusayy, Kilab, Mür­re, Kâb, Lü­eyy, Galib, Fihr, Mâlik, Nadr, Kinâne, Hu­zey­me, Müd­rike [Amir], İlyas, Mudar, Nizar, Maad, Ad­nan.”[6]

    İşte, Fahr-i Kâinat Efendimizin büyük dedeleri, bu zâtlardı. Her bi­rinin zür­riyeti çoğalmış ve her biri pek çok cemaatin reisi, birçok kabile ve aşiretin de­desi ve babası olmuşlardır.

    Ancak ne vakit birinin iki oğlu olsa veya bir kabile iki kola ayrılsa, Sevgili Peygamberimizin soyu en şerefli ve en hayırlı olan tarafta bulunur ve her asır­da onun büyük dedesi kim ise yüzünde parlayan müstesna nurdan bili­nirdi.

    Yirminci Dededen Sonraki Neseb Çizgisi

    Neseb âlimlerince, Peygamber Efendimizin yirminci dedesi olan Adnan’ın, Hz. İbrahim’in neslinden olduğu ittifakla kabul edilmektedir. Adnan ile İbra­him (a.s.) arasında uzun bir zaman mesafesi vardır. Bir kısım neseb âlimleri arada kırk batın [göbek] bulunduğunu belirtirler.[7]

    Buna binaen, aradaki zaman biriminin ne kadar uzun olduğunu az çok ta­savvur etmek mümkündür.

    Bu sebeple, Resûl-i Ekrem Efendimizin yirminci dedesi Adnan’­dan Hz. İb­rahim’e kadar olan ikinci kademe neseb silsilesi, ba­samak basamak tespit edile­memiştir. Bazı neseb âlimleri yedi, bazısı da dokuz göbekte Hz. İsmail’e Pey­gam­ber Efendimizin nesebini vardırmışlardır. Haliyle bu, arada birçok basa­mağın atlandığını ortaya koyar.

    Adnan’dan Hz. İbrahim’e kadar

    Bazı âlimler, Peygamber Efendimizin, Adnan’dan Hz. İbrahim’e vardır­dık­ları ikinci kademe neseb silsilesini şöy­le sıralarlar:

    Adnan

    Udd (veya Udad)

    Mukavvim

    Nahur (veya Sârih)

    Teyrah

    Ya’ruh

    Yeşcub

    Nabit

    İsmail (a.s.)

    İbrahim (a.s.)[8]

    Ayrıca İbni İshak, bundan sonra da Resûl-i Ekrem Efendimizin neseb silsi­lesini ta Âdem’e (a.s.) kadar götürür.[9]Ancak belirtelim ki diğer kaynaklar bu sil­sile üzerinde ittifak etmiş değillerdir.


    _________________________________________

    [1] Kastalani, Mevahibü’l-Ledünniye, c. 1, s. 6.
    [2] Kastalani, a.g.e., c. 1, s. 7.
    [3] Bakara, 129.
    [4] İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 175; Taberî, Tarih, c. 2, s. 128.
    [5] İbn Sa’d, Tabakat, c. 1, s. 20; Müslim, Sahih, c. 7, s. 58.
    [6] İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 1-3; İbn Sa’d, Tabakat, c. 1, s. 55-56; Belâzurî, Ensabü’l-Eşraf, c. 1, s. 12 v.d.; Taberî, Tarih, c. 2, s. 172-180.
    [7] Mevlânâ Şiblî, Asr-ı Saadet, c. 1, s. 119.
    [8] İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 2; İbn Sa’d, Tabakat, c. 1, s. 56.
    [9] İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 2-4.

    Yazar: 
    Bugün 29 ziyaretçi (590 klik) kişi burdaydı!
    Sağ Bölüm

    İstatistikler

    Neredeyim: resul i ekrem efendimizin pak nesebleri

    Bugün Ziyaretçi: 29

    Bugün Tıklama: 590

    Toplam Ziyaretçi: 146514

    Toplam Tıklama: 297885

    Hangi Ülke: us

    Ülke Kodu: us

    Online: Kişi var

    IP Adresi: 216.73.216.186

    Veda Hutbesi

    'Ey İnsanlar!'

    Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız.

    'İnsanlar!'

    Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise; canlarınız, mallarınız, namuslarınız da mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

    'Ashabım!'

    Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir...

    'Ey İnsanlar!'

    Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim...

    'Ey Müminler!'

    Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız...

    'Müminler!'

    Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir...

    'Ey İnsanlar!'

    Rab'biniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız...

    'İnsanlar!'

    Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkı ile yerine getirdiniz..."

    'Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!'

    Anket

    Sayfayı Nasıl Buldunuz?

    Anket sonuçlarını görmek için buraya tıklayın.

    Kırk Hadis

    1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
    ************************
    2-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
    ************************
    3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
    ************************
    4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
    **********************
    5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
    *************************
    6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
    ******************************
    7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
    ***************************
    8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
    *************************
    9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
    ***************************
    10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
    ****************************
    11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
    *************************
    12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
    ************************
    13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
    ***********************
    14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

    ************************
    15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
    ************************
    16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
    ************************
    17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
    ************************
    18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
    ************************
    19-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
    ************************
    20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
    ************************
    21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
    ************************
    22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
    ************************
    23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
    ************************
    24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
    ************************
    25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
    ************************
    26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
    ************************
    27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
    ************************
    28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

    ************************
    29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
    ************************
    30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
    ************************
    31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
    ************************
    32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
    ************************
    33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
    ************************
    34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

    35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
    ************************
    36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
    ************************
    37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
    ************************
    38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
    ************************
    39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
    ************************
    40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.

    Bağış

    Desteklerinizle değişim yaratabilirsiniz.

    Mobil Uygulama Tanıtımı

    Ravza Radyo'nun mobil uygulamasını indirin.

    Kullanıcı Giriş/Kayıt

    Hadis yükleniyor...

    Sureler Ve Dualar

    Sureler Ve Dualar



    İlahiler

    Ya Nabi Salam Alayka - Maher Zain
    Medine'ye Varamadım - Osman Gündüz
    Gül Yüzüne - Abdurrahman Önül
    Sende Bir Gün Öleceksin - A.Önül
    Nurundan Ya RasulAllah - Ali Kırış
    Beyaz Giyme Toz Olur - Grup Dergah
    Ağla Gözlerim - Hasan Dursun
    Allah'ım Sana Geliyorum - Sedat Uçan
    Seninle Ağlarım - Grup Yürüyüş
    Ey Allah'ım - Sami Yusuf