Yukarı Facebook Twitter Google+ Aşağı
|
TR EN
Ara
Son Dakika: Tasarımınıza yepyeni özellikler ekleniyor! | Daha fazla detay için ziyaret edin...
Sol Bölüm

Namaz Vakitleri

Ravza Takvim

Tarihte Bugün

>Tarihte Bugün

    Günlük Ayet Meali

    Cuma Hutbesi Arşivi

    Esmaül Hüsna

    Dijital Zikir Sayacı

    Tarayıcı Bildirimleri

    Yayın başlayınca bildirim almak için abone olun.

    Hava Durumu

    ((¯`» Ravza-Radyo «´¯)) ((¯`» İslam Dünyasına Açılan Eşsiz Bir Kapı «´¯))

    ezan okunmaya baslanmasi

    Ezan Okunmaya Başlanması

    (Hicret’in 1. senesi / Milâdî 622)

    Mekke’de iken Müslümanlar ibadetlerini gizlice yapıyorlar, namazlarını kimsenin göremeyeceği yerlerde kılıyorlardı. Dolayısıyla, orada namaza açık­tan davet etmek gibi bir mesele söz konusu olamazdı.

    Ancak Medine’de manzara tamamıyla değişmişti. Dinî serbesti­yet vardı. Müslümanlar rahatlıkla ibadetlerini ifa ediyorlardı. Din ve vicdanları baskı al­tında bulunmuyordu. Müşriklerin zulüm, eziyet ve hakaretleri de mevzubahis değildi.

    Mescid-i Nebevî inşa edilmişti. Fakat Müslümanları na­maz vakitlerinde bir araya toplayacak bir davet şekli henüz tespit edilmemişti. Müslümanlar gelip vaktin girmesini bekliyorlar, vakit girince namazlarını eda ediyorlardı.[1]

    Pey­gam­be­ri­mizin Ashapla İstişâresi

    Resûl-i Ekrem bir gün, ashab-ı kiramı toplayarak, kendileriyle “nasıl bir da­vet şekli tespit etmeleri gerektiği” hususunu istişare etti. Sahabelerin bazıları, Hıristiyanlarda olduğu gibi çan çalınmasını, diğer bir kısmı Yahudiler gibi bo­ru öttürülmesini, bir kısmı da Mecûsîlerinki gibi namaz vakitlerinde ateş yakı­lıp yüksek bir yere götürülmesini teklif etti.

    Peygamber Efendimiz, bu tekliflerin hiçbirini beğenmedi.[2]

    O sırada Hz. Ömer söz aldı ve “Yâ Re­sû­lal­lah! Halkı namaza çağırmak için neden bir adam göndermiyorsunuz?” dedi.

    Resûl-i Ekrem, o anda Hz. Ömer’in teklifini uygun gördü ve Hz. Bilâl’e, “Kalk yâ Bilâl, namaz için seslen!” diye em­retti.

    Bunun üzerine Hz. Bilâl, bir müddet Medine sokakların­da, “Esselâ! Esselâ! [Buyurun namaza! Buyurun namaza!]” diye seslenerek Müslümanları namaza çağırmaya başladı.[3]

    Abdullah B. Zeyd’in Rüyası

    Aradan fazla bir zaman geçmeden, ashaptan Abdullah b. Zeyd bir rüya gördü. Rüyasında, bugünkü ezan şekli kendisine öğretildi.

    Hz. Abdullah, sabaha çıkar çıkmaz, sevinç içinde gelip rüyasını Peygamber Efendimize anlattı. Resûl-i Ekrem, “İnşallah bu, gerçek bir rüyadır!” buyurarak davetin bu şeklini tasvip etti.[4]

    Hz. Abdullah, Resûl-i Ekrem’in emriyle, ezan şeklini Hz. Bilâl’e öğretti. Hz. Bi­lâl, yüksek ve gür sedasıyla Medine ufuklarını ezan ses­leriyle çınlatmaya baş­ladı:

    اَللّٰهُ اَكْـــبَرُ اَللّٰهُ اَكْـــبَرُ

    اَللّٰهُ اَكْـــبَرُ اَللّٰهُ اَكْـــبَرُ

    اَشْهَدُ اَـنْـ لَٓااِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ

    اَشْهَدُ اَـنْـ لَٓااِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ

    اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ

    اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ

    حَىَّ ﱰ; الصَّلٰاةِ

    حَىَّ ﱰ; الصَّلٰاةِ

    حَىَّ ﱰ; الْفَلٰاحِ

    حَىَّ ﱰ; الْفَلٰاحِ

    اَللّٰهُ اَكْـــبَرُ اَللّٰهُ اَكْـــبَرُ

    لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ

    Hz. Ömer’in de Aynı Rüyayı Görmesi

    Medine ufuklarının bu sadâ ile çınladığını duyan Hz. Ömer, heyecan içinde evinden çıkarak, Resûl-i Ekrem’in huzuruna vardı. Durumu öğrenince, “Yâ Re­sû­lal­lah! Seni hak dinle gönderen Allah’a yemin ederim ki Abdullah’ın gördü­ğü­nün aynısını ben de görmüştüm!” dedi.

    Pey­gam­be­ri­miz, iki kişinin aynı şeyi görmesinden dolayı Allah’a hamd et­ti.[5]

    İslam’ın ne derece fıtrî ve nezih bir din olduğunu, bu davet şeklinin tespi­tinden de anlıyoruz! Ruhsuz, manasız, heyecansız ve tatsız çan çalmak, boru öttürmek veya ateş yakmak nerede; yeryüzünde “tevhid” ulvî hakikatini ilan eden, Resûl-i Ekrem’­in peygamberliğini haykıran ve dolayısıyla iman esasları­nın tamamını halka duyuran mana ve kutsîyet dolu “ezan” şekli nerede?

    “Hukuk-u Şahsîyye [Şahsî Hukuk]” ve “Hukuk-u Umu­mîyye [Umumî Hu­kuk]” adıyla iki nevi hukuk olduğu gibi, şer’î meseleler de iki kısımdır. Bir kısmı, şahıslarla ilgilidir, ferdîdir; diğer kısmı umuma, umumîyet itibarıyla ta­al­lûk eder. Onlar “Şeair-i İslamiyye” diye tâbir edilir.

    Şeair-i İslamiyye’nin en büyüklerinden biri de, işte bu, Hicret’in 1. sene­sin­de meşru kılınan ve “şehâdetleri dinin te­meli” olan ezandır. Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin “Şeair-i İslamiyye” ile ilgili çok mühim izah ve de­ğer­len­dir­meleri vardır. Mektûbat isimli eserinin 29. Mektubunda, “Mesail-i Şe­riattan bir kısmına ‘taab­bü­dî’ denilir. Aklın muhakemesine bağlı değildir; em­rol­duğu için yapılır. İlleti emirdir. Bir kısmına ‘Mâkulü’l-Mana’ tâbir edilir. Ya­ni, bir hik­met ve bir maslahat var ki o hükmün teş­riine mürec­cih olmuş; fa­kat se­bep ve illet değil. Çünkü hakikî illet, emir ve neh­y-i İlâhî’dir. Şeairin taab­bü­dî kıs­mı, hikmet ve maslahat onu tağ­yir edemez; taabbüdîlik ci­heti tereccüh edi­yor, ona ilişilmez. Yüz bin maslahat gelse, onu tağyir edemez. Öyle de, ‘Şeairin fai­de­si, yalnız malum me­salihtir’ denilmez ve öyle bilmek hatadır. Bel­ki, o masla­hatlar ise, çok hikmetlerinden bir faidesi olabilir” dedik­ten sonra İslam’ın mühim bir şeairi olan ezanla ilgili olarak da şun­ları söyler:

    “Mesela, biri dese: ‘Ezanın hikmeti, Müslümanları namaza çağırmaktır; şu halde, bir tüfek atmak kâfidir!’ Hâlbuki, o divâne bil­mez ki binler maslahat-ı eza­niyye içinde o bir maslahattır. Tüfek se­si, o maslahatı verse, acaba nev-i be­şer nâmına yahut o şehir aha­lisi nâmına, hilkat-ı kâinatın netice-i uzması ve nev-i beşerin ne­tice-i hilkatı olan ilan-ı tevhid ve Rubu­biyyet-i İlâhîye’ye karşı iz­har-ı ubu­diy­yete vasıta olan ezanın yerini nasıl tutacak?”[6]


    _______________________________________________________________

    [1] İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 154; Buharî, Sahih, c. 1, s. 114.
    [2] Buharî, a.g.e., c. 2, s. 3; Ebû Dâvûd, Sünen, c. 1, s. 134.
    [3] Buharî, a.g.e., c. 1, s. 114.
    [4] İbn Hişam, a.g.e., c. 2, s. 155; Ahmed İbn Hanbel, Müsned, c. 4, s. 43.
    [5] İbn Hişam, a.g.e., c. 2, s. 155; Ebû Dâvud, Sünen, c. 1, s. 117.
    [6] Bediüzzaman Said Nursî, Mektûbat, s. 371.

    Yazar: 
    Bugün 29 ziyaretçi (359 klik) kişi burdaydı!
    Sağ Bölüm

    İstatistikler

    Neredeyim: ezan okunmaya baslanmasi

    Bugün Ziyaretçi: 29

    Bugün Tıklama: 359

    Toplam Ziyaretçi: 146514

    Toplam Tıklama: 297654

    Hangi Ülke: us

    Ülke Kodu: us

    Online: Kişi var

    IP Adresi: 216.73.216.186

    Veda Hutbesi

    'Ey İnsanlar!'

    Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız.

    'İnsanlar!'

    Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise; canlarınız, mallarınız, namuslarınız da mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

    'Ashabım!'

    Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir...

    'Ey İnsanlar!'

    Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim...

    'Ey Müminler!'

    Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız...

    'Müminler!'

    Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir...

    'Ey İnsanlar!'

    Rab'biniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız...

    'İnsanlar!'

    Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkı ile yerine getirdiniz..."

    'Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!'

    Anket

    Sayfayı Nasıl Buldunuz?

    Anket sonuçlarını görmek için buraya tıklayın.

    Kırk Hadis

    1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
    ************************
    2-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
    ************************
    3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
    ************************
    4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
    **********************
    5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
    *************************
    6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
    ******************************
    7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
    ***************************
    8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
    *************************
    9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
    ***************************
    10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
    ****************************
    11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
    *************************
    12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
    ************************
    13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
    ***********************
    14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

    ************************
    15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
    ************************
    16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
    ************************
    17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
    ************************
    18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
    ************************
    19-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
    ************************
    20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
    ************************
    21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
    ************************
    22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
    ************************
    23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
    ************************
    24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
    ************************
    25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
    ************************
    26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
    ************************
    27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
    ************************
    28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

    ************************
    29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
    ************************
    30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
    ************************
    31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
    ************************
    32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
    ************************
    33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
    ************************
    34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

    35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
    ************************
    36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
    ************************
    37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
    ************************
    38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
    ************************
    39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
    ************************
    40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.

    Bağış

    Desteklerinizle değişim yaratabilirsiniz.

    Mobil Uygulama Tanıtımı

    Ravza Radyo'nun mobil uygulamasını indirin.

    Kullanıcı Giriş/Kayıt

    Hadis yükleniyor...

    Sureler Ve Dualar

    Sureler Ve Dualar



    İlahiler

    Ya Nabi Salam Alayka - Maher Zain
    Medine'ye Varamadım - Osman Gündüz
    Gül Yüzüne - Abdurrahman Önül
    Sende Bir Gün Öleceksin - A.Önül
    Nurundan Ya RasulAllah - Ali Kırış
    Beyaz Giyme Toz Olur - Grup Dergah
    Ağla Gözlerim - Hasan Dursun
    Allah'ım Sana Geliyorum - Sedat Uçan
    Seninle Ağlarım - Grup Yürüyüş
    Ey Allah'ım - Sami Yusuf