Yukarı Facebook Twitter Google+ Aşağı
|
TR EN
Ara
Son Dakika: Tasarımınıza yepyeni özellikler ekleniyor! | Daha fazla detay için ziyaret edin...
Sol Bölüm

Namaz Vakitleri

Ravza Takvim

Tarihte Bugün

>Tarihte Bugün

    Günlük Ayet Meali

    Cuma Hutbesi Arşivi

    Esmaül Hüsna

    Dijital Zikir Sayacı

    Tarayıcı Bildirimleri

    Yayın başlayınca bildirim almak için abone olun.

    Hava Durumu

    ((¯`» Ravza-Radyo «´¯)) ((¯`» İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı «´¯))

    seriyye ve gazalar

    Seriyye Ve Gazâlar

    Buvat Gazâsı

    (Hicret’in 2. senesi Rebiülevvel ayı)

    Bu tarihte Peygamber Efendimiz, beraberinde iki yüz muhacirle Me­di­ne’den yola çıktı. Maksadı, içlerinde azılı müşrik Ümey­ye b. Halef’in de bulun­duğu yüz kişilik bir mu­hâfız grubun kontrolü altında hareket eden 2 bin 500 develik büyük Ku­reyş kervanının üzerine yürüyerek onlara gözdağı ver­mekti.

    Buvat dağına kadar giden Resûl-i Ekrem, kimseyle kar­şı­laş­madı ve Me­di­ne’ye geri döndü.[1]

    Safevan Gazâsı

    (Hicret’in 2. senesi Rebiülevvel ayı)

    Mekkeli müşriklerin adamlarından Kürz b. Câbir el-Fihrî, ar­kadaşlarıyla Medine otlaklarına kadar sokularak akın etmiş ve Medinelilere, Müslümanlara âit birçok hayvanı alıp götürmüştü.

    Bu baskın üzerine Peygamber Efendimiz, Medine’de ye­rine Zeyd b. Hâ­ri­se’yi vekil tayin ederek, mezkûr yağma­cıyı takibe çıktı. Be­dir nâhiyesinin Sa­fe­van vadisine kadar ilerledi. Ancak Kürz, takip edildiğini haber almış oldu­ğun­dan daha önce sapa bir yoldan kaçmıştı.

    Bunun üzerine, Pey­gam­be­ri­miz, Medine’ye geri döndü.

    Bu gazâya “Bedr-i Ûlâ” yani “İlk Bedir Gazâsı” da denilir.[2]

    Uşeyre Gazâsı

    (Hicret’in 2. senesi Cemaziyelâhir ayı)

    Resûl-i Ekrem Efendimiz, Safevan Gazâsı’ndan üç ay sonra, muhacir Müs­lü­manlardan, 150-200 kişiden müteşekkil bir askerî birlikle Medine’den yola çıktı. Beraberlerinde otuz deve bulunuyordu ve mücahitler bu develere nöbet­leşe biniyorlardı.

    Maksat, yine Ku­reyş’in Şam’a göndermiş olduğu ticaret kervanını takip et­mekti.

    Ancak Medine’den dokuz konak mesafede bulunan Müd­licoğullarına âit Uşeyre ovasına gelindiğinde, Ku­reyş kervanının buradan iki üç gün önce geç­tiği öğrenildi.

    Medine etrafını her bakımdan emniyet altına almak hu­susu üzerinde dik­katle duran Pey­gam­be­ri­miz, burada daha önce an­laşma yaptığı Damreoğul­la­rının müttefiki olan Benî Müdlic’­le aynı mahiyette bir dostluk ve ittifak ant­laş­ması imzaladı. Sonra da Medine’ye geri döndü.[3]

    Abdullah b. Cahş Seriyyesi

    (Hicret’in 2. senesi Receb ayı)

    Peygamber Efendimiz, bu tarihte Abdullah b. Cahş’ı huzuruna çağırdı ve mu­hacir Müslümanlardan sekiz kişilik bir birlik kumandasında Nahle vadisine gideceğini emir buyurdu. Birliğe katılanlara hitaben de, “Sizin üzerinize birini tayin edeceğim ki o, en hayırlınız değildir; fakat açlığa, susuzluğa en çok da­yanan, katlananınızdır”[4]dedi.

    Resûl-i Ekrem, kumandan tayin ettiği Abdullah b. Cahş’a bir de mektup ver­di. Bu mektubu iki gün yol aldıktan sonra açıp okumasını ve ona göre ha­re­ket etmesini emir buyurdu.

    İki günlük yolculuktan sonra Abdullah b. Cahş, emir gereğince mektubu açıp okudu. Mektupta şunların yazılı olduğunu gördü:

    “Bu mektubumu gözden geçirdiğin zaman Mekke ile Taif arasındaki Nahle vadisine kadar yürüyüp, oraya inersin. Oradaki Ku­reyş’i gözetler, alabildiğin haberleri gelip bize bildirirsin.”[5]

    Şu halde bu seriyyeden maksat, Ku­reyş’in hareketini gözetlemek, ne gibi hazırlıklar içinde bulunduklarını tespit etmekti.

    Kahraman sahabe Abdullah b. Cahş, Hz. Re­sû­lul­lah’ın mektubu­na, “Se­mi’nâ ve ata’nâ [Dinledik ve itaat ettik]” de­dikten sonra mücahitlere de, “Han­giniz şehit olmayı ister ve o makamı özlerse benimle gelsin; kim de on­dan hoş­lanmazsa geri dönsün! Ben ise, Re­sû­lul­lah’ın emrini yerine getirece­ğim”[6]diye hitap etti.

    Fedakâr mücahitler tereddütsüz, kumandanlarının emrine amâ­de oldukla­rını bildirdiler.

    Mücahitler, nöbetleşe bindikleri develerle Nahle vadisine vardılar. Orada konakladılar.

    Bu arada, yükleri kuru üzüm ve bazı yiyecek maddeleri olan Ku­reyş’in bir kervanı göründü. Gelip, onlara yakın bir yerde konakladı.

    Mücahitler, bunlara karşı nasıl davranmaları gerektiği hususunda konuş­tular. Hücum etmeyeceklerine dair önce bir karara varamadılar. Çünkü içinde kan dökmek haram olan Receb ayının girip girmediğinde tereddüt ediyorlardı. Sonunda, henüz Receb ayının girmesine bir gün var olduğu kanaatine varınca, ittifakla kervanı ele geçireceklerine dair karar aldılar. Tam o esnada Vâkıd b. Abdullah’ın attığı bir okla, kervanın reisi Amr b. Hadremî öldü. Mücahit­ler, di­ğerlerinin üzerine yürüdüler. İki kişiyi esir alıp kervanı da ele geçirdiler.

    Kurtulanlar, Ku­reyşlileri hadiseden haberdar etmek için Mekke’ye doğru kaçmaya başladılar. Mücahitler ise, iki esir ve kervanla birlikte Medine’ye dön­düler.

    Seriyyenin başkanı Abdullah b. Cahş Hazretleri durumu anlatınca, Fahr-i Kâi­nat Efendimiz hiddetle, “Ben, size haram olan ayda çarpışmayı emretme­miştim!” dedi ve ganimetten herhangi bir şey almaktan kaçındı.

    Seriyyeye iştirak etmiş bulunan mücahitler, Resûl-i Ekrem’­in bu hareketi karşısında neye uğradıklarını şaşırdılar. Diğer sahabeler de onların bu hare­ket­lerini tasvip etmeyince, bütün bütün ruhlarını büyük bir sıkıntı sardı.

    Resûl-i Kibriya’ya durumu izah ettiler. “Yâ Re­sû­lal­lah!” dediler. “Biz, onu Receb’in ilk gecesinde ve Cemaziyelâhir ayının son gecesinde öldürdük! Receb ayı girince kılıçlarımızı kınına soktuk!”

    Buna rağmen Re­sû­lul­lah, kendisi için ayrılan ganimeti almadı. Çünkü or­ta­da bir şüphe söz konusuydu.

    Nitekim Mekkeli müşrikler de bu hareketi dillerine doladılar ve dedikodu yapmaya başladılar: “Muhammed ve ashabı, haram ayı helâl saydı; onda kan döktüler, mal aldılar, adam esir ettiler.”

    Bu dedikodular Medine’den de duyuldu.

    Diğer taraftan, Medine’de bulunan Yahudiler de ileri geri konuş­tular.

    Bir taraftan, seriyyeye iştirak etmiş bulunan mücahitler, bu hareketlerinden dolayı üzüntü duyuyorlardı; diğer taraftan, Mekkeli müşrikler ve Medineli Yahudiler, ileri geri konuşuyorlardı. Peygamber Efendimiz ise, kendisine ay­rılan ganimeti kabul etmiyordu.

    Bir müddet sonra Efendimize vahiy geldi ve meseleyi halletti. İlgili ayette şöyle buyruldu:

    “Sana haram olan çarpışmanın hükmünden soruyorlar. De ki: ‘O ayda sa­vaş yapmak büyük günahtır. Fakat küfür ve inkârla insanları Allah yolundan çevirmek, Mescid-i Haram’da tavaf ve namazdan alıkoymak, Peygamber ve as­habını Mekke’den çıkarmak, Allah katında daha büyük bir günahtır. ‘Allah’a ortak koşmak’ fitnesi, Müslümanların haram ayda yaptıkları savaştan da be­ter­dir. Ey mü’­minler! Kâfirlerin gücü yetse, sizi dininizden döndürünceye ka­dar sizinle savaşmaktan bir an bile geri durmazlar.”[7]

    Seriyyeye iştirak etmiş olan mücahitler, bu ayet üzerine sıkıntı ve mânevî ızdıraptan kurtuldular. Peygamber Efendimiz de, kendisi için ayrılmış bulu­nan ganimet hissesini kabul etti. Müşrikler ise, esirleri için kurtuluş bedeli gön­derdiler. Esirlerden sadece Osman b. Abdullah, Mekke’ye gitti; diğer esir Ha­kem b. Keysan ise, Müslüman olup Medine’de kaldı.[8]

    Hakem b. Keysan Nasıl Müslüman Oldu?

    Burada, esirlerden Hakem b. Keysan’ın nasıl Müslüman olduğunu ibret na­zarlarına sunmakta fayda görüyoruz.

    Mücahitler tarafından esir alınınca, Kumandan Abdullah b. Cahş, onun boy­nuna vurmak istemişti; fakat diğer sahabeler, “Hayır, Re­sû­lul­lah’a götüre­lim” diyerek, buna mani olmuşlardı. Böylece Hakem, boynunun vurulmasın­dan kurtulmuştu.

    Medine’ye döndüklerinde onu Peygamber Efendimize götürdüler. Resûl-i Ekrem, Hakem’i Müslüman olmaya davet etti. Ancak o, menfi tavır takındı; hatta ileri geri konuşmaya başladı.

    Bu konuşmalarından hiddete gelen Hz. Ömer, “Bunun Müslüman olacağı yok Yâ Re­sû­lal­lah! Müsaade et, boynunu vuralım!” diye konuştu.

    Resûl-i Ekrem, bu teklifi kabul etmedi ve Hakem’i tekrar tekrar İslam’a da­vet etti. Sonunda Hakem, “İslam nedir?” diye sordu.

    Resûl-i Ekrem, “İslam, şeriki olmayan bir Allah’a iman ve ibadet, Muham­med’in de O’nun kulu ve resûlü olduğuna şehâdet etmendir” buyurunca, Ha­kem, “Müslüman oldum!” diyerek kelime-i şehâdet getirdi.

    Resûl-i Ekrem de, sahabelere dönerek, “Eğer sizin, onun hak­kındaki görü­şü­nüze uyup onu öldürseydim, cehenneme girmiş, git­mişti!”[9]diyerek hepi­mi­ze ölçü olacak dersini verdi.

    Hz. Re­sû­lul­lah’ın İslam’a davetteki temennisi, sabrı ve sebatı, işte bir insanı böy­lesine cehennemden kurtarıp, sahabelik gibi şerefli bir makama yükselti­yordu.


    _______________________________________________________

    [1] İbn Sa’d, Tabakat, c. 2, s. 8-9.
    [2] İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 251; İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 9.
    [3] İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 248-249; İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 9-10.
    [4] İbn Abdi’l-Berr, el-İstiab, c. 3, s. 878.
    [5] İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 252; İbn Sa’d, Tabakat, c. 2, s. 10.
    [6] İbn Hişam, a.g.e., c. 2, s. 252; İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 10.
    [7] Bakara, 217.
    [8] İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 255; İbn Sa’d, Tabakat, c. 2, s. 11.
    [9] İbn Sa’d, Tabakat, c. 4, s. 137-138.

    Yazar: 
    Bugün 29 ziyaretçi (728 klik) kişi burdaydı!
    Sağ Bölüm

    İstatistikler

    Neredeyim: seriyye ve gazalar

    Bugün Ziyaretçi: 29

    Bugün Tıklama: 728

    Toplam Ziyaretçi: 146514

    Toplam Tıklama: 298024

    Hangi Ülke: us

    Ülke Kodu: us

    Online: Kişi var

    IP Adresi: 216.73.216.186

    Veda Hutbesi

    'Ey İnsanlar!'

    Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız.

    'İnsanlar!'

    Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise; canlarınız, mallarınız, namuslarınız da mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

    'Ashabım!'

    Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir...

    'Ey İnsanlar!'

    Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim...

    'Ey Müminler!'

    Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız...

    'Müminler!'

    Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir...

    'Ey İnsanlar!'

    Rab'biniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız...

    'İnsanlar!'

    Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkı ile yerine getirdiniz..."

    'Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!'

    Anket

    Sayfayı Nasıl Buldunuz?

    Anket sonuçlarını görmek için buraya tıklayın.

    Kırk Hadis

    1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
    ************************
    2-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
    ************************
    3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
    ************************
    4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
    **********************
    5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
    *************************
    6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
    ******************************
    7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
    ***************************
    8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
    *************************
    9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
    ***************************
    10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
    ****************************
    11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
    *************************
    12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
    ************************
    13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
    ***********************
    14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

    ************************
    15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
    ************************
    16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
    ************************
    17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
    ************************
    18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
    ************************
    19-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
    ************************
    20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
    ************************
    21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
    ************************
    22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
    ************************
    23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
    ************************
    24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
    ************************
    25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
    ************************
    26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
    ************************
    27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
    ************************
    28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

    ************************
    29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
    ************************
    30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
    ************************
    31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
    ************************
    32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
    ************************
    33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
    ************************
    34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

    35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
    ************************
    36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
    ************************
    37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
    ************************
    38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
    ************************
    39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
    ************************
    40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.

    Bağış

    Desteklerinizle değişim yaratabilirsiniz.

    Mobil Uygulama Tanıtımı

    Ravza Radyo'nun mobil uygulamasını indirin.

    Kullanıcı Giriş/Kayıt

    Hadis yükleniyor...

    Sureler Ve Dualar

    Sureler Ve Dualar



    İlahiler

    Ya Nabi Salam Alayka - Maher Zain
    Medine'ye Varamadım - Osman Gündüz
    Gül Yüzüne - Abdurrahman Önül
    Sende Bir Gün Öleceksin - A.Önül
    Nurundan Ya RasulAllah - Ali Kırış
    Beyaz Giyme Toz Olur - Grup Dergah
    Ağla Gözlerim - Hasan Dursun
    Allah'ım Sana Geliyorum - Sedat Uçan
    Seninle Ağlarım - Grup Yürüyüş
    Ey Allah'ım - Sami Yusuf